Nizamettin BİLİCİ
nizamettinbilici@gmail.com
Dünya bugün büyük bir paradoksun eşiğinde. Bir yandan Mars’ta koloni kurmayı hayal ediyoruz, diğer yandan bir buğday gemisinin limana yanaşması için devletlerin birbirine ricacı olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Artık kabul etmemiz gereken bir gerçek var: 21. yüzyılın en büyük savunma kalkanı ne çelik kubbeler ne de siber duvarlar; asıl kalkan, bir ülkenin kendi halkını kendi kaynaklarıyla doyurabilme kabiliyetidir.
Peki, gıda ve tarım neden sadece bir "sektör" değil de, doğrudan bir bekâ meselesidir?
Mavi Vatan’dan Yeşil Vatan’a: Suyun ve Teknolojinin Gücü
Tarım demek sadece toprak demek değildir; tarım her şeyden önce su demektir. Yarının savaşları petrol için değil, bir damla temiz su için çıkacak. Bu yüzden, suyu akıllıca kullanmayan bir tarım politikası, cephanesi olmayan bir orduya benzer.
· Akıllı Sulama ve IoT: Toprağın nemini sensörlerle ölçen, yapay zekâ ile ne zaman ne kadar su gerektiğini belirleyen teknolojiler artık bir lüks değil, zorunluluktur. Bir damla suyu bile israf etmemek, vatan toprağının geleceğini kurtarmaktır.
· Dikey Tarım (Vertical Farming): Şehirlerin göbeğinde, mevsimden bağımsız, güneş ışığı yerine özel spektrumlu LED’lerin kullanıldığı dikey çiftlikler; gıda arz güvenliğinin "kentsel savunma" hattıdır. Lojistik riskleri sıfıra indiren, geleneksel tarıma göre %95 daha az su tüketen bu tesisler, olası bir kriz anında halkın taze gıdaya erişimini garanti altına alır.
İstihdamın Yeni Cephesi: Teknolojiyle Barışan Toprak
Tarımı sadece "yaşlıların yaptığı bir uğraş" olarak görmek, bir ülkenin ekonomik geleceğine yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Bugün tarım, devasa bir istihdam ekosistemidir. Akıllı tarım uygulamaları, drone operatörlüğü, veri analitiği ve biyoteknoloji derken; toprak artık genç zihinler için yeni bir teknoloji üssü haline geliyor.
Eğer biz "tersine göçü" teşvik eder, nitelikli genç nüfusumuzu dijital tarım araçlarıyla tarlaya geri döndürebilirsek; sadece işsizliği çözmekle kalmayız, aynı zamanda üretimin her aşamasında yerli bir akıl inşa ederiz. Gençlerin elindeki akıllı telefonlar, yarının otonom traktörlerini ve akıllı tarlalarını yöneten birer kumanda paneline dönüştüğünde, ekonomik bağımsızlığımız perçinlenecektir.
Ekonomik Egemenlik: Tohum ve Girdi Bağımsızlığı
Gıda güvenliği, aslında cüzdan güvenliğidir. Kendi gübresini, kendi ilacını ve en önemlisi kendi yerli tohumunu üreten bir ülke, küresel ekonomik şoklara karşı en dayanıklı zırhı giymiş demektir. Tohum bankaları, bir milletin binlerce yıllık adaptasyon hafızasıdır. Kendi tohumuna hükmedemeyen, kendi tabağındaki ekmeğin fiyatına da hükmedemez.
Demem o ki,
Doğayı Dinlemek, Geleceği Kurtarmaktır
Bitmeyen bir döngünün içindeyiz. Toprak bize her bahar yeniden umudu müjdeliyor ama biz o toprağı betonla boğar, suyumuzu hoyratça tüketirsek, yarın ne yiyeceğimizi değil, nasıl hayatta kalacağımızı tartışmaya başlarız.
Tarım; köylünün geçim kapısı değil, milletin hayat damarıdır. Bugün toprağa attığımız her yerli tohum ve suyu koruyan her teknolojik adım, gelecekte çocuklarımızın özgürlüğüne atılmış birer imzadır. Doğayı dinlemeye, onu korumaya ve teknolojiyle harmanlayarak üretmeye mecburuz. Çünkü karnı doymayan bir milletin, fikirleri de hür olamaz.
https://www.dogayidinle.com