Tarihte 3 kez inşa edilen Ayasofya 15 asır ayakta kalmayı başardı. Danıştay'ın müze statüsünü iptal ederek ibadetin yolunu açtığı Ayasofya bugün yine gündemde.

AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Doğu Roma İmparatorluğu'nun İstanbul'a yaptığı en büyük kilise olan Ayasofya, aynı yerde üç kez inşa edildi.

Yunanların hakim olduğu (MÖ 660-MS 73) Byzantium şehrinde, bugünkü Ayasofya'nun bulunduğu yere yapılan dini yapı, Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından tahrip edildi.

Roma İmparatorluğu hakimiyetindeki şehirde, I. Konstantin'in oğlu II. Konstantin tarafından 360 yılında aynı yere inşa edilen yapı, Hagia Sophia (Kutsal Bilgelik) olarak isimlendirildi. 1. Ayasofya, Doğu Roma İmparatoru Arkadios'un eşi Evdokia'nın Ayasofya önüne gümüş kaplamalı bir heykelinin dikilmesi üzerine çıkan ayaklanmada, yapılışından 44 yıl sonra büyük ölçüde yıkıldı.

Arkadios'un ardından başa geçen İmparator II. Theodosios tarafından mimar Ruffinos'a yeniden yaptırılan Ayasofya, 10 Ekim 415'te ibadete açıldı. 2. Ayasofya, 532'ye kadar şehrin en büyük kilisesi olarak varlığını devam ettirdi.

2. Ayasofya, I. Justinianus döneminde çıkan "Nika İsyanı" sırasında açılışından 117 yıl sonra 532'de yakılıp yıkıldı.

AYASOFYA 5 YILDA YENİDEN İNŞA EDİLDİ

Nika İsyanından 39 gün sonra I. Justinianus tarafından Ayasofya'nın inşasına yeniden başlandı.

Bugüne kadar gelen Ayasofya'nın 532 yılında başlayan inşası, 537 yılında tamamlandı.

Ayasofya'nın yapımını, dönemin ünlü bilim insanları fizikçi Miletli İsidoros ve Trallesli matematikçi Anthemius yönetti. İki baş mimar ile birlikte çalışan yüz mimar ve her mimarın emrinde yüz işçi, binanın yapımını 5 yıl 10 ay gibi kısa bir sürede tamamladı.

3. Ayasofya'nın yapımında, ahşap malzeme yerine güçlü, çevre şartlarına ve ateşe dayanıklı olduğu için tuğla kullanıldı.

I. Justinianus, idaresindeki vali ve krallardan, bu büyük kilisenin yapılması için kendi memleketlerinde bulunan harabelerden en güzel malzemeleri göndermelerini istedi.

İmparatorluğun her yerinden tapınak, hamam ve saraylardan sütun, korkuluk, çerçeve ve pencere parmaklıkları sökülüp İstanbul'a getirildi. Bu malzemeler başta Kizikos'un (Aydıncık-Kapudağı Yarımadası) doğu sahillerindeki Belkıs harabeleri, Aspendos, Efesos'ta (Ayasuluk-Selçuk) Artemis Mabedi, Suriye'nin Ba'albek bölgesi olmak üzere Anadolu ve Suriye'nin diğer antik şehir kalıntıları ve eski abidelerden temin edildi.

Binanın zemin duvarlarını kaplayan beyaz mermerlerin Marmara Adası'ndan, yeşil somakilerin Eğriboz Adası'ndan, pembe mermerlerin Afyonkarahisar civarındaki Synada'dan, sarı mermerlerin Kuzey Afrika'dan, orta ve yan nefleri birbirinden ayıran dördü sağda, dördü solda bulunan yeşil siyah damarlı mermer sütunların Efes Diyana Mabedi'nden, yarım kubbe altında 8 büyük kırmızı porfir sütunun ise Mızır Heliopolis'ten getirildiği düşünülüyor.

Editör: TE Bilisim