Çokça benzeriyle yaşar insan. Haydut haydudu, derviş dervişi bulur. Mümin müminle, ehli- küfür ehl-i küfürle yoldaş olur. Hikmet sahipleri boşuna dememiş: “Her kuş kendi cinsi ile uçtuğu gibi, her insan da kendi benzeri ile ünsiyet eder.”

Aynı mânalar dünyasının arayıcıları birbirinin benzeridir, yâni aynı fikri, aynı dili taşıyandır. Aynı yolda oluşlarını idrak eden benzerler birbirini yarı yolda bırakmazlar. Bâtıl ve Hak olan yollarında huy ve arzularının benzerliğiyle coşkunca yürürler ve işlerini bin miligramlık vecdle tastamam yaparlar.

Benzerlerin gücü, yoldaşlıklarındaki uyumdan ve aynı yolun yolcusu oluşlarından gelir. Bundandır ki “hünerlerinin yasasına” uyanlar ve yürüdükleri yolda sektirmeden yürüyenler benzerlerini bulanlardır.

Tarihin bütün zamanlarında ulvî istikâmette inkılâp yapan ve kalplere şifa verenler benzerlerini, yâni dostlarını arayıp bulanlardır. Efendimiz Aleyhisselâtüvesselâma ilk vahiy geldiğinde ve mağaraya ilk duhul ettiğinde yanında risaleten değil ama gönül ve inanç cihetiyle benzeri, yâni dostu Hz. Ebubekir vardı.

Necip Fâzıl’ın, a’raf’tan kurtulup sırat-ı müstakim üzere meydana çıktığında yaptığı ilk iş benzerlerini bulmasıydı. Bu, mürşidi Abdülhâkim Arvasî hazretleriydi, Oflaz’dı, Osman Yüksel’di… Lâ-dinî devlete meydan okumaya başladığında yanında benzerleri vardı, başkaları yoktu.

HAYATIN ANLAM BİLGİSİNİ ARAYAN KENDİ BENZERİNİ BULSUN

Hayatın anlam bilgisini her dem hemhâl olduğunuz benzerinizde, yâni dostunuzda arayın. Hayatı her dem inşirah ve sürur bularak yaşayanlar, benzerlerini bulanlardır. Refik Hüzünkâr diye biri vardı, Fikir Dükkânı’nda benzerlerine karıştı, şifayab oldu.

Hayatın anlam bilgisini arayanlar, Hasan-ı Basri Hz.lerinin dostu ve talebesi olan Mâlik bin Dinar hazretlerinin sözü üstüne tâlim etmeli:

On kişi arasında iki kişi anlaşırsa, bunlarda birbirinin vasıflarından vardır. İnsanlar kuşlara benzerler. Havada uçan kuşlar, aralarında benzerlik bulunmayan kuşlarla buluşup anlaşamadıkları gibi, insanlar da aralarında benzerlik olmayanlarla anlaşamazlar. Vasıflarında benzerlik olmadığı hâlde, bir zaman arkadaşlık edenler, mutlaka neticede ayrılırlar… (ihyâu Ulum'd–dîn, cilt:2)

Resuller Resulü Efendimiz her kulun kendi cinsini, yâni benzerini bulacağını buyurmuşlar: “Ruhlar, bölüklere ayrılan askerler gibidir. Ruhlar âleminde birbirleriyle tanışmış olanlar, dünyada da yekdiğeriyle uyuşurlar...”

“İKİ BENZER ARASINDA BİR CÂZİBE VARDIR”

İmam Gazâlî, “İhyâu Ulûmid-dîn” (cilt:2) kitabında meşrep ve mâna bakımından birbirine benzer iki insan arasında bir câzibe vardır diyor ve benzerini bulmak için yola çıkanları şu hikmetli sözüyle uyarıyor: “Bir şey 'e benzeyen tab'an ona meyleder. Bâtınî benzerliklerin hem gizli, hem de beşer idrakinin kavrayamayacağı ince tarafları vardır. Ağaçlar birbirine uymadığı gibi, insanlar da ayrı ayrıdır. Birbirine benzemezler.”

Bu hikmetli sözün devamı, modern insan bilimi ve psikolojinin ulaşamayacağı derinliktedir. İnsanların yalnızca dost olmayı değil, insanlığını kaybettiği modern zamanlarda kendi benzerini arayanlar Gazâlî’nin sözü üstüne çok düşünmelidir:

Bir mecliste yüz münafık ve bir mümin bulunsa, o meclise sonradan gelen mümin müminin yanına; bir mecliste yüz mümin ve bir münafık bulunsa, oraya gelen münafık münafıkın yanına oturur.(.a.g.e.)

KENDİNİZ NEYSE BENZERİNİZ DE ODUR

Hülâsa, kendiniz neyse benzeriniz de odur. Benzeri, yâni dostu olmadan hayat sürenler yaşadığını sanan ahmaklardır. Gönlünüz, fikriniz ve meşrebiniz üzere yaşamak istiyorsanız benzerinizi bulun önce.

AHMET DOĞAN İLBEY

[email protected]

Editör: TE Bilisim