Cumartesi günü akşamdı. Bir dost aile ile birlikte, canlarımız ile beraber Aliya Izzetbegoviç millet bahçesindeydik.

Sonbaharın ilk günleri belki de kış yakın. Serin bir akşam. İnsanın aklını alan bir ortamdı. Hele yanında dost varsa, canların varsa değme keyfimize yani.

Zaman yemek saatiydi. Ev sahibi sıfatıyla, misafirlerimize farklı bir ortamda bulunma teklifimiz var. Ben, eşim,  3 can, babaları ve anneleri. Toplam 7 kişiyiz.

Menüler geldi, tercihimizi yaptık ve siparişleri verdik. Yemekler servis yapıldı ve huzurlu bir şekilde herkes 'bismillah' çekerek yemeğine başladı.

İşte o arada nereden çıktıkları belli olmayan püsükler (kedi) belirdi ortada. Yaşları 5, 9 ve 12 olan üç can ürktüler. 'Pisst', 'pisst' desen de püsükler, sanki Kirli Ehmed'in kahvesindeki yancılar gibi masanın dibinde kamp kurdular. Garsona seslendik, geldi bir iki 'pisst', 'pisst' dedi ve gitti. Püsükler masanın bu yanından öbür yana gitti. Hepsi o kadar!

Tabi o püsüklerin canlar üzerindeki etkisi zamanımızı berbat etti. Yemekleri bile cana sine yiyemedik. Hesabı ödemek için kasiyer bölümüne gittim, hesabı ödedim, 'Buranın sorumlusu kim?' diye sordum kasiyere. 'Buyurun benim!' dedi beyefendi. Durumu anlattım, çare bulunmasını istedim. Cevap 'Yahu bunlar sokak kedisi… Ne yapabiliriz?' oldu.

Ukalalık yapacağız ya. Çözüm sundum. 'Arayın büyükşehir belediyesini gelsinler, alsınlar. Sokak hayvanları merkezine götürsünler..' aldığım cevap daha ürkütücü geldi: 'Abi siz ne diyorsunuz? Belediye bunların mamasını veriyor? Ne yapalım?' Ukalalık biter mi ben de 'Yani şartlar böyle bir daha gelmeyin mi? diyorsunuz?’

Bu konuşma üç beş cümle daha sürdü. Baktım onlar anlamıyor ben de anlatacağım şekilde davrandım. Hesabı ödedim ve masayı terk ettim. Kafama takılan sorular oldu tabi:

  1. Buradaki Eflatun Kafeterya bir AKBEL işletmesi ve personel de AKBEL personeli, sanırsam. Personel üçüncü sınıf esnafın çalışanı gibi. Müşteri memnuniyeti umurlarında değil. Ya da bu personel özel seçme mi alınıyor?
  2. Büyükşehir Belediyesi böyle güzel bir park- bahçenin içerisine kedi evi yaparak beslenmesini hangi mantıkla yapıyor. Hiç kimse bu kedileri sevmek zorunda değil. Tıpkı üçüncü sınıf kasaplar, lokantalar ve kebapçılar gibi mi çalışacak bu Büyükşehir Belediyesi şirketleri, iştirakleri?
  3. O güzelim akşamımız duyarsız bir iki çalışanın işgüzarlığından sükûtu hayale uğradı. Bunun faturasını yine bizim gibiler mi ödeyecek?
  4. Bakalım bu rezaleti AKBEL mi, BÜYÜKŞEHİR mi temizleyecek? Yoksa bu sahneler hep yaşanacak mı?

Evet. Bu konuda AKBEL ya da Büyükşehir ilgisiz ilgilileri ya da yetkisiz yetkilileri ne diyecek?