İsrafil’in sûr’u öttü, ölüm koşa koşa geliyor. Ölüler modern dünyayı terk ediyor. Allah’sız modern dünyanın her yeri tabut dolu. Her yer tabut, her yer ölü. İnananlar daha çok îman ediyor şimdi; dillerinde “İnna lillâhi ve inna ileyhi raciun.”

Ölüler göreceğiz her gün. Ölülerle yan yana yaşayacağız bir müddet. Ölüler, salâlar, mezarlıklar hayatımızı dönüştürecek ve diriltecek yeniden. Kirlerimiz, kinlerimiz arınacak. Zâlim, bencil ve kıyıcı taraflarımız törpülenecek.

“ÖLÜMÜN ISINDI SUYU”

Sezai Karakoç’un mısraıyla “Ölümün ısındı suyu.”  Tanrılarından uzaklaşan modern dünyalılara göre ölüm pusuda bekleyen bir düşmandır. Pusuda bekleyen ölüm,  ahsen-i takvim üzere yaratılan insandan uzaklaşan Batı’nın, yâni modern dünyalıların icadıdır. Bu icadın altında materyalist bilim azgınlığı var.

ÖLÜM BİR İNKILÂPTIR ÖLÜLER İNKILÂP YAPIYOR

Ölüler sıra sıra gidiyor, Allah’sız modern dünya patronlarının katranlaşmış suratlarına baka baka. Modern dünyanın Allah’sız ve hazreti insansız iktidarını yıkmak üzere ölüler çoğalıyor, ölüler saf tutuyor. Dünyayı ve insanlığı katledenlere karşı inkılâp yapıyor ölüler. Çünkü ölüm ilâhî bir inkılâptır.

Allah’sız modern bilim “ben bilir ve bulurum” dese de, modern dünyalıların kalpsiz iktidarını yıkmak için ölüler çoğalıp inkılâbı hızlandıracak.

Tabiatçılara göre ölüler tabiatın ürünüdür, tabiattan gelir, tabiata giderler. Materyalistlere göre ölüler maddedir; maddeden gelir, maddeye dönerler. Ateistlere, pozitivistlere, agnostiklere, nihilistlere göre de ölüler dünyanın bir parçasıdır, dünyanın parçası olarak çürüyüp giderler. Bizim ölülerimiz amentü billahi… ba’sü ba’del mevt diyen müjdeli ve ahrete inkılâp eden ölülerdir.

ÖLÜLER İLÂHÎ NÂRA ATARAK HAKK’A UÇUYORLAR

Ölüler ilâhî nâralar atarak Hakk’a uçuyorlar. Ölülerin nâraları sokaklarda, caddelerde, meydanlarda çınlıyor. Modern dünyanın patronları ürküyorlar bu nâralardan.

Allah’sız modern dünyanın virüslerinden ölenlerin ah’ı için mânevî bir nâradır söylediklerimiz. Ölülerin nâralarından güç alan, savaşlarda ölen çocukların, annelerin, babaların “Allah’a şikâyeti”dir nidamız! 

Modern dünyalılar gibi ölüm karşısında karamsar ve nihilist değiliz. Nekrofili, yâni ölüsevici hiç değiliz. Ölüm arzu edilmez. Peygamber Efendimiz “Ölümü temenni etmeyin” buyurmuş. Ölüm bizim için diriliştir, inkâr ve tevil edilmez bir hakikattir. Ölümün karşılığı doğum. Her doğan mutlaka ölecek. Doğmak gibi ölmek de mukadder…

Emr-i Hak olduğuna inansak da ölüm acıtıcıdır. Ölüm en inançlı insanın içini dahi acıtır, kıvrandırır. Hiçbir acı ölüm kadar acı değildir. Beşer olmanın verdiği bu acı bile güzeldir Müslümanda.

Kalbi ve îmanı olana bir daha söyleyelim: İsrafil’in sûr’u öttü, ölüm koşa koşa geliyor.

AHMET DOĞAN İLBEY

[email protected]