Zaman, gecenin yarısına doğru hızla yol alıyordu.

Salonun orta yerine uzanmıştım. Başımın altında iki yüksek yastık vardı. Televizyonda gurme bir program izliyordum. Yapılan yemeğe dikkat kesilmiştim.

Hemen yanı başımda duran telefon çaldı. Baktım, değer verdiğim bir arkadaşım arıyordu.

“Efendim Ali baba…” dedim.

Karşıdaki ses oldukça heyecanlıydı.

“Abi ya, Türkiye’de neler oluyor?” sorusu ile muhatap olunca, hemen cevap verdim.

“Ne oluyor ki?”

“Abi sen televizyon seyretmiyor musun?”

“Seyrediyorum…”

“Hangi kanaldasın abi şu an…”

“Yemek programı izliyorum…”

Bir an duraksadı karşıdaki ses. Sonra yeniden konuşmaya başladı.

“Abi bir haber kanalını izlesene…”

O günlerde büyük-küçük bazı kentlerde anarşistlerin ortalığı karıştırdığı bilinen bir gerçekti. Hemen her haber programında, bülteninde bir patlama haberi gün yüzüne çıkıyordu.

“Aman ya Ali baba…” dedim; “N’olacak ki, bugün de filan yerde bir bomba patlamıştır…”

Telefonun diğer ucundaki ses iyice afallamış olmalı ki şöyle dedi:

“Abi hele bir haberleri aç… Sonra görüşürüz…”

**

Takvimler, 15 Temmuz’u gösterirken saatler ise 23 sularıydı.

“Amaaannn…” dedim kendi kendime… “Zaten akşama kadar haber okuyorum, biraz da keyf yapayım, istiyorum da… Bir yemek programı bile izletmiyorlar…” diye düşünmeye başladım.

Ama merak ta yenilmiyordu.

Hemen elimdeki kumanda ile TRT1’i açtım. Çünkü en sağlıklı haberi TRT’den alırdım. Baktım dizi oynuyor. TRT2’ye zaping yaptım, farklı bir program vardı.

“Ulan Ali benimle kafamı buluyorsun…” derken, kumanda NTV’yi açtı. Şok etkisi yapan bir haber vardı: “Darbe girişimi…” başlığı ile son dakika haberi vardı. Ardından CNN Türk, ardından HaberTürk, ardında diğer haber kanalları…

Görüntü aynıydı, haberin başlıkları aynıydı neredeyse…

“Son dakika: Darbe girişimi yapılıyor”

Sanki yıllar önce Körfez’deki ABD çıkartmasını canlı yayınlayan televizyonlar gibiydi ekranlar… İstanbul’da Boğaz Köprüsü görüntüde ve spikerler üç aşağı beş yukarı aynı konuyu ele alıyorlardı.

Bir grup silahlı ordu mensubu, ülkede darbe girişiminde bulunuyordu…

Tabi geri yemek programına dönemezsin de…

Kaldık CNNTürk’te… NTV’de… Diğer haber kanalları arasında gidip geliyordum.

Nice sonra TRT kanallarında ortak yayın başladı. Yurtta Sulh Konseyi olarak bir duyuru okunuyordu. Belli ki, spiker de kendini zor tutuyordu.

Ardından yenide CNNTürk’e döndüğümde de haber spikeri cep telefonu ile ulaşılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı konuk ediyordu.

Bir grubun darbe girişimi vardı anlaşılan. Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNNTürk bülteni aracılığı ile halka sesleniyordu: “Havaalanlarını, köprüleri, meydanları doldurun.”

Gecenin ilerleyen saatlerinde darbe girişimi başarıya ulaşamamıştı ama daha sonra gelen bilgilere göre de 250’ye yakın sivil-askeri şehit, yüzlerce yaralı vardı.

Darbe geri püskürtülmüştü, sabah saatlerine doğru…

Asker içindeki duyarlı ve vatanperver komutanlarla emniyetin gayreti ile demokrasiye vurulmaya çalışılan darbe, milletin de gayreti ve azmi ile başarıya ulaşamıştı…

**

Ertesi gün de gün boyu haber bültenlerinde bu konu ele alınıyordu. Sonradan ‘Fetullahçı Terör Örgütü’ olarak lanse edilecek grubun girişimi, dış güçlerin de desteği olmasına rağmen başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Cumhurbaşkanı, TBMM üyeleri, başbakan, bakanlar ve devletin tüm organları da görevlerindeydi…

Millet, Cumhurbaşkanı’nın çağrısı ile indiği meydanlarda günlerce ‘Demokrasi Nöbeti’ tuttu.

Söz konusu vatan olunca, gerisinin teferruat olduğunu gösterdi…

Ancak çok kısa zaman sonra FETÖ’nün yanında oluşan Paralel Devlet Yapılanması (PDY) ile ilgili çok sıkı bir mücadeleye girildi. Ülkede bakanlar kurulu tarafından olağanüstü hal ilan edildi, TBMM bu kararı geçici sürelerle bir zaman uzattı…

Orgenerallerden tutun da, silahlı kuvvetlerin en alt kademesine kadar isimler gözaltına alınarak, Türk Adaletine teslim edildi. Yargıçlar, bürokratlar, emniyetçiler, işadamları ve kimler kimler alındı gözaltına ve adalete teslim edildi.

O günün ertesinde başlayan soruşturma halen devam ediyor.

**

Bunlar olayın görünen ve adeta destanlaşan bir yönü.

Bir de görünmeyen ya da görülmek istenmeyen yönü var elbette, özellikle işin ekonomik yönü… O günlerde (14-18 Temmuz 2016) ABD doları 2.8 civarında seyrediyordu. Bugün 5.7 civarında..

Ki, dış güçlerin etkisi ile başlatılan ekonomik savaş ise halen devam ediyor.

Ülkemizde yaşananları, sadece bir hikaye olarak görmemeliyiz.

Tıpkı 1960’dan, 1982’den sonra yaşandığı gibi okuduklarımıza göre… Bugün özellikle Cumhurbaşkanı’nın dik duruşu ile askeri anlamda oldukça güçlendiğimiz ortaya çıkıyor. Özellikle S400’lerin gelmesinin ardından bu konu daha net bir şekilde anlaşılıyor.

Tüm yaşananlara baktığımızda tribünlerin haykırdığı gibi bir tezahürat akla geliyor.

“Dik dur eğilme, bu millet seninle…”