1.Kısaca kendinizi anlatır mısınız?

- Hayata dair ne varsa anlatabilmek kolay da, insanın kendini anlatabilmesi zor. Halbuki, insan en iyi kendisini tanır diye düşünenlerdenim. Belki birkaç kelime rutin anlatımla bahsedeyim kendimden. Aslen Gümüşhane’liyim. Ankara’da yaşıyorum. Serbest çalışan biriyim. Üniversite mezunu olmak sadece akademik bağlamda öğrenmemi sağlamıştır. Aslonanın hayatı, hayatın içinde yaşayarak öğrenebilmekte. Bu yönden de kendimi şanslı görüyorum. Hayatı, hayatın içinde öğrenmeye devam da ediyorum dersem yanlış bilgi vermemiş olurum. E bir de şairlik ve yazarlık yönüm var tabiki. Yazım sanatının içinde olmak insanın özündeki felsefeyi ortaya çıkarmak adına büyük avantaj. Bakış açılarının, insanın özde iç açılarının toplamına eşitlenirse ne ala. Öğrenmek burada devam ediyor haliyle. Sadece öğretilmek değil öğrenebilmenin de insanın kendini geliştireceğine inanıyorum. Bu yüzdendir belki de yazım sanatına böylesine bağlanmam. Fakat çevremde kötü espriler yapan biri olarak da tanınırım. J Sevmiyorlar esprilerimi.

2.Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?

- “İlk şiirim ilk hüznümden doğdu” dediğim günden beri. Başka bir anlatımla insanın acılarla beslenmesi kadar doğal bir şey yoktur. O yüzdendir Abidin Dino’ya Koca Usta Nazım Hikmet’in, mutluluğun resmedilmesini sorması. Mutluluk sadece tarif edilemeyecek kadar yoğun ve anlıktır. Acıların başka başka türküleri, ağıtları vardır oysa. Eskiyor mu acılar? Evet eskiyor. Zamanla hafifliyor elbette. Söz uçar yazı kalırkalır/ın diğer tarifidir bu. Mutluluk uçar acı kalır. İnsanlar mutluluğun intikamını almazlar, acının peşinden giderler. Kabul etmesem de ne yazıkki böyle. İntikam derken kin, nefret gibi acımasız duygular anlaşılmasın. Acının en büyük intikamı sevinç, huzur ve mutluluğu yaşadıkça alınmasıdır. Soruya cevabı uzattım sanırım. Ortaokul zamanlarında yazmaya başladım. Sadece şiir değil elbette. Çeşitli piyesler, skeçler ve denemeler de yazmaya çalıştım. Yine ortaokul zamanlarında bunları sahneleyerek arkadaşlarıma sunma fırsatım da olmuştu.

3. Yazmanızda en büyük etken nedir?

- Hayat. İçinde yok yok hayatın. Yazmak için o kadar malzeme varki. Mutlaka bir yerinden yazmaya başlıyorsunuz. Dünya bir bütün ve bizler o bütünün parçaları, damlaları olarak dışarıdan kopuk değiliz. Dolayısıyla içimizde kalmak da mümkün değil. Sanırım insanların da buna ihtiyacı var. Benim de ihtiyacım var. O yüzden başka dünyaları okuyarak belki de birbirimize sığınma yolu seçiyoruz. Çünkü her ferdin kendine ait dünyası varken, o bütünden kopamadığından başkalarının dünyasına da bakmak zorunluluğu var. Nedense, çok benziyoruz her biri farklı insanın suretine.

4. Yazarken çektiğiniz en büyük zorluk nedir peki?

- O sadece benim değil, yazım sanatının içerisinde bulunan herkes için geçerli J Yani zorluklar olarak. Her ne kadar hayat bize o malzemeyi sunsa da yazarak anlatabilmenin zorluğu muhakkak var. Konu seçmek değil zor olan. Etrafımıza baktığımızda konu çok, onu anlatabilmek az maalesef. Hani doğru sorduğunuzda alacağınız cevap ne kadar doğruysa, ele aldığınız bir konuyu iyi bir gözlemle ve kaleminiz de iyiyse daha rahat anlatabilme şansınız olur. Doğru kelimeyi bulmak bazen zorluyor yazanı. Kıyıda köşe tamamlanamamış yazdıklarım var. İşte o doğru kelimeyi ya da anlatımı bulamamak en çok zorlayan. 

5. Kitabınız daha çok hangi yaş gruplarında ilgi çekiyor?

- Hedef kitlem yok açıkçası. Bildiğim kadarıyla okuma yazması olan herkes okuyabilir. Yazdıklarımı bir blogda, bir sayfada gördüğümde değişik yaş gruplarının olduğunu söyleyebilirim. Bir de belirtmek de fayda görüyorum; sadece yazdıklarımın değil de ayrıca sahne sanatı olarak şiiri sahnede söylemek ve gelen, izleyen kitlenin içerisinde her yaş grubunu görmek sanırım sorunun doğru cevabı olacaktır. Bulaş döneminden önce şiir etkinliklerim yoğundu. Sahnede olmayı sevmeme rağmen şimdilik bu etkinliklerden uzağım.

6. Yazarken ilham aldığınız şey nedir? Bir kişi olabilir bir nesne olabilir. O ilham periniz size ne olunca geliyor?

- Hayatın içerisinde o kadar mükemmel ses ve görüntü dizini varki. Her biri sizin ilham kaynağınız olabilir. Yazan sadece kendini yazmaz. Yazan topluma karşı duyarlılığı olan insandır. Hissettiğimiz, algıladığımız ne varsa, ki; insanı diğer canlılardan ayıran özelliği yazabilme ve çizebilme kabiliyetidir. Bu nedenle hayatın içerisinde kutupsal gördüğümüz ne varsa her biri ilhamımızdır. Acı-tatlı, hüzün- sevinç, aşk- yalnızlık, doğum- ölüm, ne varsa ilhamdır bana göre. Her zaman kalem ele alındığında yazılamıyor maalesef. Yoğun hissetmek gerekiyor. Dünyada olabilen ne varsa, sizde hangisi yoğunluk yaşatmışsa onu kaleme almak için vakit ve yer fark etmiyor. Benim adıma böyle en azından. Yazım yeteneği olan kişi için ilham kendisinde saklıdır. İstendiğinde çıkar gelir. Sadece hissedebilsin yazım konusunu.

7. Beğendiğiniz ve kitaplarını okuduğunuz bir yazar var mı?

- Saymakla biteceğini sanmıyorum. Galiba sahnede şiir söyleme sanatından dolayı olsa gerek, bir çoğunu okuyorum. Beni etkileyenler elbette çoğunlukta. Onlarca kitabı olmamasına rağmen ve hatta sadece birkaç şiiri olmasına rağmen İhsan Yüce çok önemlidir benim için. Bir çoğumuzun bir nefeste sayabileceğimiz ustalar elbette okunası baş tacı yapılası. Nazım’dan, Attila İlhan’a, Can Baba’dan, Turgut Uyar’a, Adnan Yücel’e. Cemal Süreya’dan yılmaz Odabaşı’na, Nilgün Marmara’dan arkadaş Zekai Özger’e kadar saymakla bitmez. Bir de halk edebiyatı önemli benim için. Karacaoğlan’dan Emrah’a kadar o deryanın içine dalmadan kendimi alamıyorum. İtiraf etmeliyim ki Divan Edebiyatı denildiğinde Mevlana okumazsam olmuyor.

8. Peki yazarlarla görüşme imkânınız oldu mu? Bir araya geldiniz mi hiç?

- Bir çoğuyla tanışma, sohbet etme ve görüşlerinden faydalandıklarım çok oldu. Işıklarda uyusun Cemal Safi üstatla, Ataol Behramoğlu üstatla, Ahmet Telli Abiyle, Nevzat Çelik abiyle ve yine ışıklarda uyusun Küçük İskender’le şiir ve hayat konuşmak bende ayrı sayfa açmıştır yaşantıma dair.

9. Konularınızı nasıl seçiyorsunuz?

- Hayatın içinde olmayan konu yok. İçten dışa adım attığımız andan itibaren bize sunulmuş bir dünya vardı. Ve bu dünyada her an her konuyla karşılaşmak mümkün. Bunu nasıl aldığınız ve ne kadar doğru sunduğunuz önemli. Dünya bahşedilmiş bir konu yazanlar için.

10. Peki son olarak Buradan okurlarınıza seslenmek isteseniz ne derdiniz?

- Okumaktan korkmasınlar derim. Bıraksınlar okumayanlar okuyanlar korksun. Okuyanların dünyasında güzellikler vardır. Gelişirler, geliştirirler okurken. Bir de başkasından öğrenmeyi beklemesinler. Öğrenmeye çalışmak kadar insanı insan yapan başka keşif yok. Selamımı da iletirseniz sevinirim. Sağlıkla kalsınlar.

Editör: TE Bilisim