Kahramanmaraş’ın düşman işgalinden kurtuluşunun 100. Yılı kutlama etkinlikleri kapsamında düzenlenen resim ve şiir yarışmaları sonuçlandı. Yarışmalarda lise ve dengi okullar arasında düzenlenen şiir yarışmasına 234 şiir, yetişkinler arasında düzenlenen şiir yarışmasına 448 şiir ve resim dalında ise 318 eser katıldı.
LİSE VE DENGİ OKUL ÖĞRENCİLERİ ARASI ŞİİR YARIŞMASINDA DA DÖRT AYRI İL DERECEYE GİRDİ
Dört ayrı ilden öğrencilerin dereceye girdiği; Şair/Yazar Celalettin Kurt, Şair/Yazar/Eğitimci Ramazan Avcı ve Şair/Yazar Ömer Yalçınova’nın jüri olarak görev yaptığı ve 234 şiirin katıldığı lise ve dengi okul öğrencileri arası şiir yarışmasında şu öğrenciler dereceye girdiler:
Türkiye Birincisi: Elifnur Çetin, Erdem Bayazıt Anadolu Lisesi Kahramanmaraş
Türkiye İkincisi: Zeynep Aktaş, Hümeyra Ökten Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi Çukurova/Adana
Türkiye Üçüncüsü: Elif Balcı, Şehit Muhammed Fazlı Demir Anadolu İHL Sultanbeyli/İstanbul
Mansiyon: Feride İpek, Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Ceylanpınar/Şanlıurfa
Yarışmada ikinci olan Zeynep Aktaş’ın şiiri
Rumuz: Garîb
HECE
Ecdadın imtihandı vakti,
Ufuk dalgalanırken vaziyet, meçhul.
Şehrin puslu karartılarında yaman sessizlik
Kubbelerde haseb-i hüzün sedası,
Tarihin tozlu yapraklarında yankılanıyor.
Kadim yazgımız mıhlandı toprağa
Rüzgârları dolanıyor beklenen felaketin
Bir Cuma vaktinde haykırıyor şehir:
“Göğün hududunda harp var!”
Ansızın fırtına tutunuyor tepelere,
Savruluyor, yığınlar, anılar...
Ânına ömür adadığımız yokuşlar zor...
Bilinmedik sesler dolanıyor,
Yankılanan karanlıklar, çığlık çığlığa
Son bir ses varıyor arzdan arşa:
“Ecnebi istilada!”
Sustu çocuk, ezgisi düştü şarkıların,
Hasta kadın, eli yüreğinde, durdu son nefese.
Sanki açıldı göğün haşmetli kapıları da
Dökülüverdi arş, arzın aciz topraklarına.
Yapraklar mizanın kefesinde savrulurken bahardan kışa
Bir ân için, bulutların karartısı kaplıyor ahengi,
Harp sahnesinde ruhu öksüz renkler...
Maksat, istikbale istiklâli yazmak!
Hiddetle doğruluyor savaşın kartalı,
Sinesinde soluklanmada şehrin istikbâli,
Kanatlarından doğuyor kurtuluş
Şafak söktüğü vakit yeni bir umut bağlıyoruz direklere
Vaktin derûnunda canlanıyor asırlık ordu!
Sabahına felaketler kaynıyor meydanda
On beşler, on sekizler...
Dolmadan günler, doluyor mahşer!
Gün, 22’ ye varmadan asırlar sarsıyor şehri
Yıllar bakakalıyor, ardından.
Deliniyor gök, yağmaz oluyor yağmur,
Kurak rüzgârlar sarıyor dört bir yanı,
Kâinat, Tabip Mustafa’ yı uğurlamakta…
Muallim Hayrullah’ ı sayıklıyor yaralı toprak
Onlar erişilmez ufka doğru yol alırken
Şehir bir destanı okuyor kalenin surlarında
Kanat sesleri işitiliyor, kuytularında semanın
Maksadına mazhar oldu ümmet!
Şimdi vakit, haykırmanın vaktidir!
Şehidin mukaddes kanı yazacak hece…
Dervişin ulvî sesine karışacak
Dilinden semaya yaprak yaprak dökülecek hece:
“Vatan!”