Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Malezya’nın başkenti Kuala Lumpur’da gerçekleştirilen Kuala Lumpur Zirvesi açılış oturumuna katıldı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile zirveye katılan diğer devlet ve hükûmet başkanları zirvenin gerçekleştirildiği Kuala Lumpur Konferans Merkezi'ne gelişlerinin ardından aile fotoğrafı çektirildi. Aile fotoğrafı çekiminin sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malezya Kralı Sultan Abdullah Riayatuddin Mustafa Billah Şah ile konferansın açılış oturumunun gerçekleşeceği salona geçti.

Zirve’nin açılış oturumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan,  katılımcılara hitaben bir konuşma yaptı. Konuşmasında, Malezya'nın öncülüğünde bu yıl ilk kez liderler düzeyinde yapılan Kuala Lumpur Zirvesi’nde bulunmaktan duyduğu heyecanı dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, daveti ve misafirperverliği için Malezya Başbakanı Mahathir Muhammed'e şükranlarını sundu.

“İSLAM DÜNYASI GÜÇSÜZ DEĞİLDİR”

Kuala Lumpur Zirvesi'nin katılımcı ülkelerin dayanışmasını güçlendirerek ümmetin vahdetine katkı sağlamasını dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zirve’de sürdürülebilir kalkınma, güvenlik ve savunma, ticaret ve yatırım ile teknoloji ve internet başlıklarında iş birliği imkânlarını değerlendireceklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam düşmanlığından teröre, tefrikadan iç kavgalara, mezhep ve etnik temelli çatışmalara kadar birçok meseleyi özgürce konuşma fırsatı bulacaklarına işaret ederek, “1,7 milyarlık nüfusuyla dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslüman dünyanın durumunu, imkânlarını, kalkınma potansiyelini ve elbette bu potansiyelin harekete geçmesine engel olan hususları da ele alacağız. Daha güçlü, müreffeh ve ekonomik açıdan bağımsız bir İslam dünyası için fikirlerini bizimle paylaşan ve paylaşacak olan her bir kardeşime şimdiden şükranlarımı sunuyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam ülkelerinin bir araya geldiği platformların en büyük sıkıntısının uygulama eksikliği olduğunun altını çizerek, “Şayet Filistin davasında hâlen hiçbir mesafe alamamışsak, kaynaklarımızın sömürülmesine mani olamıyorsak, mezhepçilik üzerinden coğrafyamızın lime lime edilmesine 'dur' diyemiyorsak sebebi budur. Yoksa İslam dünyası güçsüz değildir, zayıf değildir, çaresiz asla değildir. Müslümanların kaynak, nüfus ve coğrafi konum bakımından rakipleri ile arasında hiç bir fark yoktur. Hatta tüm bu alanlarda İslam dünyası diğer ülkelere kıyasla çok daha iyi bir durumdadır” değerlendirmesinde bulundu.

“ALDIĞIMIZ KARARLARI İCRAATA DÖNÜŞTÜRMELİYİZ”

“Allah'ın bizlere bahşettiği onca imkâna, petrole, nüfusa, doğal kaynağa rağmen hâlâ Müslümanların önemli bölümü açlık, kıtlık, fakirlik ve cehaletle boğuşuyorsa hatayı önce kendimizde aramamız gerekiyor” ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendi hatalarımız için başkalarını suçlamak kolaycılık olacaktır. Müslümanlar son iki asırda ne çekmişse meseleleri ile yüzleşmek yerine kolaycılığa kaçtıkları için çekmiştir. Aldığımız kararları icraata dönüştürebildiğimiz ölçüde değişime de öncülük edeceğimize inanıyorum” diye konuştu.

Türkiye’nin Asya, Avrupa ve Afrika'nın merkezinde bir ülke olarak bu coğrafyalarda yaşanan her hadiseden en fazla etkilenen ülke olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin komşusu Suriye’deki savaştan, zulümden ve terör örgütlerinin baskısından kaçan 3 milyon 700 bin Suriyeliye sahip çıktığını, bunun yanın da Irak'tan Afganistan'a kadar yüz binlerce muhacire ensarlık yaptığını anlattı.

Zirveye, Birleşmiş Milletler öncülüğünde ilk kez düzenlenen Küresel Mülteci Forumu'ndan geldiğini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cenevre’deki toplantıda hem Suriye’de hem de bölgede yaşanan insani dramlara dikkat çektiğini, çıkar odaklı bakış açısı yerine insanı ve vicdanı merkeze alan bir anlayışla küresel sorunlara çözüm bulunması gerektiğini ifade ettiğini söyledi.

“İSLAM İŞBİRLİĞİ TEŞKİLATI GİBİ PLATFORMLAR ETKİNLİĞİNİ ARTIRACAK ŞEKİLDE GÜNCELLENMELİ”

Son yıllarda katıldığı veya sorumluluk üstlendiği tüm platformlarda insanların ve Müslümanların karşılaştığı sıkıntıları gündeme taşıdığını, dünya sisteminin adalet ve hakkaniyet eksenli yeni bir yapılanmaya ihtiyaç duyduğunu söylediğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İkinci Dünya Savaşı’nın galipleri tarafından kendi çıkarlarını korumak gayesiyle kurulan 1,7 milyarlık İslam âleminin kaderini Güvenlik Konseyi daimi üyesi beş ülkenin keyfine bırakan sistem artık ömrünü tamamlamıştır” dedi.

İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformların etkinliğini artıracak şekilde güncellenmesinin şart olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin üç yıl yürüttüğü İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanlığı sırasında bu konulara özel önem verdiklerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sadece konuşmadıklarını, sorunları tespit ederek, alınan kararların fiiliyata geçmesini sağladıklarını belirtti ve şöyle devam etti: “İsrail yönetiminin hukuk tanımaz tacizleri karşısında Kudüs’ün ve Filistin’in onurunu korumak için mücadele ettik. Türkistan’dan Arakan’a, Yemen’den Libya’ya, Suriye’ye kadar her türlü hukuksuzluğa tepki gösterdik. İslam dünyasının potansiyelini harekete geçirecek, ticaretimizi artıracak, ekonomik kalkınmamızı hızlandıracak, teknoloji ve finans alanında iş birliğimizi güçlendirecek pek çok proje yürüttük. Teşkilatın tarihinde ilk defa üst düzey Kamu ve Özel Sektör Yatırım Konferansı ile Sosyal Gelişim Bakanları Konferansına ev sahipliği yaptık. Ancak bu dönemde İslam dünyasının sessizliğinden, Müslümanların ataletinden, parçalanmışlığından beslenen çevreleri ise çok ciddi rahatsız ettik.”

“ÜLKEMİZİ TERÖRLE, SOKAK OLAYLARIYLA DİZE GETİRMEYE ÇALIŞTILAR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizi terörle, sokak olaylarıyla dize getirmeye çalıştılar. Besleyip büyüttükleri FETÖ’cü taşeronlarıyla bizi yolumuzdan vazgeçirmek istediler. Uluslararası medyadaki kiralık kalemleriyle ülkemize ve şahsıma iftira attılar. Teröristlere on binlerce tır ve uçak dolusu silah vererek ülkemizi terör koridoruyla kuşatmaya kalktılar. İçeride ve dışarıda Türkiye’yi susturmak, sesini kısmak için iftira, darbe, ekonomik terör dâhil her türlü yolu denediler. Allah’a hamdolsun bunların hiçbirisine boyun eğmedik, eğmiyoruz, eğmeyeceğiz. Onlar susturmaya çalıştıkça biz ısrarla Filistin diyoruz, Gazze diyoruz, Arakan, Libya, Somali, Suriye diyoruz. Onlar üzerimize geldikçe biz daha gür bir sesle ‘Dünya beşten büyüktür’ diyoruz. Onlar bizi bölmeye, parçalamaya çalıştıkça, kardeşliğimize çok daha sıkı bir şekilde sarılıyoruz” diye ekledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrım yapmadan tüm terör örgütleriyle mücadele ettiklerini, DEAŞ ve PKK-YPG ile mücadelede başarı elde ettiklerini ifade ederek ekonomi alanında da bağımsızlığı tahkim edecek millî paralarla ticaret gibi stratejik projelere ağırlık verdiklerini, bundan sonra da mücadeleyi “Müslümanlar kardeştir” inancıyla sürdüreceklerini vurguladı.

“ENERJİMİZİ İÇ KAVGALARLA HEBA EDİYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam ülkelerinin ticaretten siyasete, dış politikadan savunma sanayii ve teknolojiye kadar hemen her alanda potansiyellerinin çok altında rakamlarla karşı karşıya olduklarına dikkati çekerek, İslam ülkelerinin dünya ekonomisindeki toplam payının yüzde 10'u dahi bulmadığını anlattı.

En zengin İslam ülkesi ile en yoksulu arasındaki gelir farkının 200 katı aştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, küresel petrol rezervlerinin yüzde 59'una, doğal gaz rezervlerinin ise yüzde 58'ine sahip İslam ülkelerinde 350 milyon Müslümanın aşırı yoksulluk şartlarında hayatta kalma mücadelesi verdiğini söyledi.

Dünya nüfusunun dörtte birini oluşturan Müslümanların küresel sağlık harcamalarındaki payının sadece yüzde dört olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya genelinde okuryazarlık oranı yüzde 82,5 iken bu oranın bu oranın İslam dünyasında yüzde 70 civarında seyrettiğini, İslam ülkelerinin millî gelirlerinin yalnızca 3,7'sini eğitime ayrılırken diğer ülkelerin ortalama yüzde 4,8'ini tahsis ettiğini aktardı.

Şu an dünya genelinde yaşanan çatışmalarda ölenlerin yüzde 94'ünü Müslümanların oluşturduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti: “Hâlihazırda dünyada satılan her üç silahtan biri Orta Doğu'ya gidiyor. Yani Müslümanlar çoğu zaman basit sebeplerle birbirine kurşun sıkarken, kaynaklarını eğitim, sağlık, araştırma-geliştirme yerine silahlanmaya ayırırken zenginleşenler Batılı silah tüccarları oluyor. Az önce izledik yapay zekânın, kuantum bilgisayarlarının, robotik teknolojilerin konuşulduğu bir dönemde ne yazık ki biz enerjimizi iç kavgalarla heba ediyoruz. Yüz milyonlarca Müslümanın sorumluluğunu taşıyan liderler olarak hiçbirimizin bu tablodan mutmain olmadığını biliyorum. Ancak biz her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylığın olduğunu müjdeleyen bir dinin mensuplarıyız. Biz 'Kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikin' buyuran Peygamberimiz Aleyhissalatu Vesselam'ın ümmetiyiz. Ümitsizliğe kapılmak, yeise düşmek, karamsar olmak bize yakışmaz. Şartlar ne olursa olsun, ne kadar zor olursa olsun âlemlerin Rabbinden ümit kesilmez. Zira her kriz beraberinde mutlaka fırsatları da getirir.”

“SÜREKLİ SORUNLARI KONUŞMAK YERİNE ÇÖZÜME ODAKLANMALIYIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların birlik, kardeşliğe önem vererek geçmiş yerine geleceğe odaklanmasıyla sorunları çözebileceğine vurgu yaparak; sürekli sorunları konuşmak yerine çözüme odaklanmak gerektiğini, potansiyeli harekete geçirerek, birbirlerinin eksikliğini giderecek projelere ağırlık vermek gerektiğini bildirdi.

Savunma, enerji, ileri teknoloji, finans başta olmak üzere stratejik önemi haiz alanlarda iş birliğini daha da ilerletmeleri gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, millî paralarla ticaretten yatırımlara, zekât müessesesinin ihyasından israfının önlenmesine, çevreden eğitime, sağlığa, turizme kadar kısa süre içerisinde atılabilecek pek çok adım olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplantının hayırlara vesile olmasını diledi ve ev sahipliği için Malezya Başbakanı Muhammed ve Malezya halkına teşekkürlerini yineledi.

Zirvenin açılış oturumuna eşi Emine Erdoğan ile katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra “Kalkınmanın Önceliği ve Sınamalar” temalı yuvarlak masa toplantısına iştirak etti.

Editör: TE Bilisim