Tarım ve Hayvancılık, insanoğlunun yaşamasının gerek şartıdır. Gıda ve beslenme güveni olmaksızın, ne canımızı koruyabilir, ne aklımıza sahip çıkabilir, ne malımızı saklayabilir, ne neslimizi sürdürebilir ne de kültürümüzü yaşayabiliriz. İnsanların var olabilmesinin gerek şartı olan gıda güvencesi sağlamayı, toplulukların günlük çıkarlarını yansıtan “megafon gazeteciliği” yaparak başaramayız. Kök nedenlere inmeli, dip dalgaları erken uyarı anlayışıyla kavramalıyız.

Küresel gelişmeleri yakından izleme sorumluluğumuz kadar kendi elimizin menzili altında olan kaynakları da net bilgilerle kavramamız gerekir.  Tarım ve Hayvancılıkla ilgili düşündüklerimi sürekli gündeme taşıyorum.  Ülkenin gerçek anlamda “bekası” olan gıda güvencesi sağlamayı enine boyuna sorgulamazsak, sorumluluklarımızı nasıl yerine getirmiş olabiliriz?

Sorunu bütün yönleriyle ele alarak, net bilgi, etkin koordinasyon ve odaklanma ilkesini hayata taşıma konusunda işbirliği yapmamızın çok önemli olduğunu düşünüyorum. Yazdıklarımı virgülüne kadar eleştirmenizin düşünce dünyamı zenginleştireceğini içtenlikle belirtiyorum.

Mayıs 21,’

III

Tarım  “var olmak” içindir  “varlıklı olmak” için değil

Algılarımız ve anlatım dilimiz davranışlarımızı yönlendirir.

Tarım ve hayvancılığın “doğal özelliklerini”  ve  “önlemlerin içeriklerini” dikkate aldığımızda, sektörün  “var olmak” için gerektiğini; “varlıklı olmak” için yeterli olmadığını söyleyebiliriz.

Daha sonra ayrıntılarını tartışmaya açmak istediğim gerekçeler, tarım ve hayvancılık üretiminin toplumların kalkınmasında “gerek şart olduğu; yeter şart olmadığı” varsayımına dayanıyor.

Tarım ve hayvancılıkta “doğal özellikler” dediğimizde ne anlıyoruz?

Sektördeki bütün ürünlerde   “zaman bağımlılıkları” vardır. Ürünün olgunlaşma ve hasat zamanları, hayvanlarda gebe kalma ve doğurma zamanları, laktasyon dönemleri gibi.

Ekoloji ve evrimi birlikte ele alan bilim ve teknoloji araştırmaları, “zaman kazancı” sağlayan bir dizi önemli gelişme yaratıyor, ama yine de endüstri ve hizmet kesimlerine göre  “mevsimsel bağımlılık”  temel değişken olarak tarım ve hayvancılıkta önemini koruyor: Besleme teknikleri, örtülü tarım, modern seracılık, gen dizilişlerinin değiştirilmesi uygulamalarını anımsayalım.

Örtülü tarım ve ıslah edilmiş tohum, ıslah edilmiş ırklarla “et ve süt veriminde”, “birim verimliliklerinde” ciddi mesafeler alınsa da, tarım ve hayvancılığı endüstri gibi  “seri üretim alanı”  haline getirmek en azından bugünün birikimlerinde mümkün değil. O nedenle, endüstriyel üretimde sermayenin “gelir etkisini” tarım ve hayvancılıkta farklı değerlendirmek gerekir.

Tarım ve hayvancılıkta üretim kadar  “hasat”, “depolama”, “işleme” “lojistik” gibi tarladan sofraya  “karmaşık ağ yapısı”, süreç bütünün değişkenleri arasında “etkin koordinasyon” yapmak için uzmanlık gerektiriyor. Normal bir uzmanlık da yetmiyor  “üst düzey örgütlenme yetkinliği ve uzmanlık”   gerekiyor.

Tarım ve hayvancılıkta üreticilerin, fabrikalar ya da hizmet işletmeleri gibi  “belli alanlarda toplanması” yerine  “ülke düzeyinde” yayılması; “merkezi kontrolü” zorlaştırmakta; örgütlenmesi zayıf toplumlarda  “zayıf üretici”  yaratıyor. Zayıf üreticiler de “kapsayıcı olmayan sömürücü kurumların” istismarına fırsat kapılarını açıyor.

Tarımsal ve hayvansal ürünlerde “raf ömrü” kazandırmak için ciddi “sermaye yatırımları” gerekiyor.

Teknolojik gelişmeler, endüstrinin diğer alanları gibi tarımsal üretimde de doğru yapılanmayla “verimlilik” açısından etkili olabilmektedir: Tarım işletmelerinde de “rekabet edebilir ölçek, rekabet edebilir teknoloji ve rekabet edebilir yönetişim” ihtiyaçları hızla artmaktadır. Bu açıdan bakıldığında tarım ve hayvancılıkta “ sosyo-kültürel etkileşimin dikkate alınması” endüstriye göre daha karmaşık ilişkileri yönetmek anlamına geliyor.

Tarımsal üretimde özellikte “toprak yapısının çeşitliliği”  üretimin verimliliklerini büyük ölçüde etkiliyor.   Çukurova’da toprak sürüldükten sonra sulanır; sonra toprağa tohum atılırken, Bafra Ovası’nda en küçük bir yağış sondasında tarlaya beş gün giremezsiniz, girseniz bile toprağın tavı gelmediği için istediğiniz sonuca ulaşamazsınız.  “Tarla-odaklı analiz ihtiyacı”, ürün-verim etkileşimi son derece karmaşıktır; bilgi birikimi, özen, uzmanlık gerektirmektedir.

Herhangi  bir işin “doğal yapısal özellikleri” ile “alınabilir önlemler”  arasında  dengelerini kurmak önemlidir. Bu açıdan bakarak tartışmayı sürdürelim.

Editör: TE Bilisim