Ülkemizdeki yenidoğan taramaları sayesinde işitme sorunuyla dünyaya gelen bebekler, erkenden tedavi olanağına sahip oluyor. Ancak tedavideki bu başarı ne yazık ki ilerleyen yaşlarda duyma yetisini kaybedenlerde yakalanamıyor.

Sağlık teknolojisinde yaşanan gelişmeler sayesinde işitme engelini çözmeye yönelik tedavilerde büyük başarı sağlandığını anlatan Acıbadem Adana Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Prof. Dr. Ülkü Tuncer, “Ancak estetik kaygılar işitme cihazı kullanımına engel oluyor. Verilere göre işitme cihazına ihtiyaç duyanların sadece yüzde 6-7’si cihaz kullanıyor. Oysa yenilikçi teknolojiler kullanılarak üretilen ve halk arasında biyonik kulak olarak bilinen koklear implantlar diğer çözümlere göre daha iyi işitme sağlıyor. Bu yöntemin konuşmayı anlamadaki başarısı ise diğer cihazlara göre 8 kat iyi” diye bilgi veriyor. Ülkemizdeki işitme engeli oranının 15-44 yaş arasında yüzde 1.1 oranında olduğunu, buna karşın 65-74 yaş arasında her altı kişiden  birinin, 75 yaşın üzerinde ise her üç kişiden birinin duyma sorunu yaşadığını anlatan Prof. Dr. Ülkü Tuncer, “Bu nedenle ilerleyen yaşta tedavi büyük önem taşıyor” uyarısında bulunuyor.

Sinirler işlevini yitiriyor

İlerleyen yaşlarda tüm organlarda görülen yaşlanma, işitme duyusunu da etkiliyor. Sıkça rastlanan işitme kayıplarının nedenleri ise “kulağa giden damarların özelliklerini yitirmesi ve eskisi kadar kan taşıyamaması, işitme sinirinin yaşa bağlı olarak özelliğini kaybetmesi, beyindeki işitme merkezinin özelliğini ve işlevini yitirmesi” olarak sıralanıyor. Gürültülü ortamlarda çalışmanın da önemli bir etken olduğunu ve kadınların erkeklere oranla bu sorunu daha ileri yaşlarda yaşadığını anlatan Prof. Dr. Ülkü Tuncer, ayrıca viral ya da bakteriyel enfeksiyonların, orta kulakta kronik olarak sıvı birikmesinin, kafa yaralanmalarının da nedenler arasında olduğunu kaydediyor.

Duyma sorunu iş performansını düşürüyor

İşitme kaybı tedavi edilmediğinde hafıza sorunlarına, yeni bilgi ve beceri geliştirememe, iş performansında azalma gibi kişiyi fiziksel, duygusal ve sosyal yönden olumsuz etkileyen durumlara yol açabiliyor. Bu nedenle belirtiler ortaya çıktığında zaman geçirmeden hekime başvurulması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ülkü Tuncer, gelişen tedavi yöntemleri hakkında da şu bilgileri veriyor:

“Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de teknolojideki gelişmelerin sonucunda işitme kaybına yönelik hava yolu ve kemiğe yerleştirilen işitme cihazları, koklear implantlar ve yardımcı dinleme cihazları başarıyla uygulanıyor. İleri düzeydeki işitme kayıplarında sesin yükseltilmesini sağlayan işitme cihazları yerine biyonik kulak da denilen koklear implantlar kullanılıyor.”

Çocuklarda başarı oranı çok yüksek

Ulusal Yenidoğan İşitme Taraması programı ile ülkemizde doğan her bebeğe, ilk 3 ay içinde işitme değerlendirmesi yapılıyor. Bu sayede sorunu olan bebeklerin, erkenden tanılandığını ve altı aylıkken işitme cihazı uygulamasına başlandığını ifade eden Prof. Dr. Ülkü Tuncer, “Bu cihazlardan fayda görmeyenlere de bir yaşında koklear implant cerrahisi yapılıyor. Böylece işitme sorunu olan bu çocukların okul çağı gelmeden yaşıtlarıyla aynı seviyede konuşabilmesi sağlanıyor” diye bilgi veriyor.

İhtiyacı olan da cihazı kullanmıyor

Bebeklerde ve çocuklarda yaşanan bu tedavi başarısına ne yazık ki yetişkinlik döneminde ulaşılamıyor. İleri yaşta olanların genel olarak estetik kaygılar, kullanım zorluğu, fiziksel becerilerde kötüleşme gibi nedenlerden dolayı işitme cihazı kullanımından kaçındığına dikkat çeken Prof. Dr. Ülkü Tuncer, şöyle devam ediyor:

“Türkiye'de İstatistik Kurumu  verilerine göre işitme cihazı kullanması gereken yetişkinlerin sadece yüzde 6-7’si cihaz kullanıyor. Oysa konuşmayı anlama performansında azalma olmadan, erken dönemde konvensiyonel işitme cihazları, kemiğe yerleştirilen işitme cihazları veya koklear implant uygulamaları ile işitme kaybının tedavi edilmesi büyük önem taşıyor. Farkındalığın düşük olması nedeniyle koklear implanttan fayda görecek yetişkin birey sayısı maalesef çok düşük. Kesin çözüme ulaşabilecek hastalar, ihtiyaçlarına tam olarak cevap vermeyen, sadece kısmi destek aldıkları işitme cihazlarıyla yetiniyor. Bu durum da duyma ve anlama yetilerinde kayıpla sonuçlanıyor. Yenilikçi teknolojiler kullanılarak üretilen koklear implantların , diğer çözümlere göre daha iyi işitme sağladığı ve konuşmayı anlamada 8 kat daha yüksek sonuç verdiği de biliniyor.”

Tedavide multidisipliner yaklaşım gerekli

Yaşlılık döneminde biyolojik, psikososyal, duygusal, bilişsel değişimlere bağlı problemler ile işitme ve konuşmayı ayırt etme sorunlarının multidisipliner bir ekiple ele alınması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ülkün Tuncer, sözlerini “Gerekli değerlendirmelerden sonra uygun tedavi ve rehabilitasyon programı seçilmelidir. Bu sayede bireylerin bilişsel fonksiyonlarının canlı tutulması, demans ve yaşlılık depresyonu gibi psikiyatrik problemlerin azaltılması ve sosyal hayatlarının daha kaliteli bir şekilde sürdürülebilmesi sağlanabilir” diye tamamlıyor. 

Editör: TE Bilisim