Önce şarkıcı 19 yaşındaki kızı, yani Aleyna Tilki’yi yazmak istiyorum. Konseri iptal edilmiş. Niye?

Kıyafetinden dolayı…

Bu kızın 2,5 milyon takipçisi var, hayranları var dinleyen, seyreden. Sen bu şarkıcı kızın kıyafetini, tarzını, stilini biliyordun.

Ne diye çağırdın, ne diye konserini iptal ettin? Hep böyle olumsuz iddialar, haberler ve yorumlarla mı gündeme geleceğiz. Bu bizim kaderimiz mi?

Sosyal medya tepki göstermiş. Zaten bu şehri sosyal medya yönetiyor. Sosyal  medya ne derse o. Siyasetçiler bile gündemi sosyal medyadan takip ediyor, ona göre tavır alıyor, ona göre organizasyon yapıyorlar.

Açık saçık giyermiş, tepki gösterilmiş. Yeni mi farkına vardınız kızın kıyafetinin açıklığını. Kızın tarzı bu, kendini bu tarzla kabul ettirdiyse, ne diye çağırdın, ne diye davet ettin, ne diye de konserini iptal ettin?

Ev sahibi suçlu da, hırsızın hiç mi kabahati yok?

*

Biberimiz…

Hadi gel de Ali Öztunç’u alkışlama, takdir etme! Sesimiz oldu, yükselen değerimiz oldu.

Elimizden gidiyor. Sen sahip çıkmaz isen, sen mutfağımızın vazgeçilmesine sıcak bakmaz isen, elin adamı gelir, elinden alıverir.  Farkında bile olmazsın.

CHP Milletvekili sayın Ali Öztunç da Fatma Şahin’e seslenerek, “Senin ağzına biber sürerim!” demiş.

Ne desin ya, “İyi ettiniz, Allah razı olsun, biberimizin hayrını görün, alın sizin olsun, biz kıymetini bilemedik, biz sahiplenemedik, siz sahip çıkın” mı dese miydi?

O zaman hoşunuza gider miydi?

Su, su, su…

Helete Suyu nereye gitti, Gaziantep’e… Helal olsun, şifa olsun, afiyet olsun. Suyumuz gitti ve ucuzluk sağladı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi. Biz zam yaptık, adına ayarlama dedik, düzenleme dedik, yan çizdik. Zam yaptık diyemedik, utancımızdan.

*

İzmir Fuarının 88’incisinin kapanışına gidemedim. Ancak sayın Hayrettin Güngör gitmiş. Açılışına gidememişti, (belki de parası yoktu belediyenin) ama nedense kapanışına gidiverdi sayın başkan.

Keşke sayın Mahir Ünal da gitseydi, keşke milletvekillerimiz de gitseydi, gidenleri yalnız bırakmasalardı, ev sahibi olduğumuz fuara katılımı zenginleştirip, adımızı bilmeyenlere, duymayanlara hatırlatmış olsalardı. Sayın Ünal gitseydi, bütün ulusal televizyon kanalları peşinde olacaktı, siyasetçiler, bürokratlar ve STK akın edeceklerdi Fuara… Büyük bir fırsat kaçtı tanıtım anlamında. Hani derler ya, ‘fırsat ele bir geçer, yiğit bin yaşar!’

Ah keşkem, ah keşkem…

*

Gazeteci yoktu fuarda. Murat Özbilir, Kahramanmaraş’taki yerel gazetelere ilan vereceğine, birkaç gazeteci arkadaşımızı da davet etseydi, duyursaydı etkinlikleri. Bugün kendisini anlatan, tanıtan, reklamını yapan basındı, kendisi değil.

Ayıpladım, kınadım.

Ticaret ve sanayi odası başta olmak üzere, büyükşehir de buna dâhil, fuara 5 – 15 gazeteci götüremezler miydi? O kadar mı açlardı, o kadar mı perişanlardı? STK kuruluşları, konuşunca mangalda kül bırakmayanlar, hani basın sizin için önemliydi, hani basın sizin için güzide idi, hani basın sizin için saygıdeğerdi.

Yazdım, işinize gelmedi tabi…

Ayıp ve utanın!

İyi, dondurma festivali yapılmasın, güreş festivalleri yapılmasın, biber festivali yapılmasın, sonra da çıkın ‘Biz kahraman şehrin kahraman evlatlarıyız, biz Sütçü İmam’ın torunlarıyız!’ diye hava atın!

Ah canım benim sevsinler sizi…

*

Bir sözüm de sevgili Uğur Kısakürek’e…

Helal olsun diyorum kısaca. Sene tut, Kahramanmaraşspor’a destek ol, sponsor ol, takıma sahip çık, ne diyeceksin, bravo!

Oysa Piserro’ya gelene kadar şafak atardı. Piserro’yu 5’e, 10’a katlayacak firmalar-markalar varken, takıma sahip çıkan, destek olan, taraftarın gönlünde taht kuran Piserro’yu ve sayın Uğur Kısakürek’i tebrik etmeyelim de ne yapalım yani.

Lafa gelince mangalda kül bırakmayanlar, herhalde utanacaklardır.

Utanacak yüzleri varsa tabi.

MEHMET FİSKECİ (www.maraskimlik.com)

Editör: TE Bilisim