Kahramanmaraş’ın pek de ısınamadığı bir isim oldu, bazı fikirlere göre Hayrettin Güngör…

Türkiye Belediyeler Birliği genel sekreteri iken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2019 Yerel Seçimlerinde Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkan Adayı gösterildi.

Seçim ittifakları çerçevesinde AK Parti ile MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın adayı olan Güngör, yüzde 67.60’lık bir oy oranı ile de Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi.

O zamanlarda yazdık…

2014’te Fatih Mehmet Erkoç, yüzde 58.82 ile seçilmişti.

Güngör, üstelikte bir ittifakın adayı olmasına rağmen (ki, önceki seçimde AK Parti yüzde 58.82+MHP yüzde 30.46 idi) 67.60’lık bir oran almıştı.

Görev Nisan 2019 içinde başladı.

Kasım 2019’da da ilk kez Pınarbaşı’nda Kahramanmaraş basını ile buluştu.

Anlattı, dinlendi, sorular soruldu, kimi havada kaldı, kimi cevabını buldu ama sonunda ilk kez basının karşısında çıkmıştı: A, B, C kadrosu ile…

Bu arada eleştirilere konu olan bir iki kez daha kısıtlı sayıdaki basın mensubu ile bir araya geldi.

Ama, dün de yine Kahramanmaraş’taki basın mensupları ile Tarihi Maraş Kalesi’nde buluştu.

**

Tarihi Maraş Kalesi’nin hizmete açılacağı söyleniyor. Başkan Güngör de aynı düşüncede.

Uzun süren bir çevre düzenlemesinin ardından biz de yıllar, yıllar sonra Maraş Kalesi’ne gittik ve anılarımız tazelendi.

Belediye Bandosu’nun müzik çaldığı düğün salonu.

Yazlık sinema.

Oturacak, yenilip içilecek yerleri olan bir Kale, gözlerimizde canlandı.

En son ne zaman gittim, bilmiyorum.

Ama yerel tabirle ‘cıbıldanak’ bir Kale çıktı karşımıza.

Eskiden nikah sarayı olarak ta kullanılan girişte karşınızda duran bir bina, sonrasında boş bir alan (haksızlık etmeyelim de birkaç yerde logolu kabartmalarda var).

Geldin, yürüdün, yürüdün… Dinlenleme fırsat bulamadan döndün gerisin geriye…

Yani demem o ki, Kale’nin henüz hizmete açılacak bir yanı yok, bana göre.

Ama açılması yönündeki heyecanım da yok değil.

**

Güngör, basın mensupları ile buluşması için geldiği Kale’de önce selamlaştı, sonra da Kale’nin Uzunoluk tarafına bakan kısmından Tekel binasının bulduğu bölgeye doğru surlara yakın bir yürüyüş yaptı, ehli kamil arkadaşlarla birlikte…

Özür, ben biraz uzak olduğum için ne konuşuldu duymadım, duyamadım.

Sonra Onikişubat Belediyesi’nin logosu olarak kullanılan ve Madalyalı Kavşakta da yer alan heykelin önünde sosyal mesafe kurallarına uyularak bir hatıra fotoğrafı çekildi.

Dönüldü, dönüldü Bayrağın dalgalandığı bölüme gelindi. Hani şu tarihimizde ‘Bayrak Olayı’ olarak geçen olayın yaşandığı yer. Bilenler bilir de. Bilmeyen için bir not düşelim…

26 Kasım 1919: Osmaniye Askeri Valisi Guvarnör Andre Maraş'a geldi. Fransız ve Ermeniler coşkun bir törenle Guvarnör Andre'yi karşıladılar. Ermeniler ellerinde Fransız bayrakları olduğu halde, ‘Yaşasın Ermenistan, Yaşasın Fransa’ gibi sloganlar atarak Yüzbaşı Guvarnör Andre'nin şehre girişine eşlik ettiler. Ermeniler, Yüzbaşı Andre'nin gelmesinden iyice cesaret aldılar. Ermenilerin bu çılgın şimarıklıkları karşısında Kahramanmaraşlılar iyice coşmuş, şahlanmaya hazır hale gelmişlerdi. Ermeni ve Fransız topluluğu Hükümet binasının önüne kadar geldiler. Yüzbaşı Andre kendisine ayrılan odaya girdi ve bayrak meselesi üzerinde talimat vererek, kaleye bundan böyle Türk Bayrağı'nın çekilmemesini istedi. Ermeniler Yüzbaşı Andre'yi ziyarette bulundular. Andre, o gün çeşitli ziyaret ve görüşmelerden sonra Hırlakyanlar'ın konağına gitti. Ermeniler, Türklerin Guvarnör Andre'nin davetine gelmemelerine çok bozuldular. Bunu kendilerine göre; Türklerin bir hakareti saydılar. Türk Bayraklarının indirilerek, yerlerine Fransız bayrağının çekilmesinin düşüncesi her tarafa yayıldı. Fransızlarda bu anı düşünüyorlardı. Fransız komutanının emri ile hükümet konağındaki Türk bayrağı indirildi, ama Kale'deki Türk Bayrağı dalgalanıyordu. 0 gece Ermeni Hırlakyan'ın evinde Guvarnör Andre şerefine bir ziyafet ve eğlence yemeği tertiplendi. Yemek ve eğlence esnasında Hırlakyan'ın ilgi çekici ve güzel iki torunu olan Virjini Helena ve Victor geceye renk katıyordu. Yüzbaşı Andre Virjini Helena ile tanışarak, onu dansa davet etti. Virjini Helena "Aziz şerefine dans etmek isterim, ancak, ne Fransız ne de Ermeni bayrağının bulunmadığı bir yerde dans etmeyi sevmem. Kahramanmaraş Kalesinde Türk bayrağı yerine Fransız bayrağı gördüğüm zaman olur" diye dans tek­lifini reddetti. Virjini Helena'nın bu dişi yılan sözüne kulak veren Andre, askerlere emir vererek, kaledeki Türk Bayrağı'nın indirilmesini istedi. 0 sırada kalede 5 Türk ihtiyat askeri vardı. Kaledeki diğer tüm asker Fransız olduğundan, Türk askerleri ses çıkaramıyorlardı.

27 Kasım 1919: Perşembe günü gece yarısı, Türk Bayrağı Maraş Kalesinden indirilerek bir kenara bırakıldı.

28 Kasım 1919: Cuma günü Kahramanmaraşlılar kaledeki Türk Bayrağının indirilmiş olduğunu gördüler. Kalenin yakınında evi olan Kısakürekzadelerden Avukat Mehmet Ali Bey, olayı görür görmez, hasta yatağında hemen bir bildiri hazırlayarak çoğalttı. Sabah namazında bütün camilere ulaşan bildiri okundu ve Maraş’a bir anda yayıldı. Halk bu durumdan bir anda çok tedirgin oldu. Duyan herkesin tüyleri kabardı ve halk adeta şaşkına döndü. Adeta patlama noktasına gelen Maraşlılar bir işaret bekliyorlardı.

Halkın heyecanını artıran duyuru:

"Ey Necip Osmanlı Milleti, vaktine hazır ol.

Binüçyüz seneden beri Hz. Allah'ı ve Peygamber-i zişanını hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor.

Yani ecdadının kanı pahasına fethettiği bir kalenin burcundaki alsancağın, bugün Fransızlar tarafından indirilip yerine kendi bayrağı konuldu.

Şimdi acaba yerine koyacak, sende birkaçyüz illam gayreti hiç mi yok?

Karışıklık arzu etmeyelim yalnız pürvakar ve azametli olarak o alsancağımızı geri yerine koyalım. Tekrar kemal-i muhabbetle yerlerimize dönelim. Korkma, korkma seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz. Sen mütevekkilen Allah'a mevcudiyetini gösterecek olursan, değil birkaç Fransız kuvveti hatta bütün Fransız milleti kıramaz buna emin ol"

Bu bildiriyi okuyan ve duyan Maraşlılar akın akın Ulucami'ye toplanmaya başladılar. Namaz vakti geldi. Ezan okundu. Bin civarında bulunan cemaat, namazın sünnetini kıldıktan sonra, Ulu Camii imamı Rıdvan Hoca minbere çıkarak hutbeye başladığı sırada dışarıda bir gürültü koptu. Şerbetçioğlu Mehmet "Sancağı çıkarın" diye bağırırken gürültü içeriden duyuldu. İçerde de "Bayraksız namaz kılınmaz" sesleri işitildi. Buna Rıdvan Hoca'nın "Hürriyeti olmayan bir milletin Cuma Namazı kılması caiz değildir" sözü de eklenince, cemaat minberdeki sancağı alarak dışarı çıktı. Bu sancağın altında toplanan insan seli kaleye doğru akarken, yerinden gidemeyen ak sakallı bir yaşlı dede de "Haydin Babam, vatan kavgasıdır, Din kavgasıdır bu" diyerek Maraşlı cemaati daha da coşturdu. Kalede bulunan Fransız jandarmaları, silahlı bir çatışmayı göze alamayarak arka kapıdan kaçtılar. Tekbir ve tevhit sesleriyle kaleye ilk ulaşanlardan Zalhocaoğlu Osman (Osman Erşan), bir kenara atılmış olan Türk Bayrağı'nı hürmetle öpüp başına koyduktan sonra tekbir sesleri arasında onu eski yerine astı. Bazılarının beraberinde getirdikleri bayraklara gerek kalmamıştı. Cuma namazı toplu olarak Bayrağın gölgesinde eda edildi. Birkaç el silah atılarak bayrak selamlandı ve sevinç gösterisinde bulunuldu. Kin ve nefretten ağlamayı unutmuş olan gözlerden sevinç gözyaşları akıyordu. Mahalle evlerinin pencerelerinden bu muhteşem olayı izleyen Türk kadınları ve çocukları da sevinçten gözyaşlarını tutamadılar.

**

Bu arada hazır bayrağımızın dalgalandığı bölgeye gelince kafamızda oluşan birkaç soru vardı. Soralım, düşüncesi ile Başkan Güngör’ün yanına yaklaştık.

Güngör, Kale’de dalgalanan Bayrağa, Cumhurbaşkanı tarafından İstiklal Madalyası’nın takılmasını arzu etmiş ama bunda başarılı olamamış (bu cümle eleştirmek için değil, kendi anlatımıydı). İnşallah başka Onikişubat’larda vesile olur.

Burada sordum:

“Başkanım, burada Bozkurt’un tuttuğu Bayrak olacak mı?”

Başkan el-cevap:

“Ben daha önce de söyledim. Devlet arşivinde ne varsa o olacak!”

Böyle denilince, ikinci-üçüncü-dördüncü soruyu da sormadım. Çünkü, bu bayrak tutan bozkurt hikayesi yeni değil.

Bir not daha düşelim:

Ülkü Ocakları Kahramanmaraş eski İl Başkanı Mesut Kaplan, “Kahramanmaraş'ın simgesi olan ve Atatürk'ün emriyle yaptırılan bu anıtı Kahramanmaraş'tan önce ilçelerine kazandıran Milliyetçi Ülkücü Tefenni Belediyesi'ni inanıyorum ki halkımız bağrına basacak, ayakta alkışlayacaktır” dedi. 1936 yılında Atatürk’ün emriyle kendini kurtaran şehir olma şerefine nail olan Kahramanmaraş Kalesi’ne yaptırılan ‘Bayrak Tutan Bozkurt Heykeli’ şimdiler de Burdur’un Tefenni İlçesi’nde yeniden canlandı. İşgal yıllarında Kale’de Fransız bayrağı varken kurtuluşun önemli simgelerinden biri olan Rıdvan Hoca’nın "Hürriyet olmayan bir yerde namaz kılınmaz" sözleri sonrası Ulu Camii cemaatinin Kale’ye hücum ederek, Fransız bayrağını indirip yerine asil Türk bayrağını dalgalandırmasına itafen 1936 yılında Atatürk tarafından Maraş’a yaptırılan Bayrak Tutan Bozkurt Heykeli’ Burdur’un Tefenni İlçesi’nde belediye tarafından yeniden canlandırıldı. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Ülkü Ocakları eski İl Başkanı Kaplan, 28 Kasım 1919 yılında Atatürk'ün emriyle Kahramanmaraş kalesine yaptırılan 'Bayrak Tutan Bozkurt' heykelinin tekrardan günümüzde gündeme getirilmesi ve yeniden kazandırılmasına sevinirken, Kahramanmaraş bürokrasi ve siyasi camiasının bu değere gerekli hassasiyeti göstermemesine tepki gösterdi. Tefenni Belediyesi'nin Atatürk’ün emriyle 1936 yılında Kahramanmaraş’ta yaptırılan Bozkurt Anıtının ilçeye kazandırılmasının oldukça gurur verici bir olay olduğunun altını çizen Kaplan, " Kahramanmaraş'ın simgesi olan ve Atatürk'ün emriyle yaptırılan bu anıtı Kahramanmaraş'tan önce ilçelerine kazandıran Milliyetçi Ülkücü Tefenni Belediyesi'ni inanıyorum ki Halkımız bağrına basacak, ayakta alkışlayacaktır. Bir ülkücü olarak Tefenni Belediyesi ile gurur duydum" dedi. Kahramanmaraşlı vatandaşların ise bu olaya ne diyeceğinin merak konusu olacağını dile getiren Kaplan, Kahramanmaraş'ın milli ve manevi ruhunu yansıtan ve ayrıca Kahramanmaraş'ın en önemli anıtlardan birisi olabilecek olan Bayrak tutan bozkurt anıtını Tefenni Belediyesinden önce yapamayan yâda yaptıramayan Kahramanmaraş siyasi ve bürokrasi camiasına sitem etti. Bozkurt Anıtı’nın üzerinde şu satırlar yer alıyor. “Atatürk’ün emriyle 1936 yılında Kahramanmaraş’ta yaptırılan Bozkurt Anıtı. 28 Teşrini Sani 335 ( 28 Kasım 1919 )Cuma günü Türk Maraş Silah Gücü ile inen bayrağını iman gücü ile yediden dalgalandırdı.”

Devletin arşivinde var ya da yok, bilgi sahibi değilim ama Kemal Çapraz’ın araştırmaları sonucunda bulunan bir fotoğrafa göre şu an Kahramanmaraş Kalesi’nde bulunan ve 1919 kurtuluşunun hatırasına Atatürk’ün emriyle 1936’da dikilen anıtın ilk halinde, bayrak direğini bir bozkurt heykelinin tuttuğu görülmektedir. Ancak daha sonraki yıllarda bozkurt heykelinin bilinmeyen bir sebeple kaldırıldığı anlaşılmaktadır. (http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/60330.pdf)

**

Herkesin kendine göre bir hayali vardır.

Yoksul iken zengin olmak, hasta iken sağlık bulmak, dertli iken dermana kavuşmak, sıkıntılı iken feraha ermek…

Benim de hayalim şu koronavirüs günlerinde maskeye kavuşmaktı. Uzun süren mücadele sonunda günler önce yıkanıp kullanılan iki maske aldım (ki biri benim milli rengim olan turuncu, diğeri ise açık gri idi). Bir süre kullandım. Kod gelecek, eczaneden verilecek denildi. Türkoğlu Belediye Başkanı Osman Okumuş (sağolsun) iki tane göndermişti. Bir süre sonra eczaneden beşli bir maske aldım. İkinciyi alamadım. Sonrasında da Kahramanmaraş Barosu bir paket armağan etti, sonrasında da dün Büyükşehir Belediyemizin hediye ettiği paketin içinde çıktı.

Eh benim de bir hayalim daha gerçekleşti.

Herkesin hayalleri gerçek olsun. Bayramınız da kutlu olsun.