Prof. Dr. Cevat Akşit’in 19 Ocak 2017 tarihli “Rızık Kapısı Arşa, Arşın Perdelerine Kadar Açıktır” başlıklı yazısı şöyle:

“Nedir rızık? Rızık, insanın yararlandığı şeydir. Böyle olunca ehlisünnet inancına göre helal de rızıktır, haram da rızıktır. Rızkı helal yollarla alırsanız Allah’ın arzusuna göre vebali değil şükrü vardır, şükrü yerine getirirseniz, Allah’ın rızasını yerine getirmiş olursunuz. Allah’ın yarattığı niyetleri gayrimeşru yollardan elde ederseniz haram olur. Ama haram da, helal de rızıktır. İnsanlar onlardan da yararlanıyor. Haram elma, ekmek yiyen de var ama Allah’ın yarattığı şeylerin dışına çıkarsanız yani kırmızı çizgiyi geçerseniz haram olur. Ehlisünnet inancı böyledir.

Resulullah Efendimiz diyor ki; “Rızık kapısı arşa, arşın perdelerine kadar açıktır.”  Kur’an-ı Kerim’de, Casiye Sûresi’nde yağmura da rızık denir.  “Sizin için semada rızık vardır” diyor. Çünkü yağmur yağdığı zaman rızık olarak yararlandığımız şeyler yetişiyor. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’de yağmura rızık denir. Bazıları bu ayeti alarak “Rızık Allah’tandır. Rızık semada. Çalışmaya gerek yok” diyor. Yok, öyle değil!.. Yağmur, rızık sebebi oluyor. Su, bitkilerin yaşamasına, gelişmesine yarıyor. Çalışmak insanın kendine düşen, Allah’ın emridir. Kur’an-ı Kerim’deki bütün ayetleri önüne koyup karar vereceksin. Bir tane ayeti yorumlamaya kalkarsan yanlış karar verirsin. Ee sen bütün ayetleri bilemezsin. O yüzden imamlara bakacaksın. İmam-ı Azam Ebu Hanife, Malik bin Enes, Ahmed bin Hanbel gibi imamların yolunu takip edeceğiz.

İnsanlara Allah, harcadıklarına göre, ihtiyaçlarına göre rızık indirir. Mesela adamın 10 çocuğu var, o da geçiniyor. Başka adamın 1 çocuğu var, o da geçiniyor. Şimdi bazı adamlar çıktı, çok çocuk yapmayın, ülkenin geliri o kadar yok diyorlar. Bu düşünce yanlıştır. Çok çocuk demek, genç nesil demek, güç demektir. Sonuçta rızkı veren Allah’tır. Fakat unutmayalım: Az çalışana az verir, çok çalışana çok verir. Ayrıca Allah’a isyan eden kulun rızkı daraltılır. Allah, isyan eden, emirlerine karşı gelen kulunun burnunu yere sürter. Mesela adam sabah namaza kalkmıyor, güneşi üzerine doğuruyor. İşte bu, rızkı azaltır. Peygamber Efendimiz bununla ilgili, “Sabah namazına kalkmayan adamın iki kulağına şeytan idrarını yapar” buyuruyor. Hocam olur mu böyle şey; olur. Sabah namazını kılmayan adamlara bakın, uykudan uyuşuk kalkar. Hanımıyla kavga eder, işe gider orada kavga eder, asabi olur, huzursuz olur. Sabah dağılan rızıktan, bereketten de mahrum olur.

Rızkın azalmasına sebep olan şeylerden birisi de pis, çirkin şeylerden kaçınmamaktır. Rızık kapısı açıktır fakat o kapıdan faydalanmayı da bilmek lazımdır. Mesela adam çok zengin, parası var ama cimrilik yapıyor. Çocuğunu giydirmiyor, yedirmiyor. Güzel evde oturtmuyor. Bu adam için sen verilen nimeti insanlarla paylaşmazsan, kısarsan Allah da sana verdiği nimeti kısar buyurulmuştur. Tabii burada israfa da düşmemek lazımdır. Verilen nimetlere elhamdülillah demeli, yemeğin güzelinden yedirip elbisenin güzelinden giydirmelidir. İsrafa düşmeden verilen rızkı hayırla kullanmak nimeti artırır.

Nimeti kısmak da, israf etmek de Allah’ın zoruna giden önemli hususlardandır. Günümüzde israf her tarafı sarmış durumda. Mesela adam çay ikram ediyor, bardağın içinde bir parmak bırakıyor. Bu israftır. Düğün yemeklerinde verilen tabakları sıyırırsan görgüsüzlük sayıyorlar. Bu, son derece yanlıştır. Yiyeceğin kadar alacaksın. Böyle yapmak israftır. Sadece bizde de değil, tüm dünya bu durumda. Medine’de otelde garsona: Bu yemek artıklarını hayvanlara versenize dedim. “Tabaktan bir parça bile alınsa çöpe atmak zorundayız. Başka bir şey yapmamız yasak” dedi. Bu, dünyanın her yerinde böyledir. Fakat kesin olarak israftır, israf ise haramdır. O nimeti çöpe atmak demek ona hakaret etmek demektir. Maalesef bu, âdet halini almış. Biz bu konuda titiz olmalıyız. Yenmeyen yemekleri en azından hayvanlara vermeli, Rabb’imizin rızası dışına çıkmamalıyız.”

Editör: TE Bilisim