Lütfi ŞAHİN - “Onun ışığı vurmazdan önce ölü bir nakıştım sadece taş duvarlarınızda. O, elindeki yay ile vurmazdan önce tellerime; hep aynı nameyi çalıp söyleyen, kendi sesine yabancı bir kuru rebaptım. Ben onun avucunda bağlar, bahçeler, ağaçlar görür; deryalar gibi geniş, deryalar kadar berrak sular görürüm. Onun avucunda çıkan ağaçların gölgesinde dinlenirim. Lakin siz bunların hiçbirini göremezsiniz.” (Mevlana) (Yağmur Sinan, Aşkın Gözyaşları 1, sayfa 48-49)

Bu sözleri söyleyen Mevlana; gönül ehli olan arkadaşının, sırdaşının yokluğu nedeniyle bu sözleri söylemiştir. O gönül dostunun adı:Şems-i Tebrizi’dir.

Şems-i Tebrizi 1185 yılında Tebriz şehrinde doğmuştur. Babası Melik Dad oğlu Ali’dir. Şems-i Tebrizi Şemseddin yani dinin güneşi lakabıyla anılmıştır.

Şems-i Tebrizi genç yaşta Tebrizli Ebubekir Sellat’tan dersler almıştır. Daha sonraki yıllarda Sacaslı Şeyh Rukneddin’den, Tebrizli Selahaddin Mahmut ve mutasavvıf Necmüddin Kübra’nın halifelerinden Centli Baba Kemal’den dersler almıştır.

Şems-i Tebrizi ününü duyduğu bütün şeyhlerden dersler almaya çalışmış ve bu nedenden dolayı diyar diyar gezmiştir. Bu gezginliğinden dolayı kendisine Şemseddin Parende (uçan Şemseddin) denilmiştir.

Devamlı arayış içerisinde olan Şems-i Tebrizi bir gün gördüğü rüyanın etkisinde kalır. Rüyasında kendisinin gönül dostunu bulması karşılığında neyini vereceği sorulur. O da “kelle mi” diye cevap verir. Ona Mevlana’yı arayıp bulması söylenir.

Şems, Mevlana’yı Konya’nın sokaklarında bulur. Şems ile Mevlana’nın ilk karşılaşmaları ilginçtir.

“Şems Mevlana’nın katırının yularını tutar ve ona sorar:

-Sen, alimlerin sultanı Baba Veled’in oğlu Mevlana mısın?

-Benim.

-Söyle bana içlerinden hangisi daha büyüktü; ermiş Bayezid-i Bistami mi, yoksa Hz Muhammed mi?

-Nasıl soru bu? Hiç şüphe yok ki Hz. Muhammed daha büyüktür.

Mevlana yoluna devam ederken Şems-i Tebrizi arkasından bağırır:

-Peki Hz. Muhammed daha büyükse neden “seni bilmem gerektiği gibi bilemedim” dedi ve Bayezid “ Zafer benimdir! İtibarım ne büyüktür. Çünkü sadece Hakla doluyum” dedi.

-Hz Muhammed hala Allah’ı arıyordu ve bildikleri durmak için ona yeterli gelmiyordu. Bayezid ise Allah’ın içinde kaybolmuştu. O vardığını sandı; ama varmak diye bir şey yoktu.”

Mevlana ile Şems’in dostluğu yaklaşık üç yıl sürer. Bu süre zarfında Mevlana’da büyük değişiklikler olmuştur.

Konya’da kendisi hakkında söylenen laflardan bunalan Şems Şam’a gider. Mevlana için dostundan ayrı kalmak çok zordu. Üç sefer mektup yazar Şems’e, ama cevap alamaz. Dördüncü mektubunda Şems cevap verir.

Şam’da bir süre duran Şems Mevlana’nın ricasını kırmaz ve Konya’ya geri döner. Mevlana bir daha Şems’in gitmemesi için evlatlığı Kimya Hatun ile evliliklerine vesile olur.

Şems 1247 tarihinde yedi kişi tarafından katledilmiştir. Şems “beni öldürecekseniz namazdayken öldürün” demiştir. Kanlı mendilinin de Mevlana’ya ulaştırılmasını istemiştir.

Bugün Konya’da Mevlana Türbesi’nin olduğu yerde Şems makamı denilen yerde yatmaktadır.

KAYNAKÇA

(1) http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eems-i_Tebrizi

(LÜTFİ ŞAHİN)

Editör: TE Bilisim