Toplumda köpek memesi hastalığı olarak da bilinen hidradenitis suppurativa (HS) her 100 kişiden birinde görülüyor.

Kıl ve ter bezlerinin bulunduğu yerlerde ortaya çıkan ve kronik bir deri hastalığı olan HS, hastaların sosyal hayatını olumsuz yönde etkiliyor. HS, doğru tanıya ulaşılıncaya kadar ağrılı, iltihaplı sivilce ve çıban benzeri nodüller sebebiyle hastaların yaşam kalitesini düşürüyor.

Erken teşhis edilmediği takdirde HS hastalığına tanı koyulma süresi ortalama 7 yılı buluyor. Vücudun kendi bağışıklık sisteminin düzensizliğinden kaynaklanan HS, sıradan bir sivilce gibi başlıyor, zamanla koltuk altı, kasık, kalça ve meme altlarında ağrılı, hassas şişliklere ve akıntılı apselere dönüşüyor.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Araştırma ve Uygulama Hastanesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Perihan Öztürk, yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

“HS’nin yol açtığı lezyonlar iltihaplı ve ağrılı olmasından dolayı hastanın hayatını son derece olumsuz etkiliyor.  Hastaların şişliklerin ilk görüldüğü bölgelerde yara izlerinin oluşup oluşmadığını fark etmesi teşhiste büyük önem taşıyor.  Basit bir sivilce olarak düşünülen aslında HS olabiliyor.  Son 6 ayda koltuk altı, kasık, kalça ve meme altlarında iki veya daha fazla kez şişlik çıktıysa, hastalar mutlaka bir dermatoloji uzmanına gitmeli.3 Hastaların çekindikleri için doktora gitmemelerinden veya dermatologlara daha geç başvurmalarından dolayı HS tanısı ortalama 7 yıl gibi bir sürede koyulmaktadır.”

HS hastalığının kadınlarda erkeklere göre 2 ile 5 kat daha fazla görüldüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Perihan Öztürk, genital bölge ve kasıklardaki lezyonların kadınlarda daha sık ortaya çıktığını, ayrıca birinci derece akrabalarında HS olanların yüzde 34’ünde de aynı hastalığın görüldüğünü söyledi.

Prof. Dr. Perihan Öztürk

HS NEDİR?

Hidradenitis suppurativa (HS), genelde koltukaltları ve kasık çevresindeki inflamasyonlu bölgelerle nitelenen kronik bir deri hastalığıdır. Bu inflamasyon bölgelerinde çoğu zaman ağrılı lezyonlar, nodüller ve çıbanlar çıkmaktadır. Bunlar genelde bazı ter bezlerinin (apokrin bezlerinin) bulunduğu yerler, memelerin altı, kalçalarda ve baldırların içi olmak üzere cildin sürtündüğü yerlerde bulunur. HS, enfeksiyöz ya da bulaşıcı bir hastalık değildir.

Dermatologlarca bazen “akne inversa” olarak da anılan HS, kişiden kişiye değişkenlik göstererek çeşitli şekillerde görülmektedir. Hafif derecedeki HS olguları küçük şişkinliklerden, siyah noktalardan veya birkaç kistten oluşabilirken daha ileri evre hastalarında ise birden fazla reküren ve bazen de kokulu akıntıları olan abseler görülür.1,2 HS’nin yol açtığı lezyonlar son derece rahatsızlık verici ve ağrılı olabildiğinden bu hastalıkla yaşayanların yaşam kalitesi çoğu zaman bozulmaktadır. 2

HS deriyi tutan bir hastalıktır. HS’nin inflamatuar bir bozukluk olması bu hastalığın vücudun kendi bağışıklık sistemindeki düzensizliklerinden kaynaklandığı anlamına gelmektedir. HS her yaşta görülebilir, ancak en çok 20’li yaşlarının başlarındaki yetişkinlerde ortaya çıkar ve 50 ile 55 yaşından sonra azalır.

HS’nin dünyadaki görülme sıklığının genel popülasyonda %1 civarında olduğu belirtilmektedir.3 Ancak çoğu zaman yanlış tanı konulması ve HS ile yaşayan pek çok kişi semptomlarını anlatmakta ya da bir dermatologtan yardım istemekte güçlük çekmesi sebebiyle HS tanısı konan kişilerin sayısı bu tahmin edilenden çok daha azdır.

Tüm HS olguları progresif (zaman içinde ilerleyen) olmasa da, bazı HS olguları doğru yönetilmezse yeniden ortaya çıkıp büyümeye devam edebilir. Bunun sonucunda, HS’ye olabildiğince erken tanı konup doğru bir şekilde tedavi edilmesi önem taşımaktadır. HS hastaları için birinci adım, dermatologlarınla görüşüp doğru bir tanı konmasını sağlamaktır.

Editör: TE Bilisim