Takvim yaprakları bugünü ’14 Şubat’ olarak gösteriyor.

Bugünün anlamının ‘sevgililer günü’ olmasının dışında bir şey değildir.

Sıradan bir gün aslında…

**

Sabah kalktınız, kahvaltınızı ettiniz, ‘bismillah’ diyerek işe gitmek için evden çıktınız.

Toplu taşımaya bineceksiniz ya, Kahramanmaraş’ta tam bilet 2,5 TL…

Ekmek fiyatı düne göre aynı…

Çay, kahve de aynı…

Çoğu tüketim maddelerinin fiyatları da düne göre 3 aşağı, 5 yukarı aynı…

Kahramanmaraş’ta şehir içi trafiği yine keşmekeş…

Otopark sıkıntısı haddini aşmış…

Hava düne göre soğuk…

Gerçi bizde “12 Şubat’tan sonra yağarsa kış, yağmazsa yaz” denir ama..

**

Siyasetçiler yine programdalar…

Kimi basın toplantısı, kimi tanıtım toplantısı yapıyor. Kimi de ziyaretlerde bulunuyor.

Falan da filan da…

Uzun lafa gerek yok: Gün şimdilik sıradan bir gün…

Sadece bugün ‘sevgililer günü’ ya…

Çiçekçiler, hediyeciler iş yoğunluğundalar.

**

Bakın siz:

M.S. 3. Yüzyılda Roma İmparatoru Claudius II, ordusunu güçlendirmek istemektedir.

Bu nedenle de genç erkeklerin evlenmesini yasaklamıştır.

Bu yasağa karşı gelen Aziz Valentine, gizli nikâhlar düzenleyerek gençleri evlendirmeye devam etmiştir.

İhanetin karşılığını canıyla ödeyen Aziz Valentine M.S. 270 yılında 14 Şubat’ta idam edilmiştir.

Bu nedenle her yıl 14 Şubat’ta Sevgililer günü kutlanmaktadır.

Her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede ‘Aziz Valentine Günü’ olarak kutlanan özel bir gündür.

Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır.

Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine's Day) olarak bilinir.

Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.

Günümüzde, içinde ülkemizin büyük bir kesiminin de yer aldığı bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir.

**

Şimdi:

Bugün ‘sevgililer günü’.

Batı hayranı gençlerimiz için de önemli bir gün, bugün…

İllaki sevgiliye bir hediye alınacak.

Olmadı bir demet çiçek takdim edilecek.

**

Peki siz, Mecnun’un yüreğindeki Leyla tutkusunu bilir misiniz?

Aslı’nın aşkıyla yanan Kerem’i bilir misiniz?

Ya da Şirin’in aşkından dağları delen Ferhat’ı?

Veya Mem u Zin hikayesini okudunuz mu?

Ya dile gelmeyen aşkları…

**

“Ey gül; Gerçi sen de nazeninsin,

Sen nerde, Zin’in yüzünün rengi nerde?

Ey gül! Gerçi senin güzel kokun var,

Reyhan senin için kara yüzlü olmuş.

Fakat siz yârimin zülfüne benzemezsiniz.

İkiniz de arsız ve hazversiniz.

Ey bülbül! Gerçi sen de aşk adamısın,

Kırmızı gül mumunun pervanesisin.

Benim Zin’im senin kırmız gülanden daha şendir.

Benim bahtım da senin talihinden daha karadır.

Ey sonucu iyi olan büybül! Asıl bülbül benim.

Boşuna kendini niçin kötü adlı yapıyorsun.

İlkbaharda gül bahçeleri

Bir değil, yüzbinlerce gül verirler.

Benzerleri çok olan yerler

Huri ve melek bile olsalar

Sebep olmaz onlar hiçbir yerde

Çünkü bulunurlar her yerde

Bir tane olsa, eşsiz ve emsalsiz olsa

O da Zin gibi ve Ankara gibi perde arkasında olsa

Aşık o zaman neyle teselli bulur?

Sabretmeden, ölmeden, çaresi nedir onun?”

**

Meşhur tefsir, hadis ve fıkıh âlimlerinden İmam-ı Taberani’nin aktardığına göre hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:

Âdem (a.s.) Cennetten çıkarılınca,

“Yâ Rabbî, Muhammed aleyhisselamın hürmetine beni affet”

diye dua etti. Allahü teâlâ ise, [ne cevap vereceğini bildiği hâlde, cevabını diğer insanların duyması için]

“ Yâ Âdem, onu henüz yaratmadım. Nereden bildin?”

buyurdu.

Âdem aleyhisselam da,

“Arşta, La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah yazılı olduğunu gördüm. Anladım ki, şerefli isminin yanına, ancak en çok sevdiğinin, en şerefli olanın ismini layık görürsün”

dedi. Allahü teâlâ buyurdu ki:

“ Yâ Âdem, doğru söyledin. O, bana insanların en sevgilisidir. Onun hürmetine dua ettiğin için seni affettim. Eğer Muhammed (as.) olmasaydı, seni yaratmazdım.”

**

Bilmem anlatabildim mi?