Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, tarihi eser dolandırıcılığı operasyonlarında ele geçirilen sikke, süs eşyası, lahit ve heykel gibi sahte materyallerden oluşan sergi açarak vatandaşları uyaracak.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdür Yardımcısı Yahya Coşkun, müzelere gelen ya da kolluk kuvvetlerince ele geçirilen sahte tarihi eserlerin, müzelerin depolarında "sahte" şerhiyle muhafaza edildiğini söyledi.

Bu materyallerin saklanmasının amaçlarından birinin, kaçakçılıkla ilgili konularda eğitim materyali olarak kullanılması olduğuna dikkati çeken Coşkun, "Mesleğe yeni başlayan meslektaşlarımıza, müzecilere, kolluk kuvvetlerine ya da paydaşlarımıza bunları gösteriyoruz. Niçin sahtedir, gerçeği nedir, ne olmalıdır, hangi özelliğiyle buna sahte dedik diye eğitim veriyoruz." dedi.

Coşkun, sahte eserlerin genellikle fabrikasyon üretim olduğunu, bu nedenle aynı birçok sahte eserin farklı müzelere veya kişilere satılmaya çalışıldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz bunları internet sitemizde yayınlıyoruz. Bunun temel maksadı insanlar bu eserleri tanısın, 'Bu eser biçimi sahtedir' diye akıllarında bir şey kalsın diye haberdar ediyoruz. Kamuoyunu bilgilendiriyoruz ve dolandırıcıların da alanını daraltmaya çalışıyoruz. Çünkü sahte eser üretimi çoğunlukla nitelikli dolandırıcılığa giriyor. Anadolu'nun birçok yerinde folklorun veya halk kültürünün bir öğesi olarak kalmayan define hikayeleri var. Halkın hayal gücünü süsleyen, 'tonlarca altın, kayıp mahzenlerdeki külçelerden' bahseden birçok anlatı var. Tabii bunların hiçbiri gerçek değil, insanların aklında böyle efsaneler olduğu için dolandırıcılar bunu kullanıyor. Kısa yoldan para kazanmayı düşünen insanlara nitelikli dolandırıcılık eşyası olan bu sahte eserleri satıyor, insanlar da bunlara para veriyorlar."

Bazen aslına çok benzeyen eserlerin de üretildiğini vurgulayan Coşkun, "Hem kamuoyunun hem meslektaşlarımızın hem müze müdürlerimizin hem de üniversitedeki hocalarımızın bunları tanıması için internet sitemizde yayınlıyoruz." ifadesini kullandı.

Müzelerdeki koleksiyonların kirlenmemesinin de kendileri için çok önemli olduğunu anlatan Coşkun, kaçakçılığın engellenmesinde haberdar olmanın, eğitimin ve farkındalık oluşturmanın önemli unsurlar arasında yer aldığını anımsattı.

Coşkun, bu kapsamda çocuklara yönelik kitaplar ve bilgisayar oyunları hazırladıklarını, müzelerde ve okullarda gençlere yönelik eğitimler düzenlediklerini dile getirerek, kamu spotları ve köy gezileriyle de yetişkinlere ulaşmaya çalıştıklarını aktardı.

Müzelerdeki bütün sahte eserlerin kaydının Genel Müdürlükte olduğunu bildiren Coşkun, şunları kaydetti:

"En büyük sahte eserden küçük sahte esere, en başarılı örnek gibi görünen sahte üretimden en çok olana kadar hepsini topluyoruz ve bunlarla bir sahte eserler sergisi hazırlamayı planlıyoruz. Sergiyi gezenlere, biz hangi özelliği nedeniyle buna sahte demişiz, nasıl ele geçirmişiz, dolandıran kişi buna ne kadar para ödemiş, ne kadar zarara girmiş bunları anlatacağız. Ziyaretçilerde 'Benim köyüme, evime, kahveme bir define haritası geliyorsa bu yüzde 99,99 sahtedir, dolandırıcılık ürünüdür. Telefonuma bir fotoğraf, otomatik mesaj geliyorsa dolandırılmaya çalışıyorumdur' düşüncesini yerleştirmeyi amaçlıyoruz. Çünkü bu işin büyük çoğunluğu nitelikli dolandırıcılık. Bunu her platformda dile getirmeye çalışıyoruz."

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün internet sayfasında farkındalığı sağlamak için yer verilen sahte eserler arasında gerçek esere yakın taklitlerin yanında yapıştırıcıyla birleştirilen, çiviyle perçinlenen, beyaz çimentodan yapılan sahte eserler de bulunuyor.

Sitedeki bilgilere göre, Konya'nın Ereğli ilçesine bağlı Aşıklar köyü yolunda parçalanmış halde bulunan sahte lahdin kireç taşından yapıldığı, dış yüzeyine yontularak şekil verildiği, iç kısmının spiral aletiyle oyularak boşaltıldığı, dış yüzeyine eskitilmiş süsü verilse de iç kısmının tamamıyla yeni olduğu belirlendi.

Kapakla gövdeyi birleştirmek ve iki blok arasındaki boşlukları kapatmak için kurşun kullanılan ve akemi ile yapıştırılan, eski eser kaçakçıları tarafından henüz açılmamış bir lahitmiş gibi satılmak amacıyla yapılan sahte eser, Ereğli Müzesi Müdürlüğüne taşındı.

Afyonkarahisar Müzesine bildirilen bazı sahte lahitlerin ise traverten ya da köpük ve sentetik malzeme karışımıyla yapıldığı tespit edildi.

İç kısmı suntayla yapılan, dışına sac kaplanan bir başka sahte lahde eski görünümü vermek için alçı ile sıvanarak geçmiş medeniyetlere ait bazı figürler eklendiği belirlendi. Üst kapağına haç işareti yapılarak her iki taraftan çiviyle perçinlenen lahit, Kahramanmaraş Müzesi'ne taşındı.

Uşak Müzesi'nden bildirilen sahte lahdin üzerine doğal olmayan şekilde tozlama yapıldığı, kapağının kenet yerlerinin ve lahitle birleşme noktalarında mermer yapıştırıcı kullanıldığı, mermer makinesiyle düzeltilerek form verildiği anlaşıldı.

Sahte heykellerde ise döküm malzemesi, beyaz çimento, sıkıştırılmış beton, mermer tozu, sentetik malzeme kullanıldığı, silikon kalıp tekniğinden yararlanıldığı görüldü.

Bazı heykellerin anatomik yapılarındaki özensizlik, kaba işçilik, korozyon tabakasındaki farklılık, asit kullanılarak korozyona uğratılması sahte eser olduklarını ortaya koydu.

İlk bakışta orijinal izlenimi veren taklit bir objenin, işlenme stili Helenistik dönemken, göz bebeklerinin işlenme tarzının Hadrian dönemi özelliği taşıdığı anlaşıldı. Bu heykelin eski izlenimi vermek amacıyla kısa süre toprak altında bırakıldığı tespit edildi.

Konya Müzesi Müdürlüğünden bildirilen sahte heykel, madeni figür yapım tekniği açısından döneminin özelliklerini taşımadığı, süvari ve atın betimleme, süsleme detaylarında Selçuklu-Roma dönemi karmaşası görüldü.

Siyah damarlı kırmızı mermerden yapılan ve saç bukleleri olan bir heykelin aşınmış görünümü kazandırmak için yer yer darp edildiği, başlık ve saç stilinde Klasik Dönem özelliği görülürken gözlerinin Roma Dönemi özelliği taşıdığı belirlendi.

Sahte süs eşyalarında da cam, boncuk, pirinç ve bakırın yanı sıra metal üstü kaplama, bafon, plastik kullanıldığı dikkati çekti. Bazı süs eşyalarının üzerine bir sıvı dökülerek antik dönem takılarına benzetilmeye çalışıldığı anlaşıldı.

Editör: TE Bilisim