Kurban ibadeti Hz. Âdem’den bugüne her topluma emredilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de rabbimiz ‘’Biz her ümmete kurban kesmeyi meşru kıldık ki kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine Allah’ın adını ansınlar…’’ buyurmaktadır.

Kurban ile Hz. Âdemin çocukları Habil ve Kabil’ in samimiyet sınavına tabi tutulduğunu hatırlarız. Allah’ın emrine en güzel şekilde itaat eden ve kanaatkâr davranan Habil kazınmış, samimiyetsiz, fesat, nifak, kin, haset ve kıskanç tavırları ile Kabil kaybetmiştir. Çünkü ibadetlerin özü samimiyet, ihlâs ve takvadır.

Kurban ile teslimiyet ve sabır imtihanından geçen Hz. İbrahim ve oğlu İsmail’i hatırlarız. Ağır bir imtihan; bir baba ve oğulun sahip olduğu her şeyini tereddüt etmeden, fed’i can edebileceğini kıyamete kadar insanlığa bir miras olarak göstermiştir. Allah’ın emri karşısında hiç tereddüt etmeden Allah’ın emrini duyduk ve itaat ettik diyerek teslimiyet, sadakat ve sabır göstermişlerdir.

Kurban ibadet olarak maddi ve manevi anlamda yüce bir sorumluluğun ifadesidir. Eşimizle, dostumuzla, komşularımızla, akrabalarımızla ve kardeşlerimizle aynı nimet etrafında buluşmaktır. Allah adına iyilik ve infakta bulunmaktır. Onun nimetlerini paylaşma bilincini canlı tutmaktır. En yakınımızdaki muhtaçlardan başlamak üzere mağdurların, gariplerin ve kimsesizlerin yüzünü güldürmektir. Renklerin, dillerin ve coğrafyaların ayrımına bakmadan ihtiyaç sahiplerinin sofralarına muhabbet ve sevinç katmaktır. Tanımadığımız nice ülkeler, hiç görmediğimiz nice insanlar için iyilik elini uzatmaktır. Kardeş olmanın, bir olmanın, beraber olmanın, diri olmanın ve ümmet bilincine ulaşmanın şuuruna ermektir.

Böylelikle müminlerin gönülleri arasında sevgi köprüleri kurulmasına, ümmet bilincinin güçlenmesine, gönül coğrafyalarımızda huzuru vesile olmaktır. İslam’ın infak ahlakının, yardımlaşma ve dayanışma ruhunun bütün bir insanlık nezdinde canlı tutulmasına ve daha da yaygınlaşmasına hizmet etmektir. Bizler kurbanlarımızla Rabbimize olan teslimiyetimizi ve sadakatimizi sunmaktayız. Yardım ve ikramlarımızla da kardeşlerimize olan sadakatimizi belirtmekteyiz.

Kurban; ibadet boyutu kadar toplumsal fonksiyonuda önem arz eder. Allah için kesilen kurban ibadetinde tüketimi itibarı ile muhtaç insanların doyurulması gibi parlak bir amaç gözetilir. Bundan maksat Allah’ın rızası ile birlikte yoksulun et ve gıda ihtiyacını karşılamaktır. Böylece kurban Müslüman toplumda kardeşlik ve yardımlaşma ruhunu canlı tutar. Sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Zengine; malını Allah rızası için harcama ve başkalarıyla paylaşma haz ve alışkanlığını verir. Onu cimrilik hastalığından dünya malına tutkunluğundan kurtarır. Netice olarak fakirleri de bayram günlerindeki sevince ortak eder. Birlik ve beraberlik içinde huzurlu bir bayram geçirmelerini sağlar.

Kurban ibadetinin bir başka hikmetide zengini muhtaç kardeşlerine yaklaştıran önemli bir vesile olmasıdır. Komşuları, akrabaları, dostları yakın olsun, uzak olsun bütün kardeşleri bir birine bağlayan ve ruhları kaynaştıran bir ibadettir. Vekâletyoluyla adını dahi duymadığı birçok yoksul ülkelerde yaşayan hiç görmediği tanımadığı aç ve muhtaç kardeşlerine uzattığı bir eldir. Bu yönüyle kurban; Binlerce km uzaktaki kardeşleriyle yakınlaşmanın, bütünleşmenin ve ümmet olmanın adıdır. Yoklukların, afetlerin, göçlerin ve çatışmaların yaşadığı coğrafyalara ulaşmaktır. Fiziki mesafeleri gönül coğrafyalarında aşmak, onların dertlerini ve sıkıntılarını paylaşmaktır. Onlara umut ışığı olmaya hatta sadece din kardeşlerine değil inancı ne olursa olsun muhtaç olan herkese ulaşmaktır.

Kurbanlarımız yüce yaratıcıya en yakın olma zamanlarımızdır. Kurban mukarrebundan olma çabasıdır. Kurban takvaya, takvada Allah’a ulaşma çabasıdır. Kurban Allah’ı yüceltme ona şükretme vesilesi olduğunu bilmektir.

Editör: TE Bilisim