Domuz gribi adıyla bilinen ‘Influenza A’ Beylikdüzü’nde iki çocuğun hayatını kaybetmesiyle 4 yıl aradan sonra yeniden gündeme geldi. Dahiliye Uzmanı Dr. Fatih Öner Kaya, hastalığa karşı uyararak belirtileri ve tedavi yöntemlerine ilişkin bilgi verdi.

Domuzlarda görülen grip virüslerine çok benzemesi nedeniyle domuz gribi denilen Influenza A (H1N1), yeniden kendini gösterdi. Uzmanlara göre; 3-4 yılda bir virüs yüzey antijenlerini değiştirip daha şiddetli şekilde insanları etkileyen domuz gribinden el hijyeni gibi basit önlemlerle korunmak ve evde istirahat ederek salgına dönmesini önlemek mümkün.

Dr. Öğretim Üyesi Fatih Öner Kaya, domuz gribinin A (H1N1) tipi virüsten kaynaklanan, insanlarda hastalığa yol açan viral bir hastalık olduğunu belirterek, “Domuz gribi virüsü insan, domuz ve kuş virüslerinin bir karışımıdır. Influenza A virüsü 3-4 senede bir virüs yüzey antijenlerini değiştirip daha şiddetli şekilde ortaya çıkar. Bu sene dört sene önceki enfeksiyona benzer şekilde insanları daha çok etkiliyor. Hızlı ve sert bir şekilde insanları etkileyeceği tahmin ediliyor” dedi.

Domuz gribi virüsünün 1918 yılındaki, İspanyol gribi diye bilinen pandemiye çok yakın bir virüs olduğuna dikkat çeken Kaya, “1950 ve 1955 yıllarına kadar bu virüs salgını devam ettiği için 65 yaş üzeri insanların bir şekilde bağışıklığı olduğu düşünülmektedir. Ancak altı ay ile 24 yaş arasındakiler riskli gruptadır. Bu yaş grubunun aşlanmasını önermekteyiz.” diye konuştu.

Dr. Fatih Öner Kaya, belirtilerin normal griplere benzer olduğunu ancak bu virüslerin özellikle yüksek ateş, halsizlik, şiddetli eklem ağrıları, genel durum düşkünlüğü, şiddetli boğaz ağrısı, öksürük ve mide bulantısıyla kendini gösterdiğine dikkat çekti. Bu semptomlar var ve ateş 38 derece ve üzerine yükseldiyse mutlaka doktora başvurulması gerektiğini, özellikle yaşlı ve bebeklerde görülen yüksek ateşe dikkat edilmesi gerektiğini söyleyen Kaya, immun sistemi düşük olanlar, romatizmal hastalıkları olanlar, kanser hastaları, şeker hastaları, KOAH ve astım hastalarının da ateş olduğu zaman fazla beklemeden hastaneye başvurmalarını önerdi.

“ANTİBİYOTİK KULLANILMAMALI”

Laboratuvarda yapılan testlerle virüsün kolaylıkla tespit edilebildiğini söyleyen Dr. Kaya, doktorun verdiği tedaviye uyulması gerektiğini belirterek, “Viral enfeksiyon olduğu için antibiyotik kullanılmamalı. Antibiyotikler bu virüsler üzerinde etkili değildir. Bu hastalığa özgü viral ilaçlarını doktor kontrolünde kullanmak gerekir. Doktor önermediği sürece hasta kendi kendisine kesinlikle antibiyotik kullanmamalı” dedi.

Çevrelerinde ateşli hasta olanların gerekirse maskeyle dolaşmasını, hastalanan çocukların okula gönderilmemesini, çalışanların da işe gitmeyip dinlenmesini öneren Kaya “Verilen ilaçları düzgün alıp beslenmenize dikkat edin” dedi. Kaya, nar, portakal gibi C vitaminden yüksek meyveleri tüketmek, vücut direncini yüksek tutmak, günlük aktivitenizi yapmak, karbonhidratlardan uzak durmak, kilo almamak gibi önlemlerin hem gripten koruduğunu hem de kolay iyileşmeyi sağladığını anlattı.

Halen Türkiye'de en sık hasta eden grip virüsü olan H1N1'den korunmak için bildik grip önlemlerini almanın yettiğine dikkat çeken Dr. Fatih Öner Kaya özellikle hijyen kurallarına uyulmasına dikkat çekerek şu önerilerde bulundu:

“El hijyenine dikkat edin. Kış aylarında tokalaşmaktan uzak durun. Tokalaşırsanız mutlaka dezenfektan ya da sık sık sabunla ellerinizi yıkayın. Bulaşma olasılığının arttığı kalabalık ortamlar, kapalı alanlar, toplantılar, ulaşım araçlarından mümkünse uzak durun. Buralarda hijyene dikkat edin. Hasta kişilerden uzakta durun. Aynı evde hasta varsa başka odada kalın veya mümkünse maske takın. Evi sık sık havalandırın. Telefon, havlu, çatal, bıçak, tablet, bilgisayar faresi gibi malzemeleri hasta kişilerle ortak kullanmayın. Hapşırırken ağzınızı elinizle değil kolunuzla kapatın. Bulaşma yollarından olan ağız, burun ve gözlere kirli ellerle temas etmekten kaçının.”

Editör: TE Bilisim