1.Kısaca kendinizi anlatır mısınız?

Samsun 1963 doğumluyum, aslen Yozgatlıyım. Babamın memuriyeti dolayısıyla ilk orta ve lise eğitimimi Muş, İstanbul, Elbistan ve Anamur gibi ülkemin çeşitli il ve ilçelerinde tamamladım. Eskişehir/ Anadolu Üniversitesi İktisat bölümünden 1986 yılında mezun olarak eğitim hayatımı tamamladım Mersin’de sorumlu muhasebeci olarak görev yaptığım bir kamu kurumundan 2008 yılında emekli oldum. 1987 yılından beri Mersin’de yaşıyorum. Evliyim iki kızım var.

2.Ne kadar zamandır yazıyorsunuz?

Aslına bakarsanız benim de ortaokul yıllarında yazdığım yayımlanmamış kısa öykülerim vardı. Kemallettin Tuğcu, Ömer Seyfettin, Reşat Nuri Güntekin gibi yazarlarımızın kitaplarını çok okuduğum için, hikâyelerim dram ağırlıklıydı. Okuma serüvenim okumayı söktüğüm andan itibaren başlamıştı. Yazma ise; 2008 yılında emekli olduktan sonra 2010 yılında açtığım blog ve daha pek çok edebiyat sitelerinde deneme yazarak yazın hayatıma başladım. 2010 yılından beri hiç ara vermeden yazıyorum.

3. Yazmanızda en büyük etken nedir?

Yazmamdaki en büyük etken yazmaya duyduğum tutku. Yazmak benim için vazgeçemediğim bir tutkudur. Kendimi düşüncelerimi, duygularımı, gözlemlerim sonucu oluşan düşüncelerimi ifade ettiğim en etkili araçtır yazmak.

4. Yazarken çektiğiniz en büyük zorluk nedir peki?

Yazarken aslında pek zorlanmam. Her yazar gibi modunda olmam gerekir. Bazen bir oturuşta on sayfa yazarım. Ancak bazen de on günde bir sayfa yazamam. Bu durum odaklanmakla alakalı diye düşünüyorum.

5. Kitabınız daha çok hangi yaş gruplarında ilgi çekiyor?

Bu güne kadar yayınlanmış iki tane romanım var. İlki “Düş Batımı”, ikincisi “Bakış Acısı” üçüncü olarak yazımını henüz tamamladığım ancak daha yayınlanmamış “Fırçadaki Son Şiir” adlı Orhan Veli biyografik romanıdır. Yayınlanmış ilk iki romanım toplumsal içerikli. 7.sınıf öğrencisi de üniversite öğrencisi de, çalışan çalışmayan her kesime hitap eder ve ilgilerini çeker.

6. Yazarken ilham aldığınız şey nedir? Bir kişi olabilir bir nesne olabilir. O ilham periniz size ne olunca geliyor?

Yazarken ilham aldığım özel bir şey yok. Yazmaya karar verdiğim andan itibaren kafamda şekillendirmeye çalışırım. Sürekli düşünürüm. Düşüncelerimi yazarım ve çok fazla okurum. Bir de ille de bir şey gerekiyorsa o da fon müziği dinlerim. Fon müziği dinlemeden neredeyse olmasını istediğim düşünce eksik kalır diye düşünürüm.

7. Beğendiğiniz ve kitaplarını okuduğunuz bir yazar var mı?

Çok fazla yazar var. Çünkü iyi yazmak için çok okumak gerekiyor. Sabahattin Ali, Peyami Safa, Cengiz Aytmatov, H. Nihal Atsız, Elif Şafak, Canan Tan, Ayşe Kulin gibi daha pek çok yazarın kitaplarını okudum.

8. Peki yazarlarla görüşme imkânınız oldu mu? Bir araya geldiniz mi hiç?

Evet oldu. İpek Ongun, Cezmi Ersöz, Ayşenur Yazıcı ile fuarda görüştüm. Ayrıca Mersin Şairler ve Yazarlar Derneği üyesi olduğum için Mersin’li tüm şar ve yazarlarla bir arya geliriz.

9. Konularınızı nasıl seçiyorsunuz?

Konuları genellikle yaşanmış hikayelerden seçiyorum. İki kitabımı da yazarken birebir görüşğüm kişilerin öykülerinden yola çıkarak kurgumu oluşturuyorum. Konuları seçerken toplumsal sorunlarımıza dikkat çekecek konular olmasına özen gösteriyorum.

10. Peki son olarak Buradan okurlarınıza seslenmek isteseniz ne derdiniz?

Onlara; kaliteli bir hayat yaşamak için kitap okumanın yemek yemek, su içmek, nefes almak kadar önemli olduğu bilincinde olmaları gerektiğini söylemek isterim. Ancak okuyacakları kitapların seçimi de önemli. Biliyorsunuz piyasada edebiyatla ilgisi olmayan kalitesiz, okuyana olumlu hiçbir şey katmayan, kültür ve aile yaşantımıza uygun olmayan içeriklerle yazılan pek çok kitapların olduğunu biliyoruz. Bu tür yayınların okurlarımızı yanlış yönlendireceğine inanıyorum. Çünkü kitap, diziler, filmler hayatımızın odak noktası haline gelmiş durumda. Okuduğu ya da izlediği bir kahramanın hayat felsefesini kendi felsefesiymiş gibi yaşamaya çalışmasına neden olabiliyor. Bana bu röportajı yapma fırsatı verdiğiniz için size çok teşekkür ederim.

 Sevgi ve saygılarımla Hanife Mert

Editör: TE Bilisim