1.Kısaca kendinizi anlatır mısınız?

Afyon/Emirdağ doğumluyum. Çifteler de Atatürk İlkokulunu, Eskişehir de Hacı Süleyman Çakır Ortaokulunu ve Lisesini bitirdim. Lise 1. sınıfı Elbistan Mükremin Halil lisesinde okudum. Anadolu Üniversitesinde, Eğitimde Psikolojik Hizmetler Ana Bilim Dalında lisans eğitimini yaptım. 6 yıl özel eğitim öğretmeni olarak çalıştım. İlk görev yerim Ankara Kemal Yurtbilir İşitme Engelliler okuluydu. Sonra çocukluk ve gençlik yıllarımın geçtiği şehir olan Eskişehir’e tayin istedim ve atandım. Psikolojik Danışman olarak, sırayla Seyitgazi Lisesi, İşitme Engelliler Okulu, Eskişehir Olgunlaşma Enstitüsü Kız Meslek Lisesi’nde görev yaptım.

2003 yılında eşimin İnegöl İlçe Milli Eğitim Şube Müdürü görevine atanması nedeniyle eş durumundan İnegöl’e yerleştim. İnegöl Kız Meslek Lisesi, Süper Lise, Turgutalp Anadolu Lisesi ve son olarak da İnegöl Mediha Hayri Çelik Fen Lisesi’nde halen görevde bulunmaktayım.

“Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Sınavı” sonunda uzmanlığa yükseldim. Görev yaparken pek çok eğitime katıldım, katıldığım eğitimleri sertifikasyonlaştırarak Psiko-eğitim, Sınıf Temelli Müdahale, Grupla Psikolojik Danışma ve Toparlanma Teknikleri, konu alanlarında formatörlük unvanı aldım. Katıldığım eğitimlerden edindiğim mesleki birikimlerimi meslektaşlarımla paylaşmak üzere çeşitli kurslarda formatörlük görevinde bulundum.  

1999 depremi sonrası psiko-sosyal çalışmalarda fiilen görev yaptım.

Aile Eğitimi Programı Uygulayıcılığı,

7-19 Yaş Aile Eğitimi Programı Uygulayıcılığı,

0-18 Yaş Aile Eğitimi Kursu Uygulayıcılığı,

Aile Danışmanlığı ve Temel Yetenekler Testi uygulayıcılığı.

Psikolojik Testler Uygulayıcılığı formasyon sahibiyim. Aile ve çocuk eğitimi alanında çalışmalar yapmaktayım. Kurslar, seminerler, konferanslar vermekteyim.

Eğitim: Bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi yoluyla davranış değiştirmedir. Doğumdan ölüme kadar süregelen bir olgudur. Ben de aynı zamanda Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde öğrenciyim.

Eserlerim,

“GÜLSÜN HANIM” (Biyografik Roman) Kadının hayat mücadelesini ve çalışma motivasyonunu vurgulayan bu romanımın adı evimin bulunduğu sokağa verildi.

“AYNI TANRI’NIN ÇOCUKLARI” (Roman)

“GECEME SIZAN NEFES”(Şiir) şiirlerimden bir kısmını içeren kitaptır

“CAN DOSTUM” (Gençlik Öykü)

“MİNİK SERÇE” (İlkokul Öykü)

Çok yakında bir fantastik kurgu alanında romanım daha çıkacak. Basıma hazır kitaplarım ve araştırmalarım da var. Bazı öyküleri ve şiirleri çeşitli yayın organlarında ve sosyal ağlarda da okuyucularımla buluşturmaktayım. Yazar Özer Yılmaz ile evliyim ve bir kız bir erkek evladım var. Kızım endüstri mühendisi damadım makine mühendisi Ayazalp ve Arya Nil adında dünya tatlısı iki torunum var. Oğlum hukuk fakültesi mezunu henüz stajer Avukat. Allah herkesin evladını kendine bağışlasın, güzel gelecekler yazsın.

2. Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?

Ortaokul sıralarında küçük öyküler yazmaya çalışırdım sonra hoşuma gitmezdi yazdığım kâğıtları buruşturup atardım. Liseye başladığımda şiire yöneldim Bakiler, Fuzuliler, Nabi, Mevlana kısacası Divan Edebiyatı şairleri ilgi alanım olmuştu. Bizim lise yılları zamanımızda anı defterlerimiz olurdu. Benim de kalınca bir defterim vardı bu defterin bir yüzüne kendi yazdığım şiirler diğer yüzünde de arkadaşlarımın yazdıkları vardır ve halen saklamaktayım.  

İlk kitabım “Gülsün Hanım” çıktığında bana “Bu kitabı ne kadar sürede yazdın,” diye soranlar olmuştu. Buna benim cevabım ise yaşım kadar sürede demiştim. Çünkü gerçek yaşamdan alınmıştı ve bunun hayata iştigali de tecrübemle alakalıydı.

3. Yazmanızda en büyük etken nedir?

Ortaokul sıralarındayken bile okuduğum her romanı ben yazmış olsaydım nasıl yazardım diye düşünürdüm ve öyküler kurgulardım. O yıllarda okuduğum her kitabın yazarına hayranlık duyardım. Bir Yakup Kadri bir Halide Edip bir Hüseyin Rahmi ya da adını burada yazamadığım birçok yazarın yerinde olmak isterdim. Kısacası mutlu bir evliliğim ve rahat sayılabilecek bir yaşamım var beni yazmaya zorlayan bir etken yok. Ben haz duyduğum ve kendimi yazmaktan alamadığım için yazıyorum. Yazmayı iş olarak görenlerden değilim çünkü gelir kaynağım farklı.

4. Yazarken çektiğiniz en büyük zorluk nedir peki?

Ben bir psikolojik danışmanım ve normal zamanlarda hafta içi saat 9.00 - 16.00 arası okuldayım. Eğer uygunsam akşamları aile eğitimleri düzenlediğim de oluyor. Benim yazma zamanım gece 00.00’dan sonra gerçekleşiyor bu da sağlıksız bir durum. Duyguları işlerken çok yoğun duygulanım yaşıyorum ve bazı bölümleri sanki film izlermişçesine ağlayarak yazdığım oluyor. Bu mesleğimin verdiği yıpranmışlıktan da kaynaklanıyor olabilir ama olayları böylesi içselleştirmek ilerleyen zamanlarda bana bedensel problem olarak dönebilir.

5. Kitabınız daha çok hangi yaş gruplarında ilgi çekiyor?

Ben her yaş gurubuna yönelik eser verdim. Gülsün Hanım, Aynı Tanrının Çocukları ve Geceme Sızan Nefes 12 yaş üzerindeki her bireyin okuyabileceği kitaplardır. Bana gelen geri dönütlerde bu kitapları ortaokulda okuyan çocuklarına okutan yetişkinler var ve onlarında zevkle okuduklarını söylediler. Kitaplarımın akıcı olduğunu ve konuların okuyucuyu içine çektiğini söylüyorlar bu da beni mutlu ediyor. Bugün kitap okuyan insan sayısının çok az olduğu düşünülünce, akıcılığın ve konunun içine çekebilme özelliğinin çok değerli olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

6. Yazarken ilham aldığınız şey nedir? Bir kişi olabilir bir nesne olabilir. O ilham periniz size ne olunca geliyor?

Anlatılan bir olay, okuduğum bir gazete manşeti ya da gözlemlediğim bir durum kısacası doğada olabilecekler ya da fantastik kurgular, toplumda farklı kalanlar her şey benim için ilham olabilir. “Şu kişi” ya da “bu şey” diyemiyorum.

7. Beğendiğiniz ve kitaplarını okuduğunuz bir yazar var mı?

Elbette benim de zevk alarak okuduğum değerli yazarlar var. Bunlara örnek verecek olursam bir İskender Pala, Ahmet Ümit gibi yazarları önemseyerek okurum ancak farklı tatlara her zaman açığım ve bana katkı sunacak her kitabı okumak isterim, okurum. 

8. Peki yazarlarla görüşme imkânınız oldu mu? bir araya geldiniz mi hiç?

Birçok yazarla fuarlarda görüşüyoruz. İmza günü sonunda sohbet etme zamanımız oluyor. İnsan aynı dilden konuştuğu kişilerle daha güzel sohbetler ediyor. Biz de yazar ve şairler olarak zaman zaman bir araya geliyoruz ve program yapıyoruz. Şu an pandemi nedeniyle bu toplantılar ötelenmiş durumda ama inşallah en kısa zamanda sorun çözüme ulaşacak ve eskisi gibi yazar-okur buluşmalarımız başlayacak.

9. Konularınızı nasıl seçiyorsunuz?

Ben eğitimciyim ve psikolojik danışmanım 7-18 yaş arası gurupla ve yetişkinlerle çalışıyorum. Konularım hedeflediğim gurubun kişisel gelişimini roman içindeki kahramanların yaşadıkları olaylarla ya da öykünün içinde gerçekleştirecek şekilde oluyor. Yani şunu diyebiliriz benim kitaplarım kişisel gelişim içeren romanlardır.

10. Peki son olarak buradan okurlarınıza seslenmek isteseniz ne derdiniz?

Bazı okurların futbol takımı tutar gibi fanatikçe yazar taraftarı olduğu bir gerçek. Bu tür kitap seçimi yapan okurlara diğer yazarlara da şans vermelerini öneriyorum. Unutmayalım ki patates kızartmasını seviyoruz diye her daim patatesi kızartarak yemiyoruz. Haşlayarak salatasını da yapıyoruz, püresini de yapıyoruz, fırında kumpir halinde de yiyoruz, bir yemeğin içine de katıyoruz kısacası bize her hali farklı bir tat veriyor. Farklı tatlara yelken açmalarını öneriyorum.


Editör: TE Bilisim