Aynı zamanda Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Kahramanmaraş İl Temsilcisi olan Kahramanmaraş Tabii Hayata ve Hayvanlara Işık (MARTI) Derneği Başkanı ve Yerel Hayvan Koruma Gönüllüsü Çiğdem Şeker, yeni tip koronavirüs ile yaptığı değerlendirmelerde ilginç tespitlerde bulundu.

“Doğa ana isyanda, kıyametimiz mi yakın?” başlığı altına konuyu kaleme alan Şeker, “Evcil hayvanlarını barınaklara veya veteriner kliniklerine terk edenlere! Evcil hayvanlarınız biyolojik olarak virüs taşıyıcısı değildir. Rutin bakımlarını ve aşılarını düzgün yaptırdığınız ve hijyen kurallarına dikkat ettiğiniz sürece evlatlarınızdan size zarar gelmeyecektir. Lütfen onları terk etmeyin” çağrısında bulundu. İşte, Çiğdem Şeker’in yazısı:

Dünya 2019 Aralık ayından, ülkemiz ise 2020 Mart ayından itibaren daha önce belki de hiç görülmemiş bir mücadele veriyor. Korona virüsün sebep olduğu tahribat ülkeleri hem ekonomik hem demografik birçok yönden etkiledi. Peki, neden? Belki de Doğa Ana en sonunda isyan etti.

Dünyanın en zararlı canlısı insandır, inanın buna. Bizim verdiğimiz tahribatı başka hiçbir canlı veremez. Ne yaptık ve neden bu durumdayız ufak bir yolculuk yapalım, doğa ile empati kuralım istiyorum.

Bu hastalık insanları solunum sisteminden vuruyor. Peki, biz doğayı kaç yüzyıldır akciğerlerinden vuruyoruz? Her yıl milyarlarca hektar orman alanı insan eliyle tahrip ediliyor. Biz dünyanın akciğerlerini sürekli yok ediyoruz ve kendimizi korumaya çalıştığımız gözle göremediğimiz bu virüs de bize akciğerlerimizden vuruyor. Tesadüf mü sizce? Dünya’nın nefes almakta yaşadığı zorluğu görebildik mi, ormanları korumamız gerektiğini anladık mı?

Mart ayından itibaren evlerimizdeyiz, sosyal varlıklarız ve çok zorlanıyoruz. Doğal alanlarımızda yapmak istediklerimizi yapamıyoruz. Pekiyi... Düşünün! Yıllardır kocaman kaplanları, aslanları, ayıları kurtları, maymunları, zürafaları küçücük kafeslere kapatıp adına insanların “hayvanat bahçesi” dediği bizimse “hayvan hapishanesi” dediğimiz yerlerde kendi doğal alanlarından ve içgüdüsel olarak yapmaları gereken her şeyden mahrum ömür tüketen hayvanlar ne yaşıyorlar?

Biz birkaç ayda boğulduk. O hayvanların ne hissettiğini anlayabiliyor musunuz?

Kahramanmaraş ilimizde de buna benzer bir alan vardı bir petrol istasyonun arkasında. Bir ayı ayağa kalktığı zaman burnu tavana değiyor ve dört metrekarelik bir havuz etrafında dönerek ömür tüketmeyi bekliyordu.

HAYTAP olarak öncesinde yürütmeye çalıştığımız insani girişimlerden sonuç alamayınca 2015 yılında dava açtık, önünde eylemler yaptık ve önce o ayıyı Bursa Karacabey’deki Rehabilitasyon Merkezine aldırarak özgürlüğüne kavuşturduk. Daha sonra diğer yabani hayvanlar daha özgür olabilecekleri alanlara nakledildiler ve bu zulümhaneyi 2018 yılı Ağustos ayında kapattırdık.

HAYTAP'ın Kahramanmaraş Doğa Koruma Şube Müdürlüğü ile birlikte yaklaşık olarak 8 yıllık bir mücadelesinin sonunda hayvanlarımızı özgürlüğüne kavuşturduk. Bugün giderseniz orası artık bir eğitim kurumu. O dönemdeki imdat çığlıklarının yerini şimdilerde çocukların şen kahkahaları aldı.

Biz burada yaşanan dramı görmek için evlerde kapalı kalmamız gereken bir belanın bize ders vermesini beklemedik. Hissettik, onlar için gözyaşı döktük, direndik, savaştık, aynı yerden canımız acıdı. HAYTAP olarak bunu neden yaptığımızı, hayvan hapishanelerine karşı neden direndiğimizi bu süreçte daha iyi anladınız mı? Esaret herkese aynı acıyı yaşatır. Biz yaşamak için kısıtlıyız ve bu bizim tercihimiz ama hayvan hapishanelerindeki veya barınaklardaki hayvanların hiçbirinin tercihi bu değil inanın. Hayvanat hapishanelerini talep etmeyin, bu zulme ortak olmayın.

Korona belası mübarek Ramazan ayının da buruk geçmesine neden oluyor ama bir şeyi görebilmek için yine bir fırsat. Evlerimizde kısıtlıyız, çıkamıyoruz, yürüyemiyoruz, sosyalleşemiyoruz ve bunun yanında oruç tutuyoruz.

Düşünün!

Yıllardır sırf “biz istiyoruz” diye barınak cehenneminde tel örgüler arkasında tutulan, ölüme terk edilen köpekler çoğu zaman aç bırakıyorlar. Yerel yönetimlerin insafında... “Biz istiyoruz” diye kafesler içlerinde  açlık ve hastalıklarla ölüme terk edilen hayvanlar var ülkemizdeki barınaklarda.. 

Oruçlu olduğumuz ve kısıtlamanın olduğu günlerde sokaklarda ve barınaklarda aç kalan hayvanları düşünün. Anlamaya çalışın. Birçok gönüllü ve HAYTAP olarak bizler sokağa çıkma kısıtlamaları birçok ilde İçişleri Bakanlığı Genelgesi'nde verilen izinle onları doyurmak için sokaklardayız. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi de düzenli olarak beslemeler yapıyor.

Bu yüzden başkanımız Hayrettin Güngör ve daire başkanı Mehmet Fatih Türkmener ile ekibine çok minnettarız, ancak aynı sorumluluğu gerek merkez ilçelerimiz gerek uzak ilçelerimiz almıyor. İlçelerimizde sokak hayvanları açlıkla mücadele ediyor. İlçe belediye başkanlarımızı bu sorumluluğu almaya davet ediyorum.

Kapınıza gelen gönüllüleri “genelgeden haberimiz” yok diyerek yolladığını da biliyoruz. Yapmayın! Yasadan ve son yemek geçen doğan görevinizi yapın! Lütfen vatandaşlar olarak siz de sokağınızda gördüğünüz veya göremediğiniz hayvanlar için artan yemeklerinizi çöplerin kenarlarına yahut ulaşabilecekleri alanlara bırakın. Bu mücadele birlikte kazanılacak.

Sokak hayvanlarını barınaklara göndermeyin onları açlık ve hastalıkla baş başa bırakmayın.

Daha dün Ankara'da insan eli ile köpeklere parçalatılan bir sıpa öldü, annesi ise HAYTAP ekiplerince kurtarıldı.  Başka bir ilde 3 aylık bir köpek yine insan eliyle darp edilerek öldürüldü. Bambaşka bir yerde kulağı kesilen bir köpek kanını kendi kendine yalayarak durdurmaya çalışırken görüntülendi. Karnı deşilen kediler, taşla ezilen kaplumbağalar, işkenceler, eziyetler, ıstıraplar artık yetmez mi? Köpek dövüşçüleri! Bitmedi mi içinizdeki öfke? Ders almanız için kendinize gelmeniz için daha ne gerekiyor? Hayvana karşı işlenen suçların ceza kapsamına girmesi için daha ne yaşamalıyız? Bu yasanın değişmesi için HAYTAP yıllardır direniyor hala umutluyuz, hayvana işkence ceza kapsamına girsin istiyoruz. Dünyanın en masum talebi değil mi bu?

İnsan elini doğadan biraz çekti: İstanbul'da kıyılara yunuslar ulaştı. Denizler temizlendi, Bodrum’da köpek balığı ortaya çıktı. Pamukkale'de travertenler temizlendi, çevre ve hava kirliliği azaldı, ozon tabakasındaki yırtık kısmen kapandı.

Doğa ana sever bizi. Ona ve evlatlarına saygı duyup sahip çıkarsak yüzyıllarca birlikte yaşayabiliriz. Ayrıca Doğa Ana bizden güçlü ve bizden daha merhametli... Lütfen bu günler bittiğinde, eski yaşantımıza döndüğümüzde bugünleri ve öğrendiklerinizi ve bilhassa bu sözlerimi unutmayın. Bu mübarek ayda içsel yolculuğunuzun birçok kazanımla son bulmasını ve sağlıkla sevdiklerinize kavuşmanızı dilerim. Korona ile sınavınızdan dopdolu ve manevi değerleri yükselmiş bireyler olarak özünüze dönerek çıkmanızı umarım.

Son bir not da evcil hayvanlarını barınaklara veya veteriner kliniklerine terk edenlere! Evcil hayvanlarınız biyolojik olarak virüs taşıyıcısı değildir. Rutin bakımlarını ve aşılarını düzgün yaptırdığınız ve hijyen kurallarına dikkat ettiğiniz sürece evlatlarınızdan size zarar gelmeyecektir. Lütfen onları terk etmeyin. Bu süreçte hayvan sahiplenmek isteyenler ise petshoplardan evlat edinilmez. Sokaklarda ve barınaklarda yuva bekleyen birçok can var. Satın almayın sahiplenin.

Editör: TE Bilisim