Toplum bireylerinin tamamının aynı düşünceyi paylaşması mümkün değildir.

Her birimiz ayrı siyasi akımın yandaşı olabiliriz, ayrı sportif faaliyete ilgi duyabiliriz, ayrı futbol takımlarının taraftarlığını yapabiliriz, ayrı dini inanca veya mezhebe sahip bulunabiliriz; ayrı dil, din, ırk mensubu olabiliriz.

Bunda bir anormallik olamaz.

Ama asgari müşterek içerisinde olmamız gerekir.

**

Yaratıcı, Kur’an-ı Kerim’de (Hucubat Suresi 13) şöyle buyuruyor:

“Ey insanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz, Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekten en çok sakınanızdır. Allah bilendir, haberdardır.”

Yaradılışın özünde olan ayrılıklar; toplumun bireylerinde de görülebilir.

Dişi veya erkek olmak yanında, bedensel özelliklerin de farklılığı dikkat çeker:

Aynı yaştaki iki aynı cinsten insan farklı renk, boy ve diğer özellikleri taşır. Biri kısa boylu, diğeri uzun boyludur. Biri tıknaz, diğeri zayıftır. Biri açık renklidir, biri koyu renklidir.

Etrafınızdaki insanlara şöyle bir göz attığınızda bu gerçeği görürsünüz.

**

Toplum içinde insanların tek düzeliği mümkün değildir.

Bireylerin tamamının memur ya da işçi ya da yönetici ya da işgören olması düşünülemez.

İşgörenin olduğu yerde, işveren vardır; tıpkı işverenin olduğu yerde işgörenin olacağı gibi…

Zaten ikisi de birbirini tamamlayan unsurlardır.

İşgörensiz işveren, işverensiz işgören olmaz.

Astı olmayan üst, üstü olmayan ast bulunmaz toplumda…

İmam olmayınca cemaat olmaz, cemaat olmayınca da imamlık olmaz.

**

Şöyle düşünelim:

Duvarları ördük, çatısını yapmadık. Böyle bir ev olmaz, ancak orası sınırları belli olan açık bir alandır.

Gündüzleri ve geceleri gökyüzünü görürsünüz.

Güneşin sıcaklığını olanca hissedilirliği ile bedeninizde bulursunuz. Yağmur, dolu ve karla ıslanırsınız.

Mutlaka çatı yapmak zorundasınız.

Çatıyı yapmanız için çatıyı taşıyacak sütunlara ihtiyacınız vardır.

Sütunları yerleştirmeniz için de zeminden destek alırsınız.

Kısacası, duvarsız ev, çatısız ev olmaz!

Bir yapının ev-konut ihtiyacını gidermesi için bir bütünlük oluşturması gerekiyor.

Yaz aylarında yaylarda çardak yapabilirsiniz ki, bunun dört bir kenarı açıktır. Sadece dört köşesine yerleştirdiğiniz direk türü parçalarla üstünü kapatabilirsiniz.

Ama kış aylarında hem etrafını hem de üstünü kapatmak durumundasınız.

**

Sürücüsü olmadan hiçbir vesait hareket etmez.

Sürücü olmak için bir vesait, vesaiti hareket ettirmek ve yararlanmak için de bir sürücü gerekiyor.

Karasabandan tutun da, günümüz modern motorlu araçlarına kadar böyledir.

Otomobil, kamyonet, kamyon gibi vesaitlerin kullanıcısı şofördür.

Kara araçlarındaki şoförün karşılığı deniz araçlarında reis/kaptan, hava araçlarında pilot, demir yolu araçlarında da makinisttir.

Motor gücü olan vesaitlerin çalışması belli bir düzeneği gerektirir.

Motor çalışma gücünü akaryakıttan, elektrikten, buhardan, rüzgârdan, güneşten ve diğer kaynaklardan edinir.

İşte toplumda böyledir.

Her birey ayrı bir düşünceye sahip olabilir.

Buna saygı duymak gerekecektir.

Herkesin a partisinden, b takımından, c dininden olması beklenemez.

Asgari müşterek için saygı gerekir.

**

Pazardan itibaren Kurban Bayramı’nı idrak edeceğiz.

Saygıya, sevgiye her zamankinden daha çok ihtiyacımız olduğu da bir gerçektir.

Ne diyor Mevlana:

“Sevgide serbesiyet, saygıda mecburiyet var”