Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmıyoruz. Şu ana kadar 2 bin 100'ün üzerinde rejim unsuru öldürülürken, 300'e yakın araç imha edilmiştir." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'da Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi'nde İstanbul Milletvekilleriyle Buluşma Programı'na katılarak konuşma yaptı. Erdoğan, Türkiye'nin bugünü ve geleceği bakımından hayati öneme sahip özellikli bir mücadelenin yürütüldüğü dönemde yapılacak istişarelerin önemli olduğuna inandığını söyledi.

Suriye meselesinin Türkiye için asla bir macera veya sınırlarını genişletme çabası olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Maalesef gerek siyasette gerek medyada gerekse diğer çeşitli platformlarda ülkemizin Suriye'de yürüttüğü mücadelenin anlamını hala kavramayanların bulunduğunu üzüntüyle görüyoruz. Halbuki karşımızdaki manzara gayet açık ve nettir." diye konuştu.

Erdoğan, Türkiye'nin yaklaşık 40 yıl boyunca bölücü terör örgütü kullanılarak ağır siyasi, ekonomik ve insani maliyetlerle enerjisi tüketilen bir ülke olduğunu dile getirerek, ülkeyi bu kısır döngüden kurtarmak için pek çok yol denediklerini kaydetti.

Terör örgütünü sahada varlık gösteremeyecek hale getirecek tedbirler aldıklarını, terör örgütünün istismar ederek vatandaşların kafasını bulandırdığı sorun alanlarını çözmek için tarihi adımlar attıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Demokratikleşme hamlelerinden büyük altyapı yatırımlarına kadar geniş bir yelpazede uzanan bu adımların olumlu neticesini de hamdolsun aldık. Geçmişi 1,5 asrı bulan pek çok hak, özgürlük, insani talep, geri kalmışlık sorunlarını birer birer çözerek Türkiye'yi 81 vilayeti ve 780 bin kilometrekare vatan toprağıyla bölünmez bir bütün haline getirdik. Aynı şekilde ekonomide ve temel hizmet altyapısında sağladığımız genel iyileşmeyle tüm vatandaşlarımızın hayat seviyelerini yükselttik. Bundan 9 yıl önce, 2011'de ilan ettiğimiz 2023 hedeflerimiz, ulaşmak istediğimiz seviyeyi gösteren çok önemli bir çıtaydı.

Türkiye demokraside ve ekonomide şahlanışa geçmişken bir anda Gezi olaylarıyla başlayıp ardı arkası kesilmeden devam eden iç ve dış sıkıntılarla karşılaşmaya başladık. Milletimiz bu süreçte her zaman hayranlıkla ifade ettiğimiz derin irfanıyla oynanan oyunu gördü ve bizim yanımızda yer aldı. Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle önümüze çıkartılan engelleri birer birer aşarak yolumuza devam ettik. Elbette bedeller ödedik, hedeflerimize ulaşmada gecikmeler yaşadık ama ülkemizin yere kapaklanmasına, yeniden eski günlere dönmesine asla fırsat vermedik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye'yi içeriden çökertme girişimlerinin zirvesi olduğunu dile getirerek, buradan da netice çıkmayınca bu defa ülkenin güney sınırları boyunca bir terör koridoruyla kuşatılmaya kalkındığını anlattı.

Gezi Parkı odaklı eylemlere değinen Erdoğan, "Çatımızın üzerine çıkmaya yeltendiler. Duvarlara merhume annemle ilgili haşa edepsizce, hayasızca sloganlar yazdılar. 500 metre ötede Bezm-i Alem Valide Sultan Camisi'ni 3 gün, 3 gece işgal ettiler ve orada bira şişelerini, bira kutularını hep o dönemde topladık. Bütün bunları yaşadık. Bunlar burada yaşandığı halde, kendilerine güya bu ülkede vatansever havasına girenler, güya bu ülkeyi sevdiklerini ilan edenler ne yazık ki bu süreç içerisinde 'Sadece aydınlık gençler.' diye ana muhalefetin başı, bu gençleri ilan etmeye çalıştı. Bunlar aydınlık falan değil. Bunlar tamamıyla aldatılmış gençler. Bu da ifademin en iyi yanıdır. Olayın boyutu çok büyük." diye konuştu.

"VERİLEN SÖZLERİN ÇOĞU TUTULMADI"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarıyla da ayrıca güneydeki kuşatmanın 3 noktadan kırıldığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Suriye sahasında verdiğimiz mücadelede bölgede etkinlik gösteren güçlerle diplomasiyi ve diyaloğu sürdürmeye özel ehemmiyet verdik. Ne kadar bize verilen sözlerin çoğu tutulmamış olsa da bu yolu açık tutmak için özel gayret gösterdik. İdlib meselesi ise ülkemizi farklı bir şekilde köşeye sıkıştırmak ve diğer kazanımlarımızı elimizden almak için özellikle kurgulanan, kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi.

Bölgede yaşayan ve diğer yerlerden kaçarak gelen yaklaşık 4 milyon insan, rejimin kanlı saldırıları sebebiyle sınırlarımıza doğru şu anda harekete geçmiştir. Bunların 1,5 milyonu şu anda sınırımızdadır. Biz bütün bunlara yönelik bir güvenli bölge oluşturalım ve bu güvenli bölgede bunları iskan edelim, diye çalışmalar yürütüyoruz. Ne yapıyoruz? İşte bir taraftan Atme Kampı'nda büyük bir yığılma var ama öbür taraftan biz şimdi dedik ki, daha konforlu bir iskan bölgesi ilan edelim. Bunun için de briket barınaklar, 25 metrekare, 30 metrekare yapmak suretiyle onları orada iskan edelim, dedik."

Almanya Başbakanı Angela Merkel'e "Böyle bir durum var. Sizin daha önce bana verilmiş büyük rakamlarla sözleriniz vardı. Şuraya gelin siz de destek verin, bir an önce burayı yapalım." dediğini belirten Erdoğan, şunları anlattı:

"Söyleye söyleye en fazla 25 milyon avro vereyim, dedi. Biz onu da kabul dedik. Sonra Kızılhaç'a vereceğini söyledi. 'Kızılhaç'tan da Kızılay'a aktarılır.' dedi. Bu rakam takip ediyoruz, dediler ki 'Bu rakam BM Mülteciler Başkomiserliğine gitmek durumundadır.' Mülteciler Başkomiserliğine gidecek, oradan da Kızılhaç ve Kızılay'a o şekilde ancak gelebilir gibi bir yaklaşım ortaya koydular. Böyle bir şey olmadı. Aradım tekrar şansölyeyi. 'Para hazır.' dedi. 'Hazır olan paranız buraya gelmiyor.' dedim. Eğer bunu verecekseniz verin, vermeyecekseniz, dün söylediğimi söylüyorum, kendilerine dedim ki 'O zaman bu mültecileri biz size gönderelim, biz 25 değil, size 100 milyon avro gönderelim.' 'Ben onu da istemem.' dedi. 'Onu istemiyorsanız, niye BM'ye gönderiyorsunuz bu parayı. Bunu direkt bize gönder. Ben sizin pratik olmanızı istiyorum.' dedim. 'Şu anda biz ölüm kalım mücadelesi veriyoruz, bu insanlar, 3-5 yaşındaki o yavrular, çamur, batak içerisinde ne halde olduklarını televizyonlarda izlemiyor musunuz?' dedim. 'İzliyorum.' O zaman dedim, bir an önce bunu göndermeniz lazım. 'Siz bana daha önce göçmenlerle ilgili yılda 1-2 milyar avro harcıyorum. Gerekli desteği de veririm.' demiştiniz. Peki nerede, yok. Yani güvenmek mümkün değil. Hep söylüyorum ya biz kendi göbeğimizi kendimiz kesmeye mahkumuz."

"YENİ BİR GÖÇ DALGASINI KALDIRABİLECEK DURUMDA DEĞİLİZ"

Erdoğan, "İdlib ülkemizi köşeye sıkıştırmak ve diğer kazanımlarımızı elimizden almak için kurgulanan, kışkırtılan bir konu olarak önümüze geldi." ifadelerini kullandı. "3,7 milyon Suriyeliyi ülkemizde barındırıyoruz" diyen Erdoğan, "Yeni bir göç dalgasını kaldırabilecek durumda değiliz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Suriye) Bizim ne petrol ne orada toprak derdimiz var, bir güvenli bölgeyle sınırlarımızı teminat altına almak istiyoruz." şeklinde konuştu. "Biz oraya Esed'in davetlisi olarak gitmedik." diyen Erdoğan, "Biz oraya Suriye halkının davetlisi olarak gittik. Suriye halkı "tamam bu iş bitti" demeden bizim oradan çıkma niyetimiz de yok." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Sayın Putin'e de söyledim. 'Sizin orada ne işiniz var?' Eğer siz üs kuracaksanız, yine kurun ama orada bizim önümüzden çekilin." dedi.

"KARŞIMIZDAKİ SENARYONUN ASIL HEDEFİ SURİYE DEĞİL, TÜRKİYE'DİR"

"Karşımızdaki senaryonun asıl hedefi Suriye değil, Türkiye'dir. Suriye'de istediklerini alanlar, namluları hemen Türkiye'ye çevirecektir." ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları kaydetti: "Şu anda ekranları başında bizi izleyen milletime özellikle sesleniyorum: 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var?' sorusu, aslında 'Türkiye terör örgütlerine ve kendine düşman bir rejime teslim olmalı.' önerisini bize tavsiye ediyorlar. Bunların yaptığı budur."

Erdoğan: "Bugün Suriye'yi fiilen 3'e bölenlerin Türkiye'nin bütünlüğüne saygı göstereceğini düşünmek gafletten öte bir durumdur." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "PKK'nın, 1984'te gerçekleştirdiği ilk eyleminden itibaren kendi topraklarımızda 7500'e yakın güvenlik görevlimiz ile 6800'e yakın sivil vatandaşımızı kaybettiğimizi unutmayalım. Bugün sadece Suriye'de eğitilmiş ve donatılmış terörist sayısı 40 bin ile 60 bin arasında ifade ediliyor." dedi.

"REJİME DE ONLARI DESTEKLEYENLERE DE KARARLIĞIMIZI GÖSTERECEĞİZ"

"Suriye'de verilen mücadelenin hepimizin geleceği ile ilgili olduğunu herkesin görmesi ve kabul etmesi gerekiyor." ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rejime de onları destekleyenlere de kararlığımızı göstereceğiz." şeklinde konuştu.

Erdoğan, "Şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmıyoruz. Şu ana kadar 2 bin 100'ün üzerinde rejim unsuru öldürülürken, 300'e yakın araç imha edilmiştir." diyerek, şöyle konuştu: "Dün akşam itibarıyla 7 kimyasal ürünlerin olduğu depo, onlar da yine patlatılmıştır. İşin bu noktaya gelmesini asla arzu etmezdik. Ama madem ki kendileri bizi buna zorladılar sonuçlarına da katlanacaklar"

Erdoğan, Suriye'de tüm sınır hattı boyunca 30 kilometre derinliğinde bir güvenli bölgeyi bilfiil oluşturmak için çalışmaların devam ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dün gün boyu liderlerle görüşmelerimiz oldu, ana muhalefetin başı hariç. O, arama lütfunda bulunmadı. Neymiş ben onu arayacakmışım. Ben seni ne arayım ya, dünya bizi arıyor, sen de bizi ararsın, biz de sana bütün detaylarıyla her şeyi veririz." ifadelerini kullandı.

"NE RUSYA NE ABD SÖZLERİNİ TUTABİLDİ"

"Bize verilen söz neydi? YPG, PYD'yi bunları bu bölgelerden çıkacaklardı. Ne Rusya ne ABD bu sözleri tutabildi, çıkaramadılar." diyen Erdoğan, "Terör örgütlerine binlerce tır silah mühimmat, araç, gereç yardımını yapanlar, rejim çok ciddi manada silah, mühimmat, araç gereç füze her şeyi yine bu ülkelerden alırken kimse Türkiye'ye ne bu konuda herhangi bir destek veriyor, ne de bu mültecilerle ilgili bize destek veriyor." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne dedik aylar önce? 'Eğer bu böyle giderse biz kapıları açmak zorunda kalacağız.' Rahatsız oldular. İnanmadılar bizim bu söylediğimize. Biz de dün ne yaptık? Kapıları açtık. Şimdi bu sabah itibarıyla yaklaşık 18 bin oldu kapıları zorlayıp geçenler. Ama bugün herhalde 25 bin-30 bini bulabilir. Bu kapıları bundan sonraki süreçte de kapatmayacağız." şeklinde konuştu.

Konuşmasında, Türkiye'nin 2018'de de tarihinin en sinsi saldırılarından birine maruz kaldığı ekonomik sıkıntılarını çözme yolunda kararlı adımlarla ilerlediğini belirten Erdoğan, "Her gelen veri, toparlanma dönemini geride bırakıp yeniden yükselişe geçtiğimizi tekrar tekrar teyit ediyor." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Türkiye'nin batacağı, biteceği söylenen 2019'u neredeyse yüzde birlik büyümeyle kapatarak şom ağızlılara hak ettikleri dersi verdik." şeklinde konuştu.

Editör: TE Bilisim