Resmiyette Kahramanmaraş’ın Düşman İşgalinden Kurtuluşu’nun yıldönümü… Resmi Günü, 12 Şubat…

Halk dilindeki adıyla da “Çete Bayramı…”

Hatta şöyle bir benzetme de var, mevsimlerle ilgili… “10 Kasım’da sobalar kurulur. Çete Bayramından sonra yağarsa kış, yağmazsa yaz” derler.

Önceden Çete Bayramı için günler önceden gösteriler başlardı. Bayrama, yani 12 Şubat’a 20 gün kalınca Çeteler kendini sokaklara atardı. Sabahtan olmasa da öğleye doğru davullar-zurnalar çalmaya başlar, çete kıyafetli halk oyunları ekipleri de sokak sokak dolaşırlardı gecenin ilerleyen saatlerine kadar…

Her ekibin başında da mahallenin bir büyüğü bulunurdu. Mahallenin ismini taşıyan döviz olurdu. Türk bayrağı da bu ekibin en önünde yer alırdı…

Mahalle aralarında başlayan gösteriler, gün ilerledikçe de çarşıya intikal ederdi.

Zaten çarşı da nerelerdi ki… Uzunoluk Caddesi, Kale Civarı, Atatürk Bulvarı, Kıbrıs Meydanı, Trabzon Caddesi, Şeyhadil Caddesi…

İlerleyen zaman içerisinde Azerbaycan Bulvarı da eklendi bu güzergaha…

Mağralı’dan, Pınarbaşı’ndan, Sakarya’dan, Divanlı’dan, Tekke’den, Karamanlı’dan, Orman Dairesi’nden başlayan ekipler halaylar çekerek kendilerini Kıbrıs Meydanı’nda bulurdu.

Öğleyin ve akşam saatlerinde lokantalar, paçacılar yemek ikram ederlerdi Çetelere…

Zaman içerisinde yok olup gittiler… Bayrama 10 gün kala, 1 hafta kala, üç-beş gün kala ancak kendilerini gösteriyorlar…

1980 sonrasında yönetimlerin de yasaklamaları ile adeta bir yasak kavramı başladı, Çete Bayramları için…

Havaya sıkılan silahlar, zaman içerisinde korkuya neden oldu… Canlar heba olmaya başladı, nasıl yasaklanmasın ki.

**

1980 öncesinde Çete Bayramına günler kala babaannem (ninem), halam (bibim), teyzem (dezzem), büyük babam (dedem), amcam (emmim) bize gelirlerdi.

Biz Büyüksır’danız. Tekke’de doğup büyüdük.

Hiç unutmam, aklımda kalan anım var: Rahmetli babaannem geldiğinde onunla birlikte evimizin aşağısından döner Tekke’nin bayırlarına, çamur içine muşabba serer otururduk. Ulu Cami’nin yanındaki yıkılan çok eski Belediye binası önündeki bayramı seyretmek için…

Yağmur yağar ama bir yere kımıldamazdık.

Bulunduğumuz yerden kuş bakışı 150-200 metre önümüzdeki karınca misali kalabalığı seyretmek kadar heyecan veren bir duygu daha yaşamadım.

O zamanlar da bir kış olurdu, bırakın yağmuru kar bile üstümüzü örterdi…

Zaman içerisinde büyüdüm. Mahallemizin çeteleri oldu, ben de önce matbaaya sonra gazeteye çalışmaya yönlendim. Mahallemizin çeteleri, komşu mahallelerin çeteleri iş yerinin önünden geçerken ayrı bir coşku yaşardım. Gururlanırdım.

Hatta gazeteciliğimin ilk evrelerinde katıldığım Çete Bayramı izleme törenlerinde mahallemizin, kenar mahallelerin çetelerinin fotoğraflarını bile çekmişliğim var..

1980 sonrasında lisedeki ilk yıllarımda da son yıllarımda da Çete Bayramları bir başka coşkuluydu.

Bayram günü okullar bu işe soyunurdu. İmam-Hatip Lisesi, Erkek Sanat Okulu, Kız Sanat Okulu bayram törenlerinde bizzat yer alırdı. Sütçü İmam Olayı, Bayrak Olayı, Hutbe Olayı hep bu okullarımız tarafından canlandırılırdı.

Bakırcılar, alüminyumcular, züccaciyeciler, tuhafiyeciler, dondurmacılar , ayakkabıcılar, yemeniciler ve bilumum zanaat erbabları kamyonlar üzerinde mesleklerini icra ederler ve beraberinde bulunan zerzevatları bayramı izleyenlere atarlardı.

Bir cümbüştü Çete Bayramları…

**

Sonrasına işin ucunu kaçırdık, hep birlikte…

Bir süre önce yasak savar bir uygulama başlatıldı bayramlarda… Sonrasında ise artık benim için hayal oldu o günler…

Önce işin içine ‘profesyonellik’ sokuldu. Öğrenciler bu işi yapamıyor, bari profesyonel tiyatroculara yaptıralım; düşüncesi ön plana çıktı.

Halkın coşkusu elinden alındı.

Şimdi bir iki sempozyum, konferans, gösteri, dinleti adı altında yobazlaştırıldı Çete Bayramları.

Ne sokaklarda Çeteler var ne de o ruh…

İmam-hatip liselerinde, endüstri meslek liselerinde, kız meslek liselerinde o günler hatırlanmıyor bile… Eğer duvarlarında kalan birkaç siyah-beyaz ya da renkli fotoğraflar varsa o kadar…

Hele hele bu yıl Çete Bayramı iyice sönük geçiyor.

Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhurbaşkanlığı himayesinde yürüttüğü ve zoraki belli kesimlere hitap eden etkinlikler dışında da hiçbir şey yok…

Bakın bugün ayın 5’i… Şunun şurasında 6-7 gün kaldı bayrama… Ne sokaklarda ne de okullarda heyecanın ‘h’si yok bana göre…

Acaba bu işin müsebbibi kim?

Ben miyim, sen misin, o mu? Biz miyiz, siz misiniz, onlar mı?

**

Lüften benim Çete Bayramlarımı geri verin!