Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yılı kutlama etkinlikleri kapsamında düzenlenen resim ve şiir yarışmaları sonuçlandı. Yarışmalarda lise ve dengi okullar arasında düzenlenen şiir yarışmasına 234 şiir, yetişkinler arasında düzenlenen şiir yarışmasına 448 şiir ve resim dalında ise 318 eser katıldı.

YETİŞKİNLER ARASI ŞİİR YARIŞMASINDA DERECELERİ DÖRT FARKLI İL PAYLAŞTI

18 ve üstü yaş grubunda düzenlenen şiir yarışmasında ödülleri dört ayrı ilden katılan yarışmacılar kazandı. Yetişkinler kategorisinde 448 şiirin katıldığı ve Şair/Yazar/Akademisyen Prof. Dr. Mehmet Narlı, Şair/Yazar/Akademisyen Dr. Tacettin Şimşek, Şair/Yazar Duran Boz,  Şair/Yazar/Eğitimci Ramazan Avcı ve Şair/Yazar Adem Turan’ın jüri olarak görev yaptığı yarışmada dereceye şu şairler girdi:

Türkiye Birincisi: Süleyman Aydemir, Dulkadiroğlu/Kahramanmaraş

Türkiye İkincisi: Rasim Yılmaz, Tokat

Türkiye Üçüncüsü: Emre Genç, Alanya/Antalya

Mansiyon: Arif Odabaş, Başakşehir/İstanbul

Yarışmada üçüncü olan Emre Genç’in şiiri

Rumuz: Dik Kalem

General Davut

Eskimekten dörde katlanmış kör bir ihtiyar geldi

Bir Tanrı selamı ötede durdu:

“Oğul bura Yemen mi?

Neden bir uzun havanın ağırlığı var sokaklarda?

Neden çığlıklar asılmış bıyıklarınızın ucuna?”

Tez davrandı bir bıyıksız, bir ağzı dişsiz yumurcak

Belli, tez davranmış büyümekte de

Nicedir almamış eline oyuncak

Kafasında yana yatık bir külah

Sağ omzunda üç okkalık bir silah

Sol omzunda bir boşluk ki sızılı

Künyesinde “Gazi Davut” yazılı

“Gel ha dedem” dedi, “bura Maraş elidir

Anadolu’m gülzar, Maraş onun gülüdür!

Gülü incitirler dede, gülzarı dağıtırlar

O yüzdendir bu sessizlik…”

Bir alay orduya baş gibi başı dik

Devam eyledi Davut:

“Ama bak bu meyveli zeytin dede, bak bu rüzgârlı kavak

Bak bu buğday, bu un, bu ekmek, bu tüten ocak

Bu sahipsiz gök, bu ağalı toprak şahittir

Maraş ile aramızda ahittir:

Olmadan Davut’a mezar

Olmayacak düşmana gülzar!”

*

Davut’un sözü kati, imanı gibi

Davut fırtınalı denizlerin limanı gibi

Boyu ufaktan da ufak, yüreği devden de dev

Bir çete milisi Davut

Ayağında büyük işi kıl şalvar

Omuzunda büyük işi yük

Vücudu sade kemik, sade deri

          Ve sade nefes, sade ruh, sade yürek

Bir Kuvâ-yi Milliye askeri…

*

“Gördüm” dedi kör ihtiyar

“Gördüm, çekilmiş burçlara bayraklar

Çekilmiş onur boydan boya

Sen yüreğini ferah tut, General Davut!

Gördüklerim içinde çokça umut var…

Gördüm ki şu mavi kayalı dağ içinde bir türkü

Şu mavi boyalı gök içinde bir şahan

Şu mavi oyalı yazma içinde bir gelin

Yazmanın içinde namuslu bir baş

Başın içinde bir fikir

Salınır durur:

“İlle de hürriyet, ille de hürriyet!”

 *

“O gelin benim anamdır” dedi Davut 

“Gidip dönmeyince babam Yemen’den

Aldı gül cemalinin aydınlığına beni

Dedi küpe olsun kulağına bu sözüm

Koy elinden oyuncağını öksüzüm

Çocukluğunu unut

Ama unutma hürriyeti Davut

Bak, düşman ağılı bir yılan, düşman ceberut

Bak, o geleli beri

Dipsiz bir kuyuya düşmüş, inliyor vatan

Al hele eline şu mavzeri

Vur ha yılanı gözünden

Vur ha yan bakanı şakağından

Vur kaçanı topuğundan

Vur ki devrilsin küffar

Vur ki Maraş ili gönensin 

Kurtuluşa inanmayan inansın…

Kurtuluş, hey kurtuluş!

Bir öksüz çetenin mavzerinde tüten kurtuluş

Bir Cuma duasında el açılan

Gülsüz bir çalıda öten kurtuluş

De haydi çık gel doğudan

De haydi çık gel batıdan

Çık gel kuzeyden, gel güneyden

Yoluna can verdiğim kurtuluş

Kol verdiğim kurtuluş

Yar verdiğim kurtuluş

Ellerinde gülle gel

Göğüsünde canla gel

Milyon milyon kolla gel

Gel ki görsün seni öksüzüm…”

*

Davut düştü on dördünde toprağa

Kurtuluşu görmedi

“Ama duyuyorum” dedi Davut

“Yüz yıl öteden sesler duyuyorum

Duyuyorum şen seslerini çocukların

Tıkırtılarını matbaaların

Sabanın toprağı yarışını, tohumun uyanışını

Ve paydos paydos bağıran düdüğünü fabrikaların

Ve göndere çekilişini yıldızlı bayrakların…

Durmanın zamanı değil, bildirin duyulanı

Bildirin Senem Ayşe’ye, bildirin Kılıç Ali’ye

Mustafa Kemal’e Sivas’ta

Sütçü İmam’a Kanlıdere’de

İnebolu’da Yörük Selim’e…

Sarı saçlılara bildirin, kara saçlılara, kır bıyıklılara

Çelenkli mezarlara, isimsiz mezarlara, mezarsızlara

Esaret bitti deyin

Maraş’ın imdadına

Bin melek yetti deyin

Bir ormanın aşkına

Bin fidan gitti deyin…

Ben General Davut, bildirin, söylüyorum:

Hür toprağın altında kefensiz uyuyorum

Sizi duyuyorum, sizi duyuyorum!”

Editör: TE Bilisim