TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, DP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, çözüm sürecinin bitmesine gerekçe gösterilen Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi olayının incelenmesi için Meclis Araştırması Önerisi ile ilgili TBMM genel kurulunda konuştu.

Şanlıurfa’nın Ceylanpınar İlçesindeki iki polis memurunun öldürülmesi ile ilgili HDP’nin TBMM Araştırması Önergesi, kabul edilmedi.

 

TBMM’nin dünkü Genel Kurulunda, HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, çözüm sürecinin bitmesine gerekçe gösterilen Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesi olayının incelenmesi için Meclis Araştırması istedi. Yapılan konuşmaların ardından üç kez karar yeter sayısı arandı, yapılan oylamada karar yeter sayısına ulaşıldı, ancak öneri reddedildi.

 

5 Mart 2018 tarihinde, İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan ve arkadaşları tarafından verilen 6892 sıra numaralı çözüm sürecinin bitmesine gerekçe gösterilen, Ceylanpınar'da 2 polis memurunun öldürülmesi vakasının incelenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 6/3/2018 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmişti.

 

Öneri üzerine söz alan TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç,  şunları söyledi:

 

Bu konu, daha önce de ifade edildiği gibi, bu kürsüye getirildi, tartışıldı, konuşuldu, uzunca süredir de konuşuluyor. Ancak bizi başka yerden tartışmaya çağırıyorsunuz. Kandil'i gölgede bırakmak için, bu ülkeye otuz yıldır büyük acılar çektiren, bu ülkeye Kandil'in gündemden çıkarılması esaslı bir tartışma açıyorsunuz. Çok açık ve net bir şekilde: Evet, yargıda mevcut sanıklar beraat etmiştir; yargı süreci tamamlanmamıştır, temyizi vardır ama beraat etmiştir. Ama bir gerçek var, bu kürsüde ifade ettim: 22 Temmuz günü ANF çok açık bir şekilde bu olayı üstlenmiştir, bütün dünya kamuoyuna düşmüştür. 29'unda, olaydan yedi gün sonra, uykuda uyuyan silahsız insanların öldürülmesinin örgüt üzerinde yaptığı travma nedeniyle örgüt yeni bir açıklama yapmıştır "Bunu biz yapmadık; bağımsız birimlerimiz, TAK yaptı." demiştir. Bunların hepsi kayıtlarda vardır. Bir kere, bu tespit edilmeli ve kayıtlara girmeli.

 


 

İkinci bir yanılgı, bizi sürüklemek istediğiniz ikinci bir yanılgı, bu olayın çözüm sürecini kestiği ve baltaladığıdır. Bu, doğru değildir. Bakın, dinlerseniz anlatacağım, evraklara dayalı söyleyeceğim.

 

Bu olay 22 Temmuzda olmuştur, çözüm sürecinin 28 Şubat 2015 toplantısından sonra, örgütün silahı bırakması çağrısından sonra yapılan gelişmeler dolayısıyla olmuştur. Çok açık bir şekilde toplantıdan yirmi dakika sonra -Sayın Adnan Boynukara zannederim bunu burada ifade etti, makalesi var, kaynak da burada- Eş Genel Başkan Demirtaş "Hükûmet yürüttüğü politikayla zerre kadar umut vermiyor, barışa yaklaşmıyor." demiştir. Akabinde, Mustafa Karasu -örgütün Kandil'deki elebaşlarından birisi- çok açık bir şekilde "Şimdi Kürt sorununun çözümü tartışılıyor, hatta AKP tarafından PKK'nın silahlı mücadeleyi bırakacağı algısı yaratılmaya çalışılıyor. Apo ile PKK arasında görüşme olmadan, bu sorun çözülmeden 'PKK silah bırakacak.' 'PKK kongre yapıp silah bırakma kararı alacak.' biçimindeki yaklaşımlar demagojidir." demiştir.

 

Gelelim temmuza… 7 Haziran seçimlerinde Türkiye'de iktidar çoğunluğunun kaybedilmesinden cesaretlenen bu cani örgüt çirkin yüzünü Suriye'deki olaylardan da cesaret alarak çok açık bir şekilde kanlı yüzünü göstermiştir.

 

Gene kayıtlardan okuyorum: 11 Temmuz, olaydan on bir gün önce KCK barajları gerekçe göstererek ateşkesi bitirdiğini açıklamıştır. 14 Temmuz günü, KCK'nın Eş Başkanı Bese Hozat "Yeni süreç devrimci halk savaşıdır." başlıklı bir yazı yazarak devrimci halk savaşı ve …(x)çağrısı yapmıştır.

 

Değerli arkadaşlar, geçmişi konuşmaya gerek yok, geçmişin belgeleri her yerde var. Gelin, bugün barış yapalım. Gelin, bugün 5 bin tır silah alan YPG'ye "Amerikan uşaklığını yapmayın." çağrısı yapalım. Gelin, bugün diyelim ki PKK'ya: "Bırak artık bu silahları, Mecliste siyaset konuşalım."”

 

KAYNAK: TBMM Tutanakları

 


Editör: TE Bilisim