Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Millet Kütüphanesi'nde Cumhuriyetin 97. Yılında Millî Mücadele Sergisi açılışı törenine katıldı.

Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aralarında İstiklal Savaşı'nın ve Cumhuriyetin kuruluşunun kahramanlarının torunlarının da bulunduğu katılımcıları selamladı.

İstiklal Harbi'ni veren ve zaferin ardından Cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, Meclisi ve ordunun tüm kahramanlarını şükranla yâd eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne, ülkenin gelişmesi, büyümesi, kalkınması için çalışmış, gayret göstermiş, ter dökmüş, katkıda bulunmuş herkesi şükranla andı.Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, sınırlar içinde ve dışında ülkenin bütünlüğü, milletin birliği, devletin bekası uğrunda kahramanca mücadele eden tüm askerlere, güvenlik güçlerine teşekkür etti.“Tarihten ve yaşadığı coğrafyadan tamamen silinmeye çalışılan bir milletin yeniden ayağa kalkışının sembolü olan İstiklal Harbimizdeki ruh ve heyecan, bugün de yolumuzu aydınlatıyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde yazdığı her yeni destanla, maziden atiye kurduğu köprüyü tahkim ettiğini, güçlendirdiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İstiklal Harbimizi zafere ulaştırıp Cumhuriyetimizi kurarak, pek çok mazlum milletin gönlüne bağımsızlık ateşini düşürmüştük. Anadolu'nun üzerine bir sırtlan gibi saldıran emperyalistlerin korkusu da zaten buydu. Daha sonraki yıllarda Balkanlardan Güney Asya'ya kadar yayılan özgürlük ateşinin közü Anadolu'dan çıkmıştır. Bugün de yürüttüğümüz mücadeleyle, kalbi ve gözü üzerimizde olan nice mazlumlara, mağdurlara umut veriyoruz. Yaşadıklarımız bize gösteriyor ki, Türk milletinin istiklal mücadelesi, vatanına, bayrağına, ezanına sahip çıkmaya devam ettiği sürece bitmeyecektir.”

Halide Edip Adıvar'ın İzmir'in işgalinden yaklaşık 10 gün sonra Sultanahmet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmadaki duyguları bugün de yaşadıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adıvar’ın konuşmasındaki şu bölümü paylaştı: “Kardeşlerim, evlâtlarım! Ruhu göklerde olan ecdadımız, minarelerimizden yüz yılın şanlı Osmanlı tarihinin bugünkü faciasını seyrediyor. Bu tarihî, bu muazzam meydanda zafer alayları yapan kahraman ecdadımızın ruhları karşısında, dünyanın bir başından bir başına at süren o nâ-mağlûb erlerin gazapları karşısında başımı kaldırıyor ve diyorum ki: Ben Türk ve Müslüman tarihinin bedbaht bir kızıyım. Eskileri kadar kahraman fakat bedbaht yeni milletin de bedbaht bir anasıyım. Bu yeni millet nâmına, ulu ecdadımızın ruhları önünde başımı eğip yemin ediyorum. Bugün kolları kesilmiş Türk milletinin geçmiş günlerdeki kadar cesur bir ruhu var. Yemin ediyorum ki göğsünü adalet ve insaniyetten alan ecdadımın ilâhî namusuna hıyanet etmeyeceğiz. Asırlardan beri sinsi sinsi devam eden Avrupa'nın istilâ siyaseti, her vakit Türk toprakları üzerinde en vicdansız bir şekilde tecelli etmiştir.

Ay'da ve yıldızlarda zapt edilecek Müslüman ve Türk toprakları ve milletleri olduğunu haber alsa oraya istilâ ordusu göndermek için mutlak yol bulacak olan Avrupa'nın eline nihayet bir fırsat geçmiştir. Türk'e zalim ve günahkâr diyen, milletlerin günahı için mahkeme kuranların bu günahı o kadar çirkin ve sefil bir günah ki, lekesini engin denizlerin nihayetsiz suları yıkamayacaktır. Avrupa'nın bu günahı karşısında sizin için bugün yegâne yükselen ses Müslüman dünyasının sesi! Esaret boyunduruğunun zincirleri ta canına geçmiş olan Müslüman kardeşleriniz, sizin için bugün gür sesleriyle haykırıyorlar. Ben kardeş Müslüman dünyalarına da sizin namınıza yemin ediyorum. Davamız, Türkiye'nin mevcut olan hak ve istiklâlinin elinden alınmamasıdır. Türkler ve Türkiye, ecdatlarına ve bayraklarına ve milletimizin ebedî ve ilâlî hakkına hıyanet etmeyeceklerdir. Yâ Rabbi! Hakkın ve milletlerin bir mahşeri, bir mahkeme-i kübrâsı hazırlanıyor. Bu mahkemeye millet hakkı çiğneyen zalimler gelecektir. Ve bu zalimleri en evvel kendi milletleri mahkûm edecektir. Milletlerin ruhunda her vakit ilâhî bir hak ve büyüklük vardır. Şimdi yemin ediniz ve benimle tekrar ediniz: Milletlerin ilâhî hakkı ilân olunacağı güne kadar kalbimizde heyecanımız kalacak, eksilmeyecektir. Yedi yüz senenin en asil ve büyük mirası olan vakarımızı, adalet ve terbiyemizi unutmayacağız. Yedi yüz senenin tarihini ağlayan minareler altında yemin ediniz: Bayrağımıza, ecdadımızın namusuna hıyanet etmeyeceğiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Halide Edip Adıvar’ın bu konuşmasındaki ifadeler ve gerisindeki ruhun İstiklal Harbi’nin manasını en güzel şekilde anlattığını kaydederek, “İnşallah biz de aynı ruh ve heyecanla ülkemizi 2023’e, 2053’e, 2071’e taşıyacağız” vurgusunda bulundu. “Medeniyetimizin ve tarihimizin bize yüklediği sorumluluk, elbette ağırdır ama bir o kadar da şereflidir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada Türkler kadar binlerce yıllık kesintisiz devlet geleneğine, kadim bir medeniyet birikimine sahip millet bulunmadığının altını çizdi.

Türkiye düşmanlarının, geniş bir coğrafyaya yayılan bu mirası unutturmak için çok çalıştıklarını, kadim geçmişi tüm haşmeti ve zenginlikleriyle tamamen silmek için çalışan düşmanlar bulunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İnancımızı, değerlerimizi, kültürümüzü yok etmek, bizi kendi ecdadımıza düşman etmek için her türlü yolu denediler. Hamdolsun bu gayretler başarılı olamadı. İnşallah ülkemizde, en eski dönemlerden bugüne kadar tarihimizi yeniden hatırlayan, yeniden keşfeden, yeniden kucaklayan bir nesil yetişiyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkalarına hayran olmak yerine kendine güvenen, azimle çalışan, araştıran, üreten, geliştiren, başarıya kilitlenen bir gençliğin ayak seslerini duyuyorum. Hele okul çağına henüz gelen çocuklarımızın gözlerindeki pırıltı ve konuşmalarındaki heyecan, ümitlerimizi katlayarak artırıyor” dedi.

Bu çerçevede gençlere, özellikle Malazgirt Zaferi’nden başlayıp İstiklal Harbi’ne kadar uzanan ve günümüzde de süren mücadeleyi çok iyi öğretmek gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: “En büyük gücümüz bu tarihî mirasımızdır. Bu miras hakkıyla hıfzedilmeden, ne 15 Temmuz anlaşılabilir ne Cumhuriyetimizin kıymeti bilinebilir ne Osmanlı ne Selçuklu mirasının farkında olunabilir. Bir başka ifadeyle, tarihimizi bilmeden maziden atiye kurduğumuz köprü eksik kalır, işlevsiz kalır. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 97’nci yıl dönümü vesilesiyle, Millet Kütüphanemizde açtığımız Millî Mücadele Sergisi, işte bu sürecin küçük bir kesitine ışık tutmaktadır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, açılışı yapılan sergide yer alan eşya ve belgelerin, İstiklal Harbi’nin ve Cumhuriyetin ilk döneminin hatıralarını yeniden gözlerde canlandıracağını, Çanakkale Savaşı’nın sembollerinden 57’nci Alayın sancağının bunlardan biri olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: “Gazi Mustafa Kemal, bu sancağın sahibi olan 19’ncu tümene bağlı 57’nci alayımızın askerlerine, ‘Sizlere taarruzu değil ölmeyi emrediyorum’ diyerek, ‘Çanakkale Geçilmez’ destanının omurgasını inşa etmiştir. Gençlerimiz, her yıl Gelibolu’da yaptıkları vefa yürüyüşüyle 57’nci Alayımızın adını ve hatırasını yaşatıyorlar. Bugün, İstiklal Harbi kahramanlarının hayattaki yakınlarından bir kısmının bizimle birlikte olması, sergimizi daha da anlamlı hâle getirmiştir. İştirakleri için kendilerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Sergimizin düzenlenmesinde emeği geçen herkesi ayrı ayrı tebrik ediyorum.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından, aralarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Nutuk'u yazdığı odada bulunan eşyalar, 23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi'nin duvarına asılan sancak ve Büyük Millet Meclisi binası üzerine çekilen ilk bayrak ile Büyük Taarruzdaki öncü bayrağın da aralarında bulunduğu millî mücadele döneminde kullanılan eşyaların yer aldığı serginin açılışını yaptı. Açılışın ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hâkimiyet Milletindir” temasıyla hazırlanan sergiyi beraberindeki devlet erkânıyla gezdi.

KAYNAK: https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/122587/-tarihten-tamamen-silinmeye-calisilan-bir-milletin-yeniden-ayaga-kalkisinin-sembolu-olan-istiklal-harbimizdeki-ruh-bugun-de-yolumuzu-aydinlatiyor-

Editör: TE Bilisim