İç Hastalıkları, Gastroenteroloji ve Hepatoloji Uzmanı Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, sindirim sistemini en sık etkileyen problemlerden biri olan ve toplumda her 100 kişiden 10’unda görülen safra kesesi taşının hafife alınmaması gerektiğini bildirdi. Prof. Dr. Gümürdülü, safra kesesi taşlarının, tedavisinde geç kalınması halinde ölümcül sonuçlar doğurabileceğini söyledi. 

Prof. Dr. Gümürdülü, yaptığı açıklamada, safra yollarının taşla tıkanması sonucu oluşan ve halk arasında “tıkanma sarılığı” olarak bilinen cerrahi sarılığın kanser kaynaklı olabileceğe dikkat çekti. Safra kesesi taşlarının, safra içerisindeki maddelerin oranlarının bozulması sonucunda oluştuğunu anlatan Prof. Dr. Gümürdülü, "Safra taşı oluşumu başladıktan sonra taşların sayısı ve büyüklüğü artarken genellikle herhangi bir yakınmaya yol açmıyor. Büyük çoğunluğu sessiz olarak seyreden safra kesesi taşları, acil haller dışında bazı tetkikler yapılırken ya da kimi ameliyatlarda tesadüfen fark ediliyor. Ancak safra kesesi içinde bulunan taşlar, safra kesesinin çıkışını tıkayıp, olağan boşalmasını engellediği zaman belirti vermeye başlıyor" dedi.

 


Safra taşlarının gelişiminde yaş ve cinsiyetin önemli bir faktör olduğuna işaret eden Gümürdülü, kadınlarda özellikle 30 yaşından sonra erkeklere göre 2 kat daha fazla görülebildiğini kaydetti. Bu durumun hamilelik, beslenme ve hormonlarla ilgili sebeplere bağlı olduğuna vurgu yapan Prof. Dr. Gümürdülü, ayrıca şişmanlık, çeşitli ilaçlar, hormon tedavisi, beslenme şekli, iltihabi bağırsak hastalıkları, mide ameliyatı ve bazı kan hastalıklarının da safra taşı oluşumunu artırdığını ifade etti.

 

Safra taşının en tipik belirtisinin ani başlayan şiddetli karın ağrısı olduğunu hatırlatan Prof. Gümürdülü, şunları söyledi: "Ağrı karnın sağ üst veya orta bölümünde duyulur, sağ omuza ya da sırta yayılım gösterir. Bazen ağrıya bulantı da eşlik edebilir. Eğer bu durum uzayıp iltihabi süreç başlarsa o zaman ağrıya ateş de eşlik edebilir. Bazı hastalarda ise ağrı olmaksızın, sadece hazımsızlık, şişkinlik, bulantı ve kusma gibi yakınmalar görülebilir."

 

"KARACİĞERİ TAHRİP EDER"

 

Safra taşının ana kanala düşmesi ile sıkıntılı, tehlikeli durumların ortaya çıktığını kaydeden Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, şunları dile getirdi:

 

"Safra yolu tıkanınca safra onikiparmak bağırsağına akamaz. Karaciğer safra yapmaya devam eder. Yaptığı safrayı da basınçla safra yollarına atar. Safra, bağırsağa akamayınca, tekrar kana karışır, gözler ve deri sararır, idrar koyu çay gibi parlak koyu renkte, dışkı ise renksiz çıkar. Bunlar tıkanma sarılığının tipik belirtileridir.  Bu hal uzun sürerse, ya da safrada daha önceden bulaşmış mikrop varsa, sarılığa bir de sağ üst karında ağrı ve ateş eklenir (safra yolu iltihabı, akut bakteryel kolanjit). Mikroplar karaciğer içindeki tüm safra yollarına yayıldığı için, kana da geçerler. Hastalık hali, safra kesesi iltihabına kıyasla çok daha ağırdır. Tedavisi erkenden ve başarılı yapılmazsa, karaciğer içinde çok sayıda minik apseler oluşur. Aylar boyunca tedavi edilemeyen hastalarda karaciğer tahrip olur ve sonunda siroz ortaya çıkar."

 

Gümürdülü, tedavide geç kalınması halinde taşların safra kesesinin çıkışını tıkayarak iltihaba ve buna bağlı olarak hayati risk oluşturabilen delinme ve abselere yol açabileceğini ifade ederek, "Taşlar, safra kesesinden bağırsağa geçerek bağırsak tıkanıklığına sebep olabilir. Taşlar, safranın yolunda akmasını önleyince, pankreasın salgısı içinde bulunan sindirim enzimleri, pankreasın içinde etkili hale gelerek, pankreasın kendisini sindirmeye başlar. Akut pankreatit hastaların yüzde 75’inde hafif seyreder; 5-7 günde serumlar ve ağrı kesicilerle iyileşir. Kalan yüzde 25’lik grupta ise ağır seyreder. Ağrısı şiddetlidir. Zamanla pankreas dokusu canlılığını kaybeder. Canlılığını kaybeden dokularda mikroplar çoğalır. Bu defa hastalık mikrobik bir enfeksiyona dönüşür. Organlar iflas etmeye başlar, hasta dalgınlaşır, ateşi çok yükselir, idrar çıkışı durur. Hastanın tedavisi ancak yoğun bakım koşullarında sürdürülebilir. Ameliyatı gerekebilir. İyileşince bu defa canlılığını kaybetmiş dokuların yerinde pankreas kistleri gelişir. Birkaç santimetreden, 25 santimetreye kadar olabilirler. Bir tane ya da birkaç tane olabilirler. Çoğuna ameliyat gerekir. Bazı ağır pankreatit hastaları tüm yoğun ilgi ve tedaviye rağmen ne yazık ki hayatta tutulamayabilir" diye konuştu.

 

"ÖLÜMCÜL SONUÇLAR DOĞURABİLİR"

 

Safra taşı tedavisinde geç kalınması halinde ölümcül sonuçlar ortaya çıkabileceğine işaret eden Prof. Dr. Gümürdülü, "Safra taşı çok uzun bir dönem var olan ve tedavi edilmeyen kişilerde, safra kesesi kanserine yakalanma riski, sağlıklı kişilere göre daha fazladır. Safra kesesi kanserinin birçok kanser türüne göre kötü seyirli olduğu göz önüne alındığında, bu riskli durumun ortaya çıkmaması için gerekli önlemler alınmalıdır" şeklinde konuştu.

 

Safra kesesi taşından kurtulmanın tek çözümünün ameliyat olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Yüksel Gümürdülü, "Ameliyatta, içindeki taşlarıyla beraber safra kesesi tamamen alınır. Öncelikle tercih edilen ameliyat yöntemi, karın duvarında geniş kesi gerektirmeyen ve kolay iyileşme sağlayan kapalı (laparoskopik) ameliyat tekniğidir. Hastanede bir gün yatış gerekir. Hastalar birkaç gün içinde olağan yaşamlarına dönebilirler" ifadelerini kullandı.

 

Prof. Dr. Gümürdülü, safra kesesinde taşı olup, iltihaba bağlı şikayetleri olan hastaların fazla ertelemeden ameliyat olması gerektiğini sözlerine ekledi.

 

İHLAS HABER AJANSI

Editör: TE Bilisim