Acıbadem Adana Hastanesi Psikoloğu Meriç Mavi, “Psiko-onkolojik tedavi, kanserle mücadelede genel tedavinin ayrılmaz bir parçası” diyor.

Kanserle mücadele edenler, hastalığın fiziksel tedavisinin yanı sıra psikolojik desteğe de ihtiyaç duyuyor.

 


Kanser hastalığında psikolojik tedaviyle, hastalardaki kaygıyı azaltmanın, uyumu sağlamanın, hayat kalitesini artırarak mücadele ve yaşama gücünü yükseltmenin hedeflendiğini anlatan Acıbadem Adana Hastanesi Psikoloğu Meriç Mavi, “Psiko-onkolojik tedavi, kanserle mücadelede genel tedavinin ayrılmaz bir parçası” diyor.

 

Zor şartlar altında tedavisi gerçekleştirilen kanser hastalığının adı bile insanları endişelendirmeye yetiyor. Dolayısıyla bu hastalık teşhisi konulan kişileri psikolojik açıdan zor bir süreç bekliyor. Hastalığın kabul süreci, tedavi sırasında oluşabilecek yan etkiler, gelecek kaygısı, kişileri kaygıya ve depresyona sürükleyebiliyor. Oysa hastalığın tedavisinde moral ve motivasyonun yüksek olması, en az fiziki tedavi kadar etkili. Bu yüzden kanserin tedavisi sürecinde hastaların kendilerini iyi ve mutlu hissetmelerinin de sağlanması gerektiğini belirten Acıbadem Adana Hastanesi Psikoloğu Meriç Mavi, kanser hastalarına mutlaka tıbbi tedavi ve psikolojik desteğin bir arada verilmesi gerektiğini vurguluyor.

 


PAYLAŞMAK RAHATLATIYOR

 

Kişiye kanser teşhisi konduktan sonra, kemoterapi ya da radyoterapi seanslarına başlamanın yanı sıra bir psikologla görüştürmek, hastanın tedaviye olan bakış açısını anlamada faydalı oluyor. Bazen de psikoloğun kendisi, onkologlar ya da hematologların visitlerine eşlik ederek kanserli kişilerin yanına gidiyor ve hasta hakkında bilgiler edinerek, psikolojik destekte bulunuyor.

 

Hasta açısından da, yaşadığı sorunları anlatabileceği birini karşısında görmek psikolojik bir rahatlama sağlıyor. Kanser tanısı konan kişilerde ve yakınlarında en sık yoğun kaygılar gözlemlendiğini belirten Psikolog Meriç Mavi, içinde psikolojik desteğin de olduğu bu bütüncül yaklaşım sayesinde, hastaların hem hastanede hem de dışarıda daha uyumlu ve mutlu olduklarını söylüyor.

 

Psikolog Meriç Mavi, erişkin ve çocuk hastaların tedavi süreçlerinde, yaş gruplarının ilgilerine bağlı olarak değişik yaklaşımların uygulanabileceğini söylüyor:

 

“Psikolojik desteği tamamlayan konulardan biri de; hastanın ilgi alanlarını tespit ederek tedavi imkanlarını iyileştirebilmek. Örneğin çocuk hastalara ‘oyun terapisi’ desteği verilmesi gibi... Çünkü çocuklardaki tedavi sürecinde, dikkat, algı ve el-göz koordinasyonu gibi nöro-bilişsel eksikliğin ortaya çıkabileceğinin bilincinde olarak ve çoğu zaman oyun terapisinin desteğini alarak hareket etmek gerekiyor.”

 

Çocuklarda algının zayıflamaması ve becerilerini geliştirebilmeleri için alternatif oyunlar ya da aktivitelerin hastanede sağlanması gerektiğini de sözlerine ekleyen Psikolog Meriç Mavi, “Çocuklar, yapmış oldukları boyamalar veya el işleriyle beyinlerinin işlevselliğini devam ettirirken, zaman zaman yapılan masal okuma gibi aktivitelerle de algılarının genişlemesine imkân tanımış olurlar” diyor.

 

 

HASTA YAKINLARI DA DESTEKLENMELİ

 

Kanser hastalarına moral ve motivasyon sağlamada, hasta yakınlarına da büyük görev düşüyor. Bu anlamda hasta yakınlarının kişiye nasıl davranacakları konusunda yönlendirilmeleri gerektiğinden bahseden Psikolog Meriç Mavi, şunları söylüyor:

 

“Kanser olan kişinin motivasyonu düştüğünde ya da morali bozulduğunda, yakınlarına buna nasıl müdahale edebilecekleri konusunda fikir veriliyor. Kanser hastalarının sigara gibi kötü bir alışkanlığı varsa, bunun üstesinden gelebilmeleri için yakınların iyi bir ‘destekçi’ olmaları da sağlanmaya çalışılıyor.”

 

Psikolog Meriç Mavi, hastalarla onkoloji servisindeki yatış sırasında zamanlarını nasıl değerlendirmeleri gerektiği gibi konularda da konuşmanın, kişinin hastane içinde bulunduğu zamanları kaliteli bir şekilde geçirmesine olanak sağladığını anlatıyor.

 

Yetişkin onkoloji hastalarında, yatağa bağlı kalmanın tedavi sürecinde hastayı dinlendirmenin aksine onu daha çok yatağa bağladığı görülüyor. Bunu önlemek için, kişinin moral ve motivasyonunun artırılmaya çalışıldığını söyleyen Psikolog Meriç Mavi, sözlerini şöyle tamamladı:

 

“Sürekli yatmanın motor fonksiyonlarını tembelleştirdiğini söylüyoruz. Hasta, kendini düzenli olarak yatakta zaman geçirmeye ikna etmişse, bu tutumun altında yatan nedenlerin neler olabileceğini konuşuyoruz. İlgi alanlarını geliştirmeye çalıştığımız hastaların, yatağa bağımlı bir sürece ihtiyaçları olmadığını hatırlatıyoruz. Dinlenmeleri gereken yerde yatabilirler ancak bunun dışında oturur pozisyonda olmak bile psikolojik açıdan fark yaratıyor.”

 


 

Editör: TE Bilisim