Kerahat vakitleri dışında, vakti kaçırılan her namaz, gün içerisinde yahut daha sonra kaza edilebilir. Vakti dışında kılınan namaza kaza namazı denilmektedir. Kaza namazı kılacak olan kişinin kılacağı namazı belirleyerek niyet etmesi asıldır.

Kur’an’da vaktinde kılınamayan namazların kaza edilmesi ile ilgili olarak açık bir ifade bulunmamakla birlikte, Hz. Peygamber (s.a.s.) vaktinde kılamadığı namazları kaza etmiş ve ashabına da bunu tavsiye etmiştir.

Resûl-i Ekrem (s.a.s.), “Kim namazı unutursa veya uyuyup kalırsa hatırlayınca onu kılsın. Onun keffâreti ancak budur.” (Buhârî, Mevâkîtü’s-Salât, 37; Müslim, Mesâcid, 315) buyurmuştur. Yine Hz. Peygamber (s.a.s.), Hendek savaşı sırasında harbin şiddetlenmesi nedeniyle ikindi namazını kılamamışlar; bunun üzerine “Bizi ikindi namazından alıkoydular. Allah da onların evlerini ve kabirlerini ateşle doldursun.” diye beddua etmiş ve ikindi namazını akşam ile yatsı arasında kaza etmiştir (Müslim, Mesâcid, 205). Ayrıca Hayber Fethinden dönerken, bir yerde konakladıklarında uyuyakalmışlar ve vaktinde kılamadıkları sabah namazını güneş doğduktan sonra kaza etmişlerdir (Müslim, Mesâcid, 309).

Beş vakit namazın farzı ve vitir namazı kaza edilir. Kazaya kalan sabah namazı, o günün öğle vaktinden önce kaza edilecekse sünneti de kaza edilir. Ayrıca öğle namazının dört rekâtlık ilk sünneti de vakit çıkmadıkça öğlenin farzından sonra kılınır. Öte yandan geçmiş namazlar, kazaya nasıl kaldıysa öyle kılınırlar, yani seferî olarak kaldıysa seferî, mukim olarak kaldıysa mukim gibi kaza edilir (Mevsilî, el-İhtiyâr, I, 220).

Unutma ve uyuma gibi bir mazeret olmaksızın, kasıtlı olarak terk edilen namazların kazası ile ilgili herhangi bir hadis bulunmamaktadır. Fakat bu kasıtlı olarak terk edilen namazların kazasının gerekmediği anlamına gelmez. Zira, Ramazan’da kasıtlı olarak cinsel ilişkiye girerek orucunu bozan kimseye Resûl-i Ekrem’in (s.a.s.) hem keffâreti hem de o günkü orucun kazasını emretmesi (Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, IV, 382), bir farz ibadetin kasıtlı olarak terk edilmesi durumunda da kazasının gerektiğine delildir. Öte yandan Hz. Peygamberin (s.a.s.) bir mazerete dayalı olarak vaktinde kılamadığı namazları kaza etmesi ve sahabeye de bu yönde emir buyurması dikkate alınacak olursa, mazeretsiz olarak terk edilen namazların kaza edilmesinin öncelikle gerekli olacağı sonucuna ulaşılır (Nevevî, el-Mecmû’, III, 68).

Hangi vakitlerde kaza ve nafile namaz kılınmaz?

Bazı vakitlerde bir kısım ibadetlerin yapılması yasaklanmıştır. Bu vakitlere kerâhet vakitleri denilir. Ukbe b. Âmir el-Cühenî’den şöyle nakledilmiştir: “Resûlullah (s.a.s.) bize üç vakitte namaz kılmayı ve ölülerimizi defnetmeyi yasakladı: Güneşin doğmasından itibaren bir veya iki mızrak boyu yükselmesine kadar, güneşin gökyüzünde tam dik oluşundan batıya yönelmesine kadar ve güneşin sararmasından itibaren batmasına kadar.” (Müslim, Müsâfirîn, 293; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 55; Tirmizî, Cenâiz, 41)

Bu hadiste belirtilen üç vakitte hiçbir namaz kılınamaz. Bu vakitlerin başlama ve bitiş zamanları şöyledir:

a) Güneşin doğmasından itibaren, 40-50 dakika sonrasına kadar,

b) Güneşin, tam tepede bulunduğu vakit (Öğle vaktinin girmesine yaklaşık 10 dakika kalmasından öğle vaktinin girmesine kadar),

c) Güneş batmazdan önce, gözleri kamaştırmaz hâle gelmesinden, batmasına kadar olan vakit (Güneşin batmasına 40-50 dakika kalmasından itibaren akşam namazı vakti girinceye kadar olan zaman) (Merğînânî, el-Hidâye, I, 265-269).

Bu sayılan kerâhet vakitlerinde kaza namazı, vitir gibi vacip namaz kılınamadığı gibi kerahat vaktinden önce hazırlanmış bulunan cenazenin namazı da kılınamaz. Bu vakitlerde hazırlanmış cenazenin namazı ise kılınabilir. Daha önce okunmuş bir secde ayetinden dolayı “tilâvet secdesi” yapılamaz. Ancak kerâhet vaktinde okunan secde âyetinin secdesi, daha sonraya bırakmak efdal olsa da bu vakitte yapılabilir.

Güneşin batmasından önceki kerâhet vaktinde, sadece o günün ikindi namazının farzı kılınabilir. Fakat mazeretsiz olarak ikindi namazını bu vakte kadar geciktirmek mekruhtur.

Bunların dışında şu vakitlerde de sadece nafile namaz kılmak mekruhtur:

a) Sabah namazının sünneti hariç olmak üzere imsak vakti girdikten sonra, güneş doğuncaya kadar olan sürede,

b) İkindi namazını kıldıktan sonra güneş batıncaya kadar olan sürede,

c) Akşam namazı vakti girdiğinde farz kılınmadan önce,

d) Cuma günü hatibin minbere çıkmasından sonra (Merğînânî, el-Hidâye, I, 269-271).

Ebû Saîd el-Hudrî’den şöyle nakledilmiştir: “Resûlullah’ı (s.a.s.) şöyle derken işittim: Sabah namazı kılındıktan sonra, güneş doğuncaya kadar başka namaz yoktur. İkindi namazından sonra, güneş batıncaya kadar başka namaz yoktur.” (Ebû Dâvud, Tatavvu’, 9; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, I, 271)

Kaza namazına nasıl niyet edilir?

Kaza namazı kılacak olan kişinin kılacağı namazı belirleyerek niyet etmesi asıldır. Fakat üzerinde çok sayıda kaza namazı varsa, geçmiş namazları kaza ederken, “Vaktinde kılamadığım ilk sabah/ ilk öğle/ ilk ikindi/ ilk akşam/ ilk yatsı namazını kılmaya” şeklinde niyet edebileceği gibi, “ kılamadığım son sabah/ son öğle/ son ikindi/ son akşam/ son yatsı namazını kılmaya” şeklinde de niyet edebilir.

Kaynak: https://www.hurriyet.com.tr/gundem/kaza-namazi-nasil-kilinir-kaza-namazi-ne-zaman-kilinmaz-41445130

Video: https://www.youtube.com/watch?v=8Xw_rWppRHo

Video: https://www.youtube.com/watch?v=uYyxxCcS3wo

Editör: TE Bilisim