Toplum içinde daha yaygın ismiyle “gözde et yürümesi” ya da “gözde et” olarak bilinen pterjium, ilerlediğinde mutlaka tedavi edilmesi gereken önemli bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.

Özellikle güneşi bol, kuru iklimlerde yaşayanlarda ve açık havada çalışanlarda görülürken; Acıbadem Adana Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu, gözde kabarıklıkla başlayan bu sorunun ilerlediğinde gözde lekelenmeye hatta görme sorunlarının oluşmasına kadar gidebildiğini söylüyor. 

 


Kelime anlamı ‘kuşkanadı’ olan pterjium sıklıkla erişkin yaş grubunda karşılaşılan bir sorun. Adının karşılığı gibi dışarıdan bakıldığında kuşun kanadını andıran bu pembesi, üçgen kanat şeklindeki doku, gözün renkli kısmının önünde kornea adı verilen saydam tabakasına doğru ilerliyor. Hastalar tarafından bu durum daha çok ‘gözde et yürümesi’ olarak ifade ediliyor. Özellikle sıcak iklimlerde hayatını sürdüren, açık alanda güneşli ve rüzgârlı ortamlarda yaşayan ya da çalışan kişilerde daha çok ortaya çıkıyor.

 


Güneş ışınları, toz, duman gibi etkenlere maruz kalma sonucunda gözlerde yabancı cisim hissi, batma ve kızarıklık gelişebiliyor. Pterjiuma bağlı bu ilk şikâyetler başlangıçta damla gibi daha basit önlemlerle giderilmeye çalışılıyor. Acıbadem Adana Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu, genelde yavaş büyüyen ve sorun çıkarmayan pterjium dokusunun bazı hallerde büyüyerek görmede azalmaya neden olabileceğine dikkat çekiyor. Ancak, bu durumda cerrahi olarak çıkarılmasına ihtiyaç duyuluyor.

 

BİLİNEN EN ETKİLİ SEBEP UV IŞINLARI

 

Pterjiumun oluşumunda farklı etkenler söz konusu olsa da esas olarak UV ışınları sorumlu tutuluyor. Bu nedenle özellikle sıcak iklimlerde yaşayanlarda, açık alanda güneşli ve rüzgârlı ortamlarda hayatını sürdüren ya da çalışmak zorunda olan kişilerde daha yaygın olarak ortaya çıkıyor.

 

Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu’nun verdiği bilgiye göre, gözün şakak tarafından gelen ışınların göz içinde yansımalarla iç kenarda (burun tarafında) pterjium oluşmasına neden oluyor. Ayrıca, polen, kum, sigara dumanı ve rüzgâra fazla maruz kalanlarda sıklıkla görülen bu sorunda genetik yatkınlığın da etkili olduğu düşünülüyor. Dolayısıyla ülkemizde de iklim özelliklerinden dolayı güney ve güneydoğu gibi daha çok güneş alan bölgelerde daha sık görülüyor.

 


Pterjium çoğunlukla hafif şikâyetlere yol açıyor. En sık gözlerde kızarıklık, yabancı cisim hissi, gözde rahatsızlık, yanma, kaşınma hissi ve bazen görmede azalmaya neden oluyor. Eğer kişi kontakt lens kullanıcısı ise, pterjiumun yaratacağı rahatsızlık hissi ve kabarıklık lens kullanımında zorluk yaratabiliyor.

 

Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu, pterjium büyüyerek korneanın bir kısmını örtme noktasına ulaştığında astigmatizmada artış ve görmede azalmaya neden olabileceğini hatırlatıyor. Ancak sorunun ilerlemesi kişiden kişiye değişiyor; bazı kişilerde hızla ilerlerken, bazılarında yıllarca hiç değişiklik görülmüyor.

 

TEDAVİ, YARATTIĞI PROBLEMLERE GÖRE DEĞİŞİYOR

 

Genelde görmede azalma yapmadıkça veya belirgin rahatsızlığa neden olmadıkça pterjiumların tedavi edilmesi gerekmediğini söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu, tedavi yaklaşımında atılması gereken adımları şöyle anlatıyor:

 

“Belli bir tedavi uygulanmasa da hastalar düzenli aralıklarla muayene edilerek görme seviyeleri ve pterijiumun boyutlarının değerlendirilmesi gerekiyor. Eğer hastada rahatsızlık veya kızarıklık yapıyorsa damla veya pomat şeklindeki ilaçlarla rahatlatılmaya çalışılır. Bu konuda başarı sağlanamazsa, bir kırma kusuru olan astigmat yaratıp görmede bulanıklığa neden olursa veya hastanın kozmetik yönden rahatsızlığı varsa pterjium cerrahi olarak çıkarılabilir.”

 


Farklı yöntemlerin uygulanabildiği cerrahi ile ilgili en büyük problem hastalığın tekrarlama riski oluyor. Özellikle genç yaşlarda cerrahi uygulanan hastalarda tekrarlama riskinin daha fazla olduğunu söyleyen Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu, “Bu nedenle küçük pterjiumlarda ve genç hastalarda lüzum olmadıkça dokunmamak gerekiyor” diyor.

 

KORUNMA, HASTALIĞIN İLERLEME HIZINI DE ETKİLİYOR

 

Mümkünse pterjium oluşmasına neden olan çevresel faktörlerle karşılaşmaktan kaçınmak en önemli korunma yöntemi. Bunun için gözlerin, güneş gözlüğü ve şapka ile güneş ışıklarından, rüzgardan ve tozdan korunması gerekiyor. Güneş gözlüklerinin aynı zamanda morötesi (UV) ışınlarına karşı koruyucu olması ve özellikle yanlardan gelen ışınlara engel olacak şekilde olmasına önem vermek gerekiyor.

 

Prof. Dr. Rana Altan Yaycıoğlu, pterjium bulunan kişilerde de korunmanın hastalığın ilerlemesini yavaşlattığını belirterek, “Bu noktalara cerrahi olarak çıkarıldıktan sonra da dikkat etmek tekrarlama ihtimalini de azaltacaktır” diye ekliyor.

 

MARASPOSTA.COM

Editör: TE Bilisim