AKİF ARSLAN YAZIYOR
Deprem...
Evleri yıktı, hayatları altüst etti, umutları paramparça etti.
Ama bu topraklarda insanlar her şeye rağmen yeniden ayağa kalkmayı bildi.
Kahramanmaraş’ın köylerinde, Göksun’un dağ köylerinde insanlar gece gündüz çalıştı.
Bir yandan kendi evinin enkazını kaldırırken, öte yandan başkalarının evini inşa etti.
Ve şimdi... o insanların alın teri, emeği, hakkı bir kalemde siliniyor.
17,4 Milyonluk Sessiz Mağduriyet
Kanlıkavak, Esenköy ve Apıklar mahallelerinde yapılan köy evleri...
Tamamlanmış, anahtar teslimine hazır.
Ama o duvarların içinde bir dram gizli: 17 milyon 400 bin liralık ödenmeyen emek.
Taşeronlar Ramazan Demiroğlu, Yunus Emre Ayar, Murat (İran uyruklu), Muhsin Şişlik, Mehmet Göz, Ömer Gürbüz, Beyazıt Su…
Her biri, aylarca çalışmış.
İşçi maaşlarını kendi cebinden ödemiş, malzeme almış, borçlanmış.
Ve şimdi diyorlar ki:
“Biz depremzedeyiz. Evimizi kaybettik, şimdi emeğimizi de kaybettik. Artık evimize ekmek götüremiyoruz.”
Ana Yükleniciye Güven Kalmadı
İşin ana yüklenicisi Ahes Milenyum İnşaat.
Devlet adına yapılan bu projede taşeronlara tek kuruş ödenmemiş.
Defalarca söz verilmiş ama hiçbir söz tutulmamış.
Telefonlar açılmıyor, muhatap bulunamıyor.
Bu ülkede emeğin en kutsal değer olduğunu söyleriz ama…
Birileri, depremzede insanların emeği üzerinden “oyun” oynuyorsa,
orada adalet susuyor demektir.
“48 Saat Veriyoruz, Sonra Söküyoruz!”
Artık sabır bitmiş.
Taşeronlar açık açık söylüyor:
“48 saat içinde ödeme yapılmazsa, yaptığımız binaları sökeriz!”
Bu söz, bir tehdit değil; bir çaresizlik çığlığı.
Çünkü insanlar “devlet bizi kandırdı” demiyor,
“devlet adına iş yapanlar bizi kandırdı” diyor.
Aradaki fark çok büyük.
Bakanlığa ve Cumhurbaşkanına Açık Çağrı
Taşeronlar, Bakan Murat Kurum’a sesleniyor:
“Sayın Bakan, teslim edilen evler bizim emeğimizle yapıldı. Emeğimiz korunmazsa bu bakanlığın adaletine gölge düşer.”
Ve ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrı yapıyorlar:
“Biz devlete değil, devlet adına iş yapanlara karşı mağdur ediliyoruz. Bu sesi duyun!”
Bu çağrı, siyasetin değil, insanlığın çağrısıdır.
Denetim Nerede? Vicdan Nerede?
Kahramanmaraş Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’nün konudan haberdar olduğu ama sessiz kaldığı iddia ediliyor.
Oysa elinde yetki var.
Bir imzayla o hak edişi durdurabilir.
Ama durdurmuyor.
Peki neden?
Bu sessizliğin bedelini kim ödeyecek?
Depremzede emekçiler mi, yoksa kamu vicdanı mı?
Bu Ülkenin Vicdanı Bu Kadar Sessiz Olmamalı
Deprem bölgesinde yaşanan bu tür krizler, sadece bir ödeme sorunu değildir.
Bu, adalet sorunudur.
Bu, insanlık sorunudur.
Bu, “birileri doysun diye” mazlumun aç kalmasıdır.
Yarın bu insanlar gerçekten o duvarları söküp giderse,
bu sadece bir bina yıkımı olmayacak…
Bu, devlete olan güvenin çatırdaması olacaktır.
Son Söz
Bu ülke nice felaketlerden geçti.
Ama hiçbir zaman bu kadar emeğe sırtını dönmemeliydi.
Sayın yetkililer,
Bu ses, bir isyan değil; bir adalet çağrısı.
Kahramanmaraş’ın dağ köylerinden yükselen bu çığlığı duyun.
17,4 milyon liralık alacak değil bu —
bir milletin onuru, emeği, hakkı.