Çiftlerde bir yıllık korunmasız düzenli cinsel ilişkiye rağmen gebelik oluşmaması durumu infertilite (kısırlık) olarak değerlendiriliyor. Hemen hemen her evli çift normal yollardan çocuk sahibi olmak istese de bu konuda herkes aynı şansı elde edemeyebiliyor.

İnfertilite (kısırlık) sorununun başlıca genetik, çevresel ve bilinmeyen faktörler olarak hem kadını hem de erkeği etkileyen birçok nedeni bulunduğunu söyleyen Medline Adana Hastanesi Kadın Hastalıkları, Doğum ve İnfertilite Uzmanı Doç. Dr. İlay Gözükara, çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin yüzde 80-90’ında bir yılın sonunda normal yollardan gebelik oluşmasına rağmen yüzde 10-15’lik grupta ise ek tedavilere ihtiyaç duyulduğunu anlattı.

BAZI HASTALARDA SEBEP BİLİNMİYOR

İnfertilitenin, yüzde 37’sinin kadına ait, yüzde 8’inin erkeğe ait nedenlerden, yüzde 35’inin ise hem kadın hem de erkeğe ait nedenlerden kaynaklandığını ifade eden Doç. Dr. Gözükara, “Yaklaşık yüzde 20’lik bir grupta ise ‘Açıklanamayan İnfertilite’ olarak tanımlanan nedensiz, yani sebebi bilinmeyen kısırlık durumu mevcuttur” diyor.

UZMAN KONTROLÜ GEREKİYOR

Kadınlarda görülen infertilitede en sık rastlanan nedenlerin başında düzensiz regl periyodları, tüplerde tıkanıklık, üreme organlarında enfeksiyon, çikolata kisti, yumurtlama bozuklukları, polikistik over sendromu, erken menopoz ve geçmişte kanser tedavisi görmüş olmanın geldiğini anlatan Doç. Dr. Gözükara, “Ayrıca 40 yaş üzeri kadınlar ve düzenli cinsel ilişkiye rağmen 35 yaş altı kadınlar 1 yıl içerisinde, 35 yaş üstü kadınlar ise 6 ay içerisinde gebe kalamadılarsa mutlaka bir jinekoloji uzmanı tarafından değerlendirilmelidirler” diyor. Doç. Dr. Gözükara, erkelerin ise daha önceden bilinen sperm sorunları, testis-prostat ya da cinsel problemleri, kanser tedavisi geçmişi, yumurtalıkların küçük veya şişmiş olması veya ailede infertilite öyküsü varsa bir üroloji uzmanına başvurmaları gerektiğini söylüyor.

TEMEL TESTLER İSTENİYOR

“İnfertil çiftlerden kadınlarda jinekolojik muayenenin, adetin 2. veya 3. günü yapılarak yumurtalıklar ile rahmin değerlendirilmesi gerekir. Ayrıca eş zamanlı olarak kandan hormon testleri ile yumurta rezervine de bakılır. Adet bitiminde ise HSG (rahim filmi) çekilerek, rahmin iç duvar yapısı, şekli, tüplerin durumu, tüplerde şişlik olup olmadığı incelenir. Erkekte ise 3-4 günlük cinsel perhiz sonrasında verilen semen analizi (spermiyogram) değerlendirilir. Bu testte sperm sayısı, hareketliliği, şekli ve yapısı incelenir. Bunların dışında bir grup hastada ise daha ileri testler de istenebilir” diyen Doç. Dr. Gözükara, elde edilecek sonuçlara göre günümüzün en sık tercih edilen yardımcı üreme tekniklerinin başında gelen tüp bebek tedavisinin gündeme gelebileceğini kaydediyor.

TEDAVİDE GEÇ KALMAMAK GEREKİYOR

Çocuk sahibi olmakta sorun yaşayan çiftlerin zaman kaybetmeden uzman hekime başvurarak altta yatan nedenin araştırılması ve tedaviye başlanması, anne-baba olma hayalinin gerçekleşmesini sağlamada önemli bir etken oluyor. Tüp bebek tedavisinde hedeflenen asıl amaç ilk denemede gebeliği yakalamak olsa da bazen bunun hemen gerçekleşmediğini kaydeden Doç. Dr. Gözükara, “35 yaş altındaki kadınlarda ilk tüp bebek tedavisi ile hamile kalma şansı yüzde 54,8 (dondurulmuş embriyo transferleri de dahil) iken bu şans 41-42 yaşındaki kadınlarda yüzde 14,9’dan azdır. Ancak yeni tüp bebek denemeleri ile gebelik şansı göreceli artarak devam ettiğinden 3. tüp bebek denemesi sonrasında, özellikle genç çiftlerin yaklaşık yüzde 80’i gebe kalmaktadır” diyor.

Editör: TE Bilisim