* kahramanmaraş'taki okullara "şiir", "edebiyat şehri kahramanmaraş" gibi seçmeli dersler koymakla olur. eskiden şehirlerin sosyal, iktisadî şartlarına göre turizm, ticaret, tarım gibi seçmeli dersler ders programlarına konurdu. eğer bir şehir kimliği inşa edilecekse ve bunun ekseninde de şiir varsa, edebiyat varsa il millî eğitim müdürlüğünün buna müteallik seçmeli dersler ihdas etmesi gerekir. muhtemelen seçmeli derslerin ihdası merkezden, bakanlıktan oluyordur. fakat il millî eğitim'in de talebi ve bakanlık nezdinde çabası mümkündür diye tahmin ediyorum. ayrıca kahramanmaraş'ta birçok yazar yaşamaktadır. bunlar içerisinden bazılarının ders vermesi de mümkündür. bilhassa üniversite bünyesinde şehrin edebiyat kimliğine ilişkin konacak derslerde yazarlardan istifade etmek mümkündür.

* nadir baba'nın mezarını, sora sora bulunan bir yer olmaktan çıkartırsanız olur. şehrinizin içerisinde mezarlar, ziyaretler köhne vaziyetteyse, sora sora bulunuyorsa şehrin edebiyat kimliği bâriz değil demektir. divan şairlerinden nadir baba'nın mezarını ihya etmekten başka eserlerini de tedavüle sokmak gerekir.

* kahramanmaraş yazma eserler kütüphanesi tekrar açılırsa olur. eski il kültür müdürlerinden osman nalbant'ın taş medresede açtığı kütüphane "hâfız ali efendi yazma eserler kütüphanesi" olarak tekrar açılır ve konya'ya gönderilen yazma eserlerimiz tekrar getirilirse şehrin yarınına büyük bir hizmet olur.

* kahramanmaraş'ın edebiyat atlasını çıkarmakla olur. "yedi güzel adam müzesi" nerededir? nadir baba'nın mezarı nerededir? türkiye yazarlar birliği'nin kahramanmaraş şûbesine nasıl gidilir? döngele kasabasındaki karacaoğlan çınarını görmek isteyenler ne yapacaklardır? şeyhadil mezarlığı'nda hangi şairler, yazarlar, âlimler medfundur ve mezarlığın neresinde yatmaktadırlar? işte bu tarz sorulara cevap vermek üzere hazırlanmış bir edebiyat atlasına ihtiyaç vardır. edebiyatın, şiirin mekânla irtibatının kurulması böyle çalışmalarla mümkün olur.

* karacaoğlan kütüphanesini ihya etmekle olur. bir şehir ki edebiyat şehri olacak amma kütüphanesi yarım asır evvelin köhne yapısıyla yarına ulaşmaya çalışacak. kimse söylediklerinize itimat etmez, şehrinizi edebiyat şehri kabul etmez. "mevcut binayı yıkalım, olduğu yere iki katlı değil de üç katlı bir betonerme çekelim" diyerek geçiştirilirse kabahat üstüne kabahat işlenmiş olacaktır. böyle bir harekete sebep olan bütün mahallî idareciler de yarın bununla anılacaktır. karacaoğlan kütüphanesi'nin mevcut yeri elbette yine aynı maksada hizmet etmelidir. fakat ana bina şehrin işlek bir yerine, imkânları genişleyerek ve çoğalarak taşınmalıdır. kahramanmaraş'ın zenginleri fedakârlık etmeliler: eski ssk binasıyla yenişehir hastanesinin arsası için plan yapmayıp burayı bu şehrin çocukları için güzel bir kütüphane projesine bırakmalıdırlar.

* "kahramanmaraş şehir arşivi" kurmakla olur. karacaoğlan kütüphanesi şehrin merkezine taşındıktan sonra onun yerine şehrin hafızası olacak bir müessese teşekkül etmelidir. bugün kahramanmaraş'ın şehir kültürü yok olmaktadır. mustafa zülkadiroğlu'nun maraş'ın çete harbine dair topladığı malzemenin heba olup gitmesi bunun can yakıcı örneklerinden birisidir. fotoğraf, afiş, davetiye, bilet... her türlü efemeranın, evrâkın toplandığı, arşivlendiği bir yere ihtiyaç vardır. birçok kurumun çıkarttığı bülten, kitapçık, el ilânı, dergi gibi malzemenin de derli toplu bulunduğu bir yer de yoktur. hatta bana kalsa eski fotoğrafçılara gidip filmleri toplamak, matbaacılarla konuşup bastıkları her türlü afiş, davetiye gibi malzemeden ikişer nüsha şehir arşivine göndermelerini istemek gibi işlere de girişmek gerekir. lise yıllarımda, caddelerde sokaklarda asılı gördüğüm afişlerden birer nüsha toplamaya çalışıyordum. fakat bunları biriktirmeye ve saklamaya gücümün yetmeyeceğini fark edince bırakmıştım. böyle bir işin üstesinden ancak "kahramanmaraş araştırmaları enstitüsü" veya "kahramanmaraş şehir arşivi" gibi bir müessesinin geleceği açıktır.

* kahramanmaraş'ın zenginleri okul ve cami yaptırmaya düşkün olduğu kadar yayınevi kurmaya, dergi çıkarmaya, kütüphaneciliğe, arşivciliğe meraklı olursa olur. bu bahsin teferruatını yazmaya gerek yok sanırım. sadece şu kadarını demek yeterli: "unesco edebiyat şehri" unvanını almak için bir şehrin belediyesi, reklâm ajansı gibi davranıyor ve o şehirde bu hedef uğruna başka da bir şey olmuyorsa ortada beyhûde bir çaba var demektir.

* kahramanmaraş'ta yaşayan yazarlara kıymetli oldukları, imtiyazlı oldukları hissettirilirse olur. bilindiği gibi yazarlığın sosyal hayatta pek karşılığı yoktur. ya hiç kıymet verilmez veya tuhaf, uzak bir hayranlıkla karşılanır. yazarların akrabalarını, arkadaşlarını düşünün; yazarın okumaya iştiyakı ve yazmaya ayırdığı emek hep heves kırıcı tavırlarla karşılanır. yazarlığın sosyal itibarı gündelik hayatta pek yoktur. kahramanmaraş'ta yaşayan yazarların, şehrin imkânlarını belli bir imtiyazla kullanması temin edilemez mi? meselâ belediyenin tesislerinden indirimle faydalanmak gibi. başka şeyler de düşünülebilir elbette, bu ilk elde aklıma gelen küçük bir örnekti.

* istişare ve tecrübeye kıymet verilirse olur. bir misâl: osman nalbant kahramanmaraş'ta yaşamaktadır. tecrübesi arasında güzel sanatlar genel müdürlüğü, kahramanmaraş il kültür müdürlüğü, mostar dergisi kuruculuğu, uluslararası saraybosna üniversitesi'nde idarecilik bulunmaktadır. necip fâzıl kısakürek kültür merkezi onun gayretiyle ortaya çıkmıştır. birçok kitabın neşrinde ve albümün çıkarılmasında onun eli vardır. acaba bugün şehrimizde onun müktesebatından istifade eden, şehrin edebiyat kimliğini pekiştirmek için ondan danışmanlık alan kimse var mıdır? benim bildiğim kimse yok maalesef.

(23ocak2021/11cemiziyelahir1442 kahramanmaraş)