“1992 yılında, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece, kana susamış, insanlıktan çıkmış Ermeniler, Rus ordusunun destek ve himayesinde Hocalı’da bir katliama giriştiler. Uluslararası hukukta ismine “soykırım” denilen bu katliamda 83’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı olmak üzere 613 kişi hunharca katledildi.

Bütün dünya bu katliama sessiz kaldı. Ne acıdır ki; benliklerinden utanan, tarihi gerçeklere aykırı olarak Ermenilerden özür dileyen sözde aydınlar, Hocalı’da şahadet şerbeti içenlerin, karnı deşilen anaların, masum balaların feryatlarını duymak istemediler. İnsan hakları adına Ermeni tezlerini dillendirenler; Hocalı’da, dünyanın televizyonlardan izlediği vahşeti ağızlarına almadılar. Mağdur olan başka bir millet olunca, sesleri çok gür çıkan sözde insan hakları savunucuları, mağdur Türk milleti olduğunda üç maymunu oynamayı tercih etti.

Sözde aydınlar ve milli değerlerden uzak bazı siyasetçiler de soykırımcı ve işgalci Ermenistan’la dostluk, kardeşlik türküleri söylemektedir. İşgalci Ermenistan ile dostluk yarışına girenlerin ellerine, I. Dünya Savaşı’nda Ermeni çetecilerinin katlettiği insanımızın, ASALA terör örgütünün katlettiği diplomatlarımızın, Hocalı’da soykırıma uğrayan soydaşlarımızın kanları bulaşmıştır.

Hoşgörü ve adalet timsali olan milletimiz tarihinin hiçbir döneminde yapmadığı bir şey için suçlanırken, yakın bir tarihte Hocalı’da acımasız bir katliama maruz kalmıştır. Milletinin sevdasını sinesinden hiçbir zaman çıkarmayan, dünyanın neresinde bir Türk varsa, onun derdiyle hemdert olup sevinciyle mutlu olan ülkücüler, sinsi oyunların ve tezgâhların şuurundadır. Zulüm elbet payidar olmayacaktır. Bizler, mazimizden aldığımız feyizle, Türk’ün kuracağı adalet ve hoşgörü dünyasına doğru emin adımlarla ilerlemekteyiz.

Hocalı şehitlerini rahmet ve minnetle anıyor, Türk Dünyası’na bir kez daha başsağlığı diliyorum"

Editör: TE Bilisim