Her devrin kendine has inkırazları var. Muhafazakâr-mukaddesatçı toplumu da saran modernlik virüsünün girdiği yeri yozlaştırması bu asrın inkırazlarındandır.

Modern inkırazlar hazret-i insan vasfını vurup vurup düşürüyor. Homomakine yahut homotelefon çağı bugün, yâni modern inkırazlar çağı… Herkes birbirine mekân olarak yakın, gönül ve dil olarak uzak.

 

Ahmaklar ve fikirsizler göremiyor olabilirler, fakat inkıraz etrafımızda karabasan gibi dolaşıyor. Devlet katlarında, her yerde pusuda bekleyen inkıraz modernlik kisvesiyle kalp ve gönül kapılarına dayandı.

 

Efendimiz aleyhiselâtüvesselâmın merhamet toplumu homomakine yahut homoteknoloji toplumuna doğru kayıyor. Fıtrat ve seciye inkırazı bu…

 

MODERN İNKIRAZ HAÇLI SALDIRILARINDAN DAHA TEHLİKELİ

 

Millî kimliği kaybeden ve hızla modernleşen şehirlerde, avm’lerde, dijital sanal âlemde homoteknolojiye dönüşen insanlık en baştan dilini, gönlünü ve muhabbetini kaybetmeye doğru gidiyor. Herşey görüntüleşiyor…

 

Adâb-ı muaşeret, vakar ve nezaket yavaş yavaş inkıraza uğruyor. Göz göze bakış yok… Dil yok, kalp yok birbirine temas eden…

 

Tanzimat’la başlayan inkırazlardan ders çıkartamayanlar, eğitimde, san’atta kıyafette, cemiyet hayatının alafrangalaşmasında görülen inkıraz alâmetlerini fark edemezler. Haçlı saldırılarından daha tehlikeli modern inkırazlar. Dipten derinden virüs gibi erdemi, ahlâkı, karakteri, zihniyeti, idraki değiştirip köklerinden koparıyor.

 

Toplumun resmine bakıldığında sûret ve davranışlar karmakarışık. Müslüman mı Avrupalı mı bellisiz. Hiçbir şeye benzemeyen ucube bir “kültür hayatı” gırla gidiyor.

 

Daha kötüsü, maddî imkânları artan Müslümanların hayat tarzının hormonlaşması, âmâ üstad Cemil Meriç’in ifadesiyle inkıraz devrinin bütün meziyet ve reziletleriyle her kademede görünür olmaları ürkütüyor.

 

KANSER GİBİ BİR İLLETLE KARŞI KARŞIYAYIZ

 

Mekteplerin, sokağın, kamu ve aile hayatının ne zaman kendi hüviyetine, yâni aslına döneceğine dair henüz hiçbir fikrimizin olmaması inkıraz alâmetlerindendir. İnkıraz uğrayan şehirciliğin vebalını kimin üstüne yıkalım?

 


İslâm medeniyetinin bir üslûbu olan Endülüs’ün şiddetli bir inkıraza uğradığını, yâni yok olup silindiğini, bu sinsi âfetin bizim de etrafımızda dolaştığını seferberlik gibi câmi hutbelerinden başlayıp orta mekteplerden üniversitelere kadar ehlinin lisanıyla anlatmaya başlamalı, hemen yarın.

 

Hülâsa, kanser gibi bir illetle karşı karşıyayız. Modern inkırazlardan korunmanın tek çâresi insan-ı kâmillere sığınmak ve bin yıllık irfanımızla, medeniyetimizle hemhâl olmak, hem de âcilen…

 

AHMET DOĞAN İLBEY

[email protected]

 

Editör: TE Bilisim