Türkler, Türklüğünü asırlardır İslâm’la idrak ettiği ve soydaşı olsun, ümmetdaşı olsun bütün Müslümanlarla ünsiyeti bu kimlik üzerinden olduğu için;
Hüviyetini kavmiyete bağlı değil, İslâm’la vücut bulan içtimaî, medenî ve siyasî bir kimlik olarak addettiği için;
Hiçbir amel ve siyasetinde kavmiyetçi ve seküler ırkçı düşüncelerle varlığını dikte etmediği, kendini bütün İslâmların kardeşliğini tesis etmek, korumakla mükellef bildiği için;
İslâmlaşmış millet temsilcisi olarak bu hüviyetiyle İlâ-yı Kelimetullah’ı yaydığı, uhrevî vazifelerinde olduğu gibi dünyevî muamelat ve siyasetini Müslümanca yaptığı için;
Hâlen içinde yaşadığımız bu toprakları, Müslümanla aynı mânayı taşımaya başladığından bu yana Kur’an-ı Kerim üzere vatan yaptığı için;
Hakk’a tapan millettir.
Bu ulvî nasip sebebiyledir ki ne Jöntürk’üz, ne Gençtürk, ne de Atatürkçü-seküler ulusalcı Türk’üz. Ağyarını mâni, efrâdını câmi bir ifadeyle İslâmlaşınca millet vasfını haiz olan, Alparslan Gâzi Hz.leri ve Âl-i Osman’la “din ü devlet mülk ü millet” anlayışını hayata geçiren, yâni Müslümanla aynı mânaya gelen Türk’üz…
Haçlı dünyasının tasvir ettiği ve bütün İslâmların ümitle bağlandığı Türk budur…
Ahmet Doğan İlbey