Aşağıdaki yazım 2 Ocak 21019 tarihinde marasposta’da yayımlanmıştı.

Topu topu 31 milyon 536 bin saniye…

525 bin 600 dakika…

8 bin 760 gün saat…

Pazartesi’den Pazar’a kadar 365 gün…

52 hafta…

Ocak’tan Aralık’a kadar 12 ay…

Kış’tan Sonbahar’a kadar 4 mevsim…

Göz açıp kapayana kadar da geçer mi geçmez mi?

İçerisinde çoğu zaman Ramazan ve Kurban olmak üzere 2 dini bayram var.

5 de kandil gecesi bulunuyor.

Evet… Göz açıp kapayıncaya kadar geçer mi geçmez mi?

**

Yaradan, yarattığı kuluna ömür verirse elbette geçer bu günler, geçecektir de!

Düşünün: Henüz yeni doğmuş bir bebekten; ömründe bir hafta, bir ay, bir mevsim, bir yıl gören yok mudur?

Daha uzun ömürler görüyoruz…

Günümüzde 100’den fazla yaşayan da var…

Kimi varlık içinde yaşıyor, kimi yokluk içinde…

Kur’an okuyan, tahsil yapan kullarla dolu yeryüzü…

İslam, Hristiyan, Yahudi… Dünya bugün yaklaşık 8 milyar dişi ve erkek barındırıyor…

Kimi apartmanda, kimi gecekonduda yaşıyor.

Konaklarda, saraylarda yaşayan da var; bir barınacak yuva bulamayan da…

Ömür işte…

Geliyor ve geçiyor.

İnsan doğar, büyür ve ölür…

Dönüp bakarsın şöyle geriye de “Göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş” dersin.

**

Bugün dünyada varlığı bilinen 8 milyar insanın içerisinde kimler yaşıyor; ülke başkanından tutun da dağdaki çobanına kadar…

Kimi devletinin başkanı, kimi ilinin valisi, kimi beldesinin başkanı, kimi mahallesinin muhtarı, kimi de sade vatandaş…

Hepsi de ihtirası nedeniyle daha fazlasını arzulamıyor mu?

**

Hep şunu öğrendik: Yarının sahibi Allah!

Zaten dünya da üçgünlük değil mi?

Dün yaşadık bitti, bugün de yaşıyoruz…

Ya yarın…

Biliyor muyuz var olup olmayacağımızı?

Kimi kırıyoruz, kimi üzüyoruz?

Güneş doğup-battığı sürece ve Yaradan yaşamamızı istediği kadar dünyada yaşayacağız?

Ömrümüz olursa daha nice yeni takvim yılları, yılbaşları, dini günler, bayramlar, milli günler ve bayramlar yaşayacağız.

Ama üzgün ama mutlulukla…

**

Düşünüyorum da:

İlkokula başladığımız günden, üniversiteyi bitirdiğimiz yıllara kadar… İş hayatına başladığımız günden, emekliliğe erişene kadar… ‘Sultanlık’ olarak görünen bekarlık günlerinden, torunlara kavuştuğumuz günlere kadar…

Ne günler geride kaldı?

Ama şunu hiç unutmuyorum:

“Bugünün çocukları, yarının büyükleri…” denilmişti yıllar önce… Dün de çocuktuk, bugün de çocuğuz… Hiç büyük olamadık, olamayacağız…

**

Sahi…

İki gün önce 2018’deydik, bugün 2019’dayız.

Ne değişti?

Yine sınırlarımızdan sızmaya çalışan teröristler var… Yine içimizde ihanet edenler var… Yine ekmeğimize göz dikenler var… Yine kazalar, cinayetler, ayrımcılık…

Sahi… Yeni takvim yılında ne değişiyor?

Söyler misiniz?