Musa (a.s.) bir gün yolda ilerlerken kendi kendine söylenen bir çoban ile karşılaşır,  çoban şöyle söyleniyordu:

Ey kerem sahibi Allah’ım kendi bana göster ki sana kul kurban olayım, çarığını dikeyim, saçını tarayayım elbiseni yıkayayım kendini bana göster ki sana süt ikram edeyim elceğizini öpeyim ayaklarını ovayım. Bütün keçilerim hayvanlarım sana kurban olsun ey Allah’ım.

Çobanın bu söylenişleri devam ederken Hz. Musa dayanamaz ve çobana şöyle seslenir: Sen kiminle konuşuyorsun böyle, Ey Musa bizi yaratanla bu yeri göğü var edenle der çoban.

Hz. Musa biraz kızgın bir ses tonuyla: Vah vah yazık sana sen aklını oynatmışsın, daha inananlardan olmadan kafir oldun sen. Bu söylediklerin çok çirkindir küfürdür, sen Alemlerin Rabbi olan Allah’a nasıl bu şekilde seslenir de böyle saçma sapan bir şekilde dua edersin. Vallahi eğer bu tür çirkin sözlere devam edersen Allah’ın seni çok yakında büyük bir azapla cezalandıracağından korkarım.

O an Musa (a.s.) ya Allahtan bir vahiy gelir: Ey Musa, niçin bize dua eden kulumuzu yolumuzdan ayırırsın, oysaki biz seni insanları doğru yola iletesin diye yolladık. Ben herkese bir huy, herkese farklı bir dil verdim, o kendince bize dua ediyor. Onun sözleri ona göre bal, sana göre zehirdir. Biz temiz olanı da biliriz kirli olanı da, biz kullara ibadet edin diye emrettiysek bir kar bir fayda elde edelim diye değil, onlara ihsanda bulunayım diyedir. Kaldı ki inananların beni yüceltmesiyle de yücelmem, onlar bana dua etmekle beni zikretmekle kendilerini günahlardan temizlerler. Biz dile söze bakmayız, gönüle ve kişinin haline bakarız, kalp samimi ise kalbe bakarız bizim katımızda önemli olan budur.

Editör: TE Bilisim