1.Kısaca kendinizi anlatır mısınız?

Eğitimimi çevre mühendisliği üzerine aldım. Ayrıca iş sağlığı ve güvenliği uzmanıyım. Ancak kendimi doğa bilimi araştırmacısı ve hikâye yazarı olarak çok daha iyi ifade edebildiğim için, iki konuyu birbirini destekleyecek şekilde bir araya getiren içerikler üretiyorum.

Ormanpostasi.com web sitemde haftalık internet bülteni çıkarıyorum. Ayrıca Otuz Bilge Hayvan ve Sayga isminde iki fabl türünde hikâye kitabım var.

2.Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?

Babam kalemi kitabı çok severdi. Üç kızını da eğitimli kadınlar olsunlar diye destekledi. Okuma yazma öğrenir öğrenmez bana, her sayfasında pembe çiçeklerin ve su perilerinin olduğu bir günlük defteri hediye etmesiyle yazma maceram başladı.

Böylece hem yazmayı sevdim hem de babama anlatmaya çekineceğim her şeyi yazmaya başladım. Çok sonraları anladım ki babam uzun yıllar günlüklerimi gizlice okudu ve benim için sakıncalı olabilecek her durum için görünmez bir koruyucu melek oldu. 29 yıldır yazıyorum.

3. Yazmanızda en büyük etken nedir?

Uzun süre sadece kendim için yazdım. Bir süre sonra sadece yazmayı değil, her şeyi sadece kendi çıkarım için yaptığımı fark ettim. Bir gün ölüp gidecek olan bedenin kölesi olmuştum. “Acıktım” diyordu, yemek hazırlıyordum, “çok üzgünüm, duygularımı kâğıda dök” diyordu, hemen en güzel kelimeleri bulmaya çalışıyordum.

Sabahtan akşama kadar yorgun düşüp uyuyana kadar ne istiyorsa onu yapmayı bir süre sonra anlamsız buldum. Bu işler gerekliydi ama amacı farklı olmalıydı.

Geçici bir varlığa bu kadar yatırım yapmak da neydi! Tamamen kendi dışımdaki insanlar için bir şey yapıp yapamayacağımı sınamak için yazma işini kendim içinden, toplum yararına çevirmeye karar verdim.

4. Yazarken çektiğiniz en büyük zorluk nedir peki?

Her insanın aklına sayısız hayal, senaryo gelir. Bunları sadece yazarlar yakalayıp kâğıda dökerler. Kendin için yazmak kolaydır. En uç görüşleri bile kâğıda döküp, kimse görmeden yakıp yok edebilirsin ya da yıllarca saklayıp zamanının gelmesini bekleyebilirsin.

Okuyucunun mutlaka bilmesi, hissetmesi gereken bir konu varsa ve bu konu olduğu gibi yazıldığında etkili olmuyorsa, onu nasıl en etkileyici şekilde ifade ederim düşüncesi günlerimi alabilir.

Eklemeler yapmak, gereksiz bulduğum cümleleri çıkarmak, yazdığım yazıyı gözden geçirmek, yeniden okumak… Beni zorlayan işler.

5. Kitabınız daha çok hangi yaş gruplarında ilgi çekiyor?

Şu an ki halleriyle sadece yetişkinler için. Fabl türünde olması onu bir çocuk kitabı gibi gösterse de kesinlikle derin insani mevzulardan oluşuyor. Kendini tanımak isteyen, hayatın anlamını sorgulayan insanlar için. Yine de en kısa zamanda bir psikolog ve çocuk gelişimciden destek alarak çocuklara uygun versiyonlarını hazırlamak isterim.

Kitaplarım tüm yetişkinlerin okuyabileceği bir dille yazılmış olsa da hedef kitlesi sadece “Hayatın anlamı nedir?” sorusunu soranlardır. Doğal olarak en çok onların dikkatini çekiyor.

6. Yazarken ilham aldığınız şey nedir? Bir kişi olabilir bir nesne olabilir. O ilham periniz size ne olunca geliyor?

Ben bir doğa bilimi araştırmacısıyım. Eğitimimi çevre mühendisliği dersleri üzerine aldım. En sevdiğim ders mikrobiyolojiydi.

Benim ilham perim mikrobiyoloji. Hücreler arasında var olan mükemmel organizasyon yeteneği. İnsanlığın bu yeteneği örnek alarak kuracağı evrensel sistemi dört gözle bekliyorum.

Hücreler içgüdüsel olarak yaşamlarının diğer hücrelerin sağlıklı olmasına bağlı olduğunu bilirler ve birbirleri faydasına çalışırlar. Alyuvar hücreleri vücudun bir yerinde kesi varsa hemen kendilerini feda etme pahasına o açıklığı kapamaya çalışır. Böylece diğer hücreler yaşamaya devam edebilir.

Bu konuda sayısız örnek verebiliriz ve doğada sadece insan kendi çıkarını düşünür.

Bu konu etrafında hikâyeler yazmak benim tutkum. Bu ilham perisi, tüm dünyada felaketler devam ettiği müddetçe sadece benim değil, hayatının anlamını soran kimsenin başından ayrılmaz.

7. Beğendiğiniz ve kitaplarını okuduğunuz bir yazar var mı?

Üniversite yıllarında sıkı bir okuyucuydum. Derslikten çok kütüphanede vakit geçirdim. Hikâye türünde Bin Bir Gece Masalları’nın tüm ciltlerini okudum. Ancak söyleyebileceğim özel bir yazar ismi yok. Çünkü beni besleyen kaynak, her zaman doğa biliminin kendisi oldu.

Meydan Larousse Ansiklopedisi, Doğa Bilimleri ve Sosyal Bilimler kitapları en çok kullandıklarım.

Kurgu kitaplar okumak yerine bilimsel makaleler okurum. Özellikle hücre biyolojisi konularına bayılırım.

Günde iki saat kadar wikipedia’da vakit geçiriyorum.

8. Peki yazarlarla görüşme imkânınız oldu mu? Bir araya geldiniz mi hiç?

7. sorunun cevabına göre bu soruyu atlayabiliriz. Ancak tanıdığım en iyi yazarlardan biri Çağla Meydan’dır ve SARVAN isminde yakında ikincisi çıkacak harika bir romanı var. Pandemiden önce yüz yüze birkaç kez görüşmüştük. Daha sonra görüşmelerimiz sanal olarak devam etti. Hem çok destek olan hem de harika fikirler veren bir arkadaşım. Herkese SARVAN’ı tavsiye ediyorum.

9. Konularınızı nasıl seçiyorsunuz?

Konular tamamen insanın bencilliği üzerine. Bireysel egosu yüzünden başına neler neler gelen, insan davranışları sergileyen hayvan görünümlü yaratıklar kahramanlar oluyor. Özellikle ikinci kitabım Sayga, onu nasıl görselleştirdiğinize göre faklı algılar yaratabilir.

Sayga bir tür antiloptur. Sevimli bir hayvan olarak baktığınızda çocuk hikâyesi gibi görünecek metinler, kendinizi bu antilobun yerine koyduğunuzda bencilliğinizden nasıl kurtulacağınızın yol haritasını verir.

10. Peki son olarak buradan okurlarınıza seslenmek isteseniz ne derdiniz?

Okuyucularıma üç tavsiyede bulunmak isterim:

  1. “Hayatının anlamı ne?” sorusunu her gün kendinize sorunuz.
  2. “Hayatın anlamı nedir?” sorusunu her gün kendine soran en az 3-4 arkadaş bulunuz.
  3. Bu arkadaşlarınızla aranızda ne kadar anlaşmazlık olursa olsun iyi geçineceğinize dair bir sözleşme imzalayınız.

Zamanımızda insanlık için tek çözüm bu prensibe göre organize olmaktır. 

Editör: TE Bilisim