Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi İftar Vakti programına konuk olan Kahramanmaraş müftülüğü vaizlerinden Nihal Öner, "Anne ve babalar çocuklarının biyolojik, psikolojik ve duygusal yönlerinin eğitimi ile nasıl sorumluysa çocukların inanç yönünü de tatmin etmek ile de sorumludurlar" dedi.

Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi "İftar Vakti" programları devam ediyor. Sunuculuğunu Mehmet Yaşar'ın yaptığı programın konukları İl müftülüğü vaizlerinden Nihal Öner ve Emine Çelik oldu. Program Büyükşehir Belediyesi'nin sosyal medya hesaplarından ve Aksu TV’den canlı yayınlandı. Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programda geleneksel Hacivat - Karagöz gölge oyunu izleyici ile buluşturuldu. Gerçekleştirilen programda aile ve dini rehberlik merkezinin faaliyetleri, çocuklarda dini eğitim ve aile kurumunun ehemmiyeti gibi pek çok konuya değinildi.

Düzenlenen programda konuşan Aile ve Dini Rehberlik Merkezi vaizlerinden Emine Çelik, "Ramazan ayı müminleri manevi kirlerinden arındıran bir aydır. Ramazan, Kur'an-ı Kerim'de adı geçen tek aydır ve oruç, Kur'an ayı olarak nitelendirilir. Oruç tuttuğumuz zaman açlıktan dolayı bir enerji düşüklüğü yaşıyoruz ve daha az konuşuyoruz. Madem daha az konuşuyoruz bunu Ramazan'la fırsata çevirip konuşmalarımızdaki faydasız ve gereksiz sözleri çıkaralım. Peygamber efendimiz, 'Yalanı ve yalana göre hareket etmeyi terk etmeyenler aç kalmasın. Buna Allah'ın ihtiyacı yoktur' buyuruyor. Yani Ramazan'ı bütün vücudumuzla yaşamamız gerekiyor. Yine peygamber efendimiz oruçla ilgili 'Oruç bir kalkandır, oruçlu olan saygısızlık etmesin, kötü konuşmasın. Eğer birisi ona sataşırsa ben oruçluyum desin' buyurmuştur. Ramazan'da çok daha anlamlı olan bir diğer ibadette şükür ibadetidir. Özellikle iftar sofralarımızda her türlü nimet önümüzdeyken ve açlığın belki de en yoğun olduğu dönemde şükür daha anlamlı gelir. Hâlbuki şükür tüm zamanların ibadetidir. İnsan her an şükretmelidir ancak Ramazan'da daha anlamlıdır" dedi.

Düzenlenen programda konuşan Nihal Öner, "Günümüzde çok hızlı değişen ve gelişen olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Bunun neticesinde de ailelerimiz bazı şeylerle yüzleşmek durumunda kalıyor. Bundan hareketle aile ve dini rehberlik merkezlerimiz kurulmaya başlamıştır. Bizim burada hedefimiz ailesi ile yaşadığı sorunlar hakkında bizlere başvuran kişilerin sorunlarına çözüm bulabilmek. Aynı zamanda milli ve manevi değerlere sahip ailelerin kurulmasına ve desteklenmesine bir nebze katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Vatandaşlarımız bürolarımıza gelerek sorunlarını birebir ve yüz yüze bizimle görüşebildikleri gibi telefon aracılığıyla da bize ulaşabiliyorlar. Bizler de elimizden geldiği kadar vatandaşlarımıza destekte bulmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda aile ve dini rehberlik büroları ve merkezleri aile ile alakalı konferans, panel ve proje gibi birtakım faaliyetlerde yürüterek topluma aile noktasında bir farkındalık oluşturmaya çalışmaktadır. Aile ile alakalı evlilik okulu ve evlilik müessesesi ile ilgili eğitici seminerler düzenliyoruz. Bütün bu hizmetlerimizi yaparken temel dayanağımız Kur'an ve sünnet ışığında ahlak eksenli bir bilgiyi temel alarak aile noktasında toplumu bilinçlendirmeye çalışıyoruz" dedi.

Nihal Öner çocukluk döneminde verilen dini eğitim ile ilgili, "Bizler çocuklarımızı eğitirken eğitime bir bütün olarak baktığımızda çocuklarımızın dini yönünde eğitilmesi gerektiğini unutmamamız gerekiyor. Çünkü insan karmaşık bir yapıya sahiptir. İnsanoğlunu sahip olduğu bu karmaşıklıktan kurtaran ve onun içerisindeki o duygu dünyasını bir dengeye sokan şeyin din olduğunu aklımızdan çıkartmamız gerekiyor. Anne ve baba olarak hepimizin hedeflediği şey güzel karakterli ve güzel ahlaklı çocuklar yetiştirmektir. Biz dini eğitimi çocuklarımıza verdiğimiz zaman psikolojik ve ahlaki yönden çocuk kendi içerisinde dengede kalmayı sağlayacak ve daha tutarlı bir kişilik kazanmasına yardımcı olacaktır. İnsanoğlu beden ve ruhtan oluşan bir bütün bir varlıktır. Eğer çocuğumuzun dini yönünü inanç noktasında doyurmaz ve tatmin etmezsek ilerde çok ciddi problemler ortaya çıkabilir. Çocukluk döneminde aldığımız dini eğitim gençlik ve yetişkinlik dönemimizi de etkiliyor. Bizim gençlik ve yetişkinlik döneminde dine karşı tutum ve davranışlarımızın temeli çocukluk döneminde atılmaktadır. Ailenin önemi işte burada devreye giriyor. Yani anne ve babalar çocuklarının biyolojik, psikolojik ve duygusal yönlerinin eğitimi ile nasıl sorumluysa çocukların inanç yönünü de tatmin etmek ile sorumludurlar. Bundan dolayı cenabı hak çocuklara dini ibadetleri öğretmek noktasında ebeveynleri birinci derecede sorumlu tutmuştur" dedi.

Nihal Öner son olarak, "Çocuklarımıza dini değerleri kazandırmak için bir eğitim faaliyetine girdiğimizde öncelikli olarak dikkat etmemiz gereken şey sevgiye dayalı bir dini eğitimi çocuklarımıza kazandırmak olmalıdır. Yani dini eğitimin temel hareket noktası sevgiye dayalı bir iletişim ve etkileşimdir. Bizim öncelikli olarak çocuklarımıza yapmamız gereken şey kalplerine Allah ve peygamber sevgisini yerleştirmektir. Sevgi çocukların gelişimi açısından çok önemlidir. Sevgi, çocukların duygusal gelişimine olumlu katkı sağladığı gibi dini duygununda kaynağını teşekkül eder. Çocuklarımızın önce kalbine girmemiz gerekiyor. Kalbine giremediğiniz çocuğun aklına hitap edemeyiz. Bizim temel dayanağımız sevgiye dayalı bir dini eğitim olmalı. Çocuklarımıza dini eğitim verirken ebeveynler olarak bizlerinde Kur'an ve sünnete dayalı dini eğitime sahip olmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim