Tanzimat’tan bu yana üstünden beş kez Batılılaşma ve modernleşme silindiri geçmiş bu ülkenin idare ve siyasetinin mukaddesatçı bir lider için hayli zor olduğunu bilmiyor değiliz.

İktidarın başındaki zâtın niyet ve düşüncesinden şimdilik şüphe etmesek de, her sahada fiiliyata dökülemeyen ve hayata geçirilemeyen bu niyet ve düşüncenin ağır mesuliyetinin olduğunu, etrafını kontrol etmesi ve aykırı bir durum gördüğünde te’dib etmesi gerektiğini söylemekten de geri durmayız.

İktidarın İzmir adayı olan kişinin sözleri, yerli makyavelistlerden Altıyedi Süleyman’a, Anıtkabir’de îman tazeleyen Hanım Kişi’ye, Altıokçu Kemâl’e taş çıkartacak cinsten:

“İÇKİSİNİ İÇEBİLEN, NAMAZINI KILABİLEN” İKTİDAR PÂYİDAR OLMAZ

“Bugün İzmir ile ilgili şunları duymuyor değilim: 'Rakımıza dokunma'. Eyvallah. Bugün insanların özgürce içkilerini içebildiklerini ben biliyorum. Ak Parti’deki arkadaşlarımız bugün içkisini içebilen, namazını da kılabilen, günü geldiğinde orucunu tutabilen bir hoş görü alanına sahiptir."

Açıktan içki içtiğini söyleyen bir kişinin fiilinden daha âdi bir fiil bu. Yenilir yutulur değil. Amaçlar için araçları meşru kılan, iktidar sahiplerinin bir tiyatrocu gibi rol yapmaları gerektiğini söyleyen Makyavelizm’in de ötesinde bir mürâîlik bu. Mürâîliğin dibe vuruşu… Daha kötüsü, niyet ve düşüncesinden şimdilik şüphe etmediğimiz iktidarın başındaki zâtın milletçe teveccüh edilen siyasî kişiliğine karşı alenen işlenen bir hakaret ve cürüm...

İktidarın başındaki zâttan beklenirdi ki, sözünü bilmez bu adayın kulağını çeksin, tedib etsin ve beni temsil eden bir kişi böylesine bir fikir ve inanç sahtekârlığı yapamaz! desin.

Kemalist Cumhuriyet iktidarlarınca içki lâikliğin, çağdaşlığın, modernliğin bir alâmeti sayıldı bu ülkede. İçki içmek ilericiliğin, Atatürkçülüğün, sözde aydınlanmanın ve lâik olmanın göstergesidir. Engellemelere ve kadrosunun kalitesizliğine rağmen tek başına niyet ve düşüncesinde âzimli olduğuna inandığımız zâtın başında bulunduğu iktidara makyavelist siyaset yakışmaz. İstikametini bozan fikirsiz adayların bu neviden tavırları iktidarı pâyidar kılmaz.

Bir başka inanç ve fikir sahtekârlığı daha var ki, iktidarın başındaki zâtın niyet ve düşüncelerine leke düşürmüştür. İktidar mensubu bir hanım mebusun “1934 de Mustafa Kemal Atatürk ün liderliğinde ‘Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı’ verildi. Bu kazanımın maalesef özellikle 1980 sonrası hukuksuz fiili darbeci yasaklarla engellendi... 2013 de Cumhurbaşkanımız ve AK Parti Hükümetiyle tekrar sahiplerine iade edildi. Kutlu olsun.”

Anıtkabir’de söylenen ve cıvık bir makyavelizm kokan bu sözlerin de, Kemalist anlayış ve âdetleri yürürlükten kaldırmak üzere “yollara çıkan” iktidarın başındaki zâtın niyet ve düşüncesiyle hiç mi hiç bağdaşmadığını zannediyoruz.

İKTİDAR MENSUPLARINA HATIRLATIRIZ: “AYYAŞLARI HİMAYE” SİYASETİ CHP’LİLEŞMEKTİR.

Hâsıl-ı kelâm; “ayyaşları himâye” siyasetinin Chp’lileşmek olduğunu, alkolü meşrulaştırmanın Kemalist / Chp’li olmakla aynı mânaya geldiğini, alkollü hayatı teşvik için İnönü Chp’sinin içkileri ucuzlattığını, ucuz içki üretimini artırmaya çalıştığını, “modernleşeceğiz uygarlaşacağız” diyerek alkol tüketimini teşvik için lokantalara afişler astırdığını, kitaplarda alkolün faydalarını, rakının millî içki olduğunu yazdırdığını ve bu şenî siyasetinin ardından feci bir şekilde iktidardan düştüğünü şimdiki iktidar mensuplarına yüksek sesle hatırlatırız. 

Müslüman millet mürâîleri affetmez.

AHMET DOĞAN İLBEY

[email protected]

Editör: TE Bilisim