Yeşilay, düzenlediği online eğitimde uzman isimlerin katılımıyla pandemi sonrası okul fobisi ve davranışsal bağımlılıklar gibi konuları ele aldı.

Eğitimde “Pandemi Süreci ve Sonrasında Okul Fobisi” başlıklı bir sunum gerçekleştiren Yeşilay Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk, pandeminin şu an ortak kaygı olduğuna değindi. Öztürk, “Bu eğitim programıyla doğru bilgiyi ve bu bilgilerin nasıl kullanılacağını öğretmeyi, beden ve ruh sağlığı yerinde nesillerin yetişmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

Yeşilay, “Pandemi ve Sonrasında Okul Fobisi ve Davranışsal Bağımlılıklarla Mücadele Eğitim Programı” başlıklı bir online eğitim düzenledi. Covid-19 pandemisi döneminde gerek Yeşilay Danışmanlık Merkezi (YEDAM) tarafından yürütülen danışmanlık çalışmaları gerekse online mecralardan yürüttüğü bilinçlendirme çalışmalarıyla dikkat çeken kurum, 3 bin kişinin katıldığı eğitimde pandemi sonrasında okul fobisi, pandemi ve davranışsal bağımlılıklar gibi başlıklar ele alındı.

Online eğitimin açılış konuşmasını gerçekleştiren Yeşilay Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk,

“Pandemi sonrasında okul fobisi ve teknoloji bağımlılığı problemi ebeveynlerin gündeminde yer almalı. Ağustos ayı sonunda okula gitmek istemeyen çocuklarla karşılaşabiliriz. Yeşilay olarak hem bu problemi ele almak hem de bu durumun neden olabileceği teknoloji bağımlılığına ilişkin bilgileri paylaşmak istedik. Bu eğitim programıyla doğru bilgiyi ve bu bilgilerin nasıl kullanılacağını öğretmeyi, beden ve ruh sağlığı yerinde nesillerin yetişmesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Ebeveynlere ve öğretmenlere böyle bir durumla karşılaştıklarında ne yapabilecekleri ile ilgili destek olacak bilgileri paylaşıyoruz” dedi.

“ŞU AN ORTAK KAYGI PANDEMİDİR”

Prof. Dr. Mücahit Öztürk “Pandemi Süreci ve Sonrasında Okul Fobisi” başlıklı bir sunum da gerçekleştirdi. Sunumunda kaygı konusunu ele alan Öztürk, , “Şu an ortak kaygı pandemidir. Her kaygıya her kaygılı çocuk aynı şekilde reaksiyon vermez. Bu konuda kayıtsız olabilir ama kendi içindeki kaygılarını tetikler. Ellerini yıkamaya önem vermez ama kaygılı ortam içindeki farklı kaygıları tetikler. Bazı çocuklar da bana okulda hastalık bulaşır mı kaygısına gireceklerdir” dedi.

Çocukların kaygılı olduğu durumda annenin doğru tutumunun önemli olduğunu belirten Öztürk, “Çocuğun yabancı bir ortamda kendini rahat hissedene kadar annenin ya da bakım veren kişinin yanında kalması gereklidir. Bu ani ayrılık kaygı bozukluğuna yatkın çocukta travma oluşturur. Çocuklar 4 haftada yeni girdiği ortama alışamıyorsa bu artık ayrılma kaygısı bozukluğu olduğunu gösterir. Bazı çocuklar kendileri için bazıları da annesi için kaygılanır. ‘Anne seni çok özlüyorum/merak ediyorum’ cümleleri ayrılma kaygısına sahip çocukların kuracağı cümlelerdir. Ayrılma kaygısı 6-12 yaş arasındaki çocuklarda sık görülür” dedi.

Öztürk, konuşmasında pandemi döneminin çocuğun kendi içinde yaşadığı kaygıları artıracağının altını çizerek, “Okul fobisinin okula gittikten sonra başlaması, okulda kaygıyı tetikleyen bir şey olduğu anlamına gelir. Bunu bulmak, çözmek ve güveni tekrar sağlamak için süreci okuldaki rehber öğretmenin yönetmesi gerekir. Aynı zamanda bulunduğu okulun öğretmenlerine ve yöneticilerine de eğitim vermelidir” dedi.

KAYGI NORMAL ANCAK DERECESİ ÖNEMLİ

Annenin, çocuğun ya da her ikisinin de kaygı düzeylerinin yüksek olabileceğini belirten Öztürk, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bazı annelerin kaygısı çok yüksektir. Çocuklarını okula gideceği güne kadar yanından ayırmamış anneler vardır. Bu tür annelerin oluşturduğu kaygılar, eğer çocukta kaygılı bir alt yapı yoksa asla uzun süreli ve kalıcı bir problem oluşturmaz. Sadece annenin ürettiği bir kaygı varsa, çocukta bir kaygı problemi yoksa girdiği ortama alıştığı an anneyi dışlar; ‘Ben burada rahatım sen gidebilirsin, bekleme’ der. Anneyle çocuğun ikisi de kaygılıysa birbirini besler; ayrılmaları zorlaşır. Üçüncü versiyon ise anne kaygısız, çocukta kaygı var. Bunun da oluşturduğu sorunlara rastlanır. Kaygıyla kendimizi savunuyoruz, bu bir yere kadar normal ama bir yerden sonrası zarardır, yani kaygı normal ancak derecesi önemli.”

Editör: TE Bilisim