Yaşla birlikte görülme sıklığının arttığı bilinen kolorektal kanserlerin ağırlıklı olarak 40 yaşından sonra ortaya çıktığı biliniyor. Ancak son yıllarda bu konuyla ilgili bilgiler de değişiyor. Amerikan Kanser Derneği’nin sunduğu verilere göre, 20-54 yaş arasında kolorektal kansere bağlı yaşam kayıplarının özellikle 2000’li yıllardan sonra artış kaydettiği görülüyor.

Kansere bağlı ölümler değerlendirildiğinde kolorektal (kolon ve rektum) kanserlerinin, erkeklerle ikinci, kadınlarda ise üçüncü sırada yer aldığı görülüyor. Bununla birlikte önlenebilir kanserler arasında yer alması kolorektal kanserde erken tanının önemini artırıyor.

 

Bu konuda dikkat çekici bir başka nokta ise, yaşla birlikte arttığı bilinen bu kanserin son yıllarda gençleri de tehdit etmesi olarak görünüyor Acıbadem Adana Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Türker Egesel, istatistiklerin gençlerde kolorektal kanser sıklığının 2000’li yıllardan sonra yılda yaklaşık yüzde 2 oranında arttığını gösterdiğini söylüyor.

 

Yaşla birlikte görülme sıklığının arttığı bilinen kolorektal kanserlerin ağırlıklı olarak 40 yaşından sonra ortaya çıktığı biliniyor. Ancak son yıllarda bu konuyla ilgili bilgiler de değişiyor. Amerikan Kanser Derneği’nin sunduğu verilere göre, 20-54 yaş arasında kolorektal kansere bağlı yaşam kayıplarının özellikle 2000’li yıllardan sonra artış kaydettiği görülüyor.

 


 

Erken dönemde teşhis edildiğinde 5 yıllık sağ kalım oranları yüzde 90’ları bulabilen kolorektal kanserlerde, gençlerde yaşam kaybındaki bu artış, genç gruptakilerin erken tanı olanaklarından da yeterince faydalanamadığını gösteriyor. Çünkü genellikle yaşlı hastalığı olarak bilindiği için gençlerde ortaya çıkacağı düşünülmüyor ve gerekli önlemler de alınmıyor. Acıbadem Adana Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Türker Egesel, bu tabloyu genetik yatkınlıkla birlikte hareketsiz yaşamla gelen artan kolorektal kanser riskine bağlıyor.

 

Dünya genelinde en sık görülen üçüncü kanser türü olan kolorektal kanserler yavaş büyüdükleri için tipik belirtileri ancak ileriki dönemlerde ortaya çıkabiliyor. Oldukça sinsi ilerlemesinin yanında belirtilerin birçoğu günlük hayatta sık karşılaşabilecek şikayetler olduğu için atlanabiliyor. Özellikle erken dönemdeki belirtilerinin sıkça görülen, hassas barsak sendromu, kabızlık gibi hastalıklarla benzer olduğu için karıştırıldığını söyleyen Dr. Türker Egesel, “Bazen de kansızlık (anemi), makattan kan gelmesi, dışkı alışkanlığında değişim, karın ağrısı, şişkinlik, geçmeyen ishal gibi şikayetlerle karşımıza çıkabilir. Kilo kaybı, aşırı kansızlık, barsak tıkanması ve makattaki kanamalar ise kanserin ileri evrede olduğunun göstergeleri arasında yer alıyor” diyor.

 

AİLE ÖYKÜSÜ OLANLAR DİKKAT!

 

Kolon ve rektum kanserlerinin görülme sıklığı yaşla birlikte yükseliyor ve 40 yaşından sonra her 10 yılda bir 2 kat artıyor. Ancak aile bireylerinde erken yaşta kolon kanseri görülen kişilerde hastalığın görülme sıklığı arttığı gibi görülme yaşı da erkene kayıyor.

 

Dolayısıyla bu özellikteki aile bireylerinin taramalara daha erken başlamalarının önem taşıdığını belirten Dr. Türker Egesel, “Ailede ilk saptanan hastanın yaşından 10 yıl önce taramalar başlanmalı. Örneğin ilk ailesel vaka 45 yaşında saptanmışsa aile taramasına 35 yaşında başlanmalı. Kanser öyküsü olanlarda genetik kolorektal kanser olasılığına bağlı olarak ailesel poliposis koli (FPK) sendromunda olduğu gibi, 20’li yaşlarda hatta ailede de ilk görülme yaşına bağlı olarak daha da erken yaşlarda kolonoskopi taramalarına başlanmalı” diye konuşuyor.

 


 

Zamanında tespit edilemediği taktirde yayılım göstererek ölümcül sonuçlara varabilmesine karşın, kolon kanseri erken tanınıp önlenebilen nadir kanserlerden biri olduğu için ayrı önem taşıyor. Dolayısıyla başta risk altındaki kişilerde olmak üzere kolon kanserine karşı tarama programları konusunda bilgi sahibi olarak gerekli aksiyonları alabilmenin hayati önem taşıdığının altını çizen Gastroenteroloji Uzmanı Dr. Türker Egesel, sözlerine şöyle devam ediyor:

 

“Güncel verilere baktığımızda gençlerde kolorektal kanser sıklığı yılda yaklaşık yüzde 2 oranında artmıştır. Bu kadar sık görülüp, oldukça ölümcül seyredebilen bu tümörlerin erken dönemde ve hatta henüz kanser gelişmeden polip aşamasında tanınması ve tedavisi hayat kurtarıyor. Bu nedenle, özellikle risk altında bulunan ve şikayeti olan kişilerde mutlaka tarama yapılmalıdır. Günümüzde hastaya hissettirilmeden ve konforlu bir şekilde yapılan kolonoskopi çok büyük önem taşıyor. Kolonoskopi ile tanı konabileceği gibi kanser öncülü olabilen polipler de güvenli bir şekilde aynı seansta çıkarılabiliyor.” 

 

‘DIŞKIDA GİZLİ KAN TESTİ’ ATLANMAMALI!

 

Kolon kanserlerinin erken evrede tespit edilmesindeki bir diğer önemli tarama yöntemi de “dışkıda gizli kan” testi. 50 yaşına gelen ve geçen herkesin şikayeti olsun olmasın bu testin yapılmasını önerdiklerini belirten Dr. Türker Egesel, “Ancak şu da unutulmamalıdır ki bu test bir tarama testidir ve negatif çıkması kişide kolorektal kanser olmadığını göstermiyor.

 


 

Kolon kanseri belirtileri görülen ve hiçbir şikayeti olmasa da 50 yaşını geçen herkese kolonoskopi yapılmalıdır. Amaç, gelişmekte olan kolon poliplerini tedavi edilebilir aşamada saptayıp bunları kolonoskopi ile çıkarmaktır. Böylece kanser gelişimi tamamen ortadan kaldırmak mümkün olabiliyor” diye konuşuyor.

 

Kalın bağırsak kanserlerinden korunmada tarama yöntemlerinin yanı sıra riski azaltıcı bazı yaşam alışkanlıkları da önem taşıyor. Fiziksel olarak aktif olmak, düzenli egzersiz yapmak, aşırı kilolardan kurtulmak, sigara ve alkol kullanmamak, yüksek lifli, düşük yağ içerikli gıdaları tüketmek bu önlemler arasında yer alıyor.

Editör: TE Bilisim