Prof. Dr. Hasan Kasap, çocuk spor ilişkisinde dikkat edilmesi gereken noktaları paylaşırken; çocuğun spora oyun aracılığıyla entegre edilmesi gerektiğini vurgulayarak “Bilinçsiz rekabet travmaya yol açabilir. Bırakın çocuğunuz içindeki sporcuyu kendi keşfetsin” dedi.

Sporun çocuk gelişimi üzerindeki etkileri uzun yıllardır sıklıkla vurgulanıyor. Yalnızca bedensel gelişimi değil, zihinsel zindeliği de sağlayan sportif faaliyetler, çocukların sosyalleşmesi açısından da oldukça önemli. Fakat çocuklar kadar ailelerin de aklında birçok soru işareti var. Prof. Dr. Hasan Kasap, bu soru işaretlerini ortadan kaldırmak için çocukların hangi yaşta hangi sporu yapması gerektiğinden, okul-spor ilişkisine ve ailelerin dikkat etmesi gereken noktalara kadar birçok önemli bilgiyi derledi.

Çocuğun spora adaptasyonunun oyunla başladığını belirten Prof. Dr. Kasap, oyunun çocuğun motorsal, bilişsel ve değerler gelişiminin anahtarı olarak görüldüğüne değindi. Prof. Dr. Kasap; “Yedi yaşa kadar etkinliklerde neşe verici faktörler ön plandadır. Devamında hareket eğitimi yine oyunla verilmelidir. Çocuğun yaşına uygun sporu belirlemek yerine, çocuğun kendi içindeki sporcuyu keşfetmesine olanak sağlayacak öğrenme çevresini sunmamız gerekiyor. Dört yaşından itibaren yüzme, jimnastik ve atletizm gibi spor dalları, oyun formlarından uzaklaşmadan çocuğa sunulmalıdır” dedi.

Genlerin çocuğun geleceğini sınırladığını fakat her şeyin yaşanan çevrede öğrenildiğinin de unutulmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Kasap şu ifadeleri kullandı; “Aynı sportif özelliklere sahip çocuklardan bazıları göğüs göğse mücadeleyi, bazıları bireysel yarışmayı, bazıları ise filenin arkasında kalmayı tercih edebilir. Çevresinden hırslı, saldırgan ya da korkuyu da öğrenebilir. Önemli olan çocuğun kendi felsefesine uygun sporu seçebilmesine zemin hazırlamaktır.”

Türkiye’de çocukları sporla tanıştırma konusunda eksikler olduğunu belirten Prof. Dr. Kasap, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin P&G iş birliğiyle hayata geçirdiği "Türkiye'nin Spor Kültürü" araştırmasının da verilerini paylaştı. Buna göre 5-13 yaş grubunda 10 çocuktan 2’si bilinçli olarak spor yapıyor. 100 aileden sadece 1’i çocuklarını spora yönlendirmeden önce araştırma yapıyor. Prof. Dr. Kasap’a göre bu noktada iş ailelere düşüyor;

“İnsan yaşamının temelleri ailede atılır. Bu sebeple çocuklarınızın fiziksel ve ruhsal gelişimlerine katkıda bulunmak için mümkün olan en kısa zamanda onları sporla tanıştırın. Bunu yaparken de çocuğunuzun fiziksel ve duygusal güvenlik alanlarının yanı sıra duyuşsal değerlerini gözetin. Ailenin spor yaparken ve izlerken takındığı tavır, kullandığı dil, benimsediği adil oyun yaklaşımları çocuğun bu alanda biçimlenmesinde etkilidir.”

Çocuğun icra ettiği spor dalında daima olayların tartışılması gerektiğini fakat çocuğun performansının tartışılmaması gerektiğini önemle vurgulayan Prof. Dr. Kasap, özellikle ilkokul çağı spor eğitiminde bilinçsiz rekabetin çocuklar üzerinde travma etkisi yaptığını belirtti. Prof. Dr. Kasap; “Kendi aralarında dahi yenilgiye uğrayan çocuklar, yenilginin aşağılandığı yarışmalarda, kendilerini “tacize uğramış” hissedebilirler. Bu ise çocukların “düşmanlık” hislerinin gelişmesine neden olabilir” dedi.

Editör: TE Bilisim