KERÂHET VAKİTLERİNDE KILINMASI CAİZ MİDİR?

Tahiyyetü’l-mescid namazının, camiye girildiğinde kılınması sünnettir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), söz konusu namazla ilgili olarak; “Sizden biriniz mescide girdiğinde oturmadan iki rek‘at namaz kılsın.” (Buhârî, Salât, 60 [444]; Müslim, Salâtü’l-müsâfirîn, 69 [714]) buyurmuştur.

Tahiyyetü’l-mescid namazı Hanefîler'e göre iki veya dört, Mâlikîlere göre ise iki rek'at kılınır. Şâfiîlere göre aslolan iki rek'at olmakla birlikte Şâfiî ve Hanbelîler bu niyetle istendiği kadar namaz kılınabileceğini ifade etmişlerdir.

Tahiyyetü’l Mescid Namazının Hükmü Nedir (1)

Hanefîler, nâfile namaz kılmanın mekruh sayıldığı vakitlerde tahiyyetü’l-mescid namazının kılınamayacağı kanaatindedir. Şâfiîlere göre tahiyyetü’l-mescid mutlak değil sebebe bağlı nâfile namazlardan olduğu için bu vakitlerde de kılınabilir (Şirbînî, Muğnî’l-muhtâc, 1/311).

Rokanın faydaları nelerdir? Rokanın faydaları nelerdir?

Ezân okunduğu sırada mescide giren kimsenin bu namazı kılması Hanefîler'e göre mekruh iken Şâfiîlere göre mekruh değildir. Ancak müezzin kâmet getirirken veya cemaatle namaza başlandığında mescide giren kişinin tahiyyetü’l-mescid kılmasının mekruh olduğu hususunda fakihler görüş birliği içindedir.

Tahiyyetü’l Mescid Namazının Hükmü Nedir (2)

Hanefîler, cuma namazında hatip minberde iken mescide giren kimsenin oturup hutbeyi dinlemesi gerektiğini ve tahiyyetü’l-mescid kılmasının mekruh olduğunu söylemiştir. Şâfiîlere göre ise uzatmamak ve iki rek‘atı geçirmemek şartıyla kılınmalıdır.

Mescide giren kişinin, meşguliyet veya kerâhet vaktinin girmesi gibi sebeplerle bu namazı kılamaması durumunda, “Sübhânallâhi ve’l-hamdü lillâhi ve lâ ilâhe illallâhü va’llâhü ekber” demesi müstehaptır; bazı âlimler buna “ve lâ havle ve lâ kudrete illâ bi’llâhi’l-aliyyi’l-azîm” cümlesini de eklemiştir.

Hanefîler, herhangi bir namazı kılmak veya farz namazı cemaatle kılmak suretiyle de mescidin hakkının verileceğini, dolayısıyla en az iki rek‘at farz veya nâfile namazı kılmak niyetiyle mescide giren kişinin kıldığı bu namazın, niyet etmese bile tahiyyetü’l-mescid yerine geçeceğini ve onun sevabını da kazanacağını belirtmişlerdir (Kâsânî, Bedâi’, 2/166, 191; İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/18).

Mescid-i Harâm’ın tahiyyesi Kâbe’yi tavaf etmektir; tavaf niyetiyle oraya giren hemen tavafa başlamalı, tavaf niyeti olmaksızın giren ise tahiyyetü’l-mescid namazı kılmalıdır.

https://kurul.diyanet.gov.tr/Cevap-Ara/217/

Editör: Akif Arslan