İstanbul Silivri merkezli meydana gelen deprem, Türkiye'de yapı güvenliği konusunu yeniden gündeme getirdi. Depremin meydana gelme risklerinin başında, en az binalardaki taşıyıcı sistemler kadar mekanik tesisat sistemleri de yer alıyor. Aytes Mühendislik'e göre, tesisat mühendisliğinde uygulanan çözümler, patlama, yangın ve su baskını gibi ürünlerin afet risklerinin ömrü boyunca can ve mal kayıplarının önüne geçiyor.
Türkiye'nin deprem kuşağında yer alan gerçeği, Silivri açıklarında meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki son depremle bir kez daha gündeme geldi. Bu durum, binalarda yalnızca taşıyıcı sistemlerin değil, yapıların iç teknik özelliklerinin da bütüncül bir güvenlik anlayışıyla ele alınmasının gösterildiğini göstermektedir. Özellikle doğalgaz, havalandırma, havalandırma ve sıhhi tesisat gibi sistemlerde deprem anında zarar görme, can ve mal kaybına sebep olabiliyor. Aytes Mühendislik, bu sistemlerin elektrik esaslarına uygun biçimde projelendirilmesi ve sismik risklere karşı dayanıklı hale getirilmesinin, sadece ilk darbeye karşı olmadığını, deprem sonrasında ortaya çıkabilecek kalıcı tehlikelere karşı da koruma sağlanacağını belirtiyor.
Son yıllarda özellikle büyük yapılar, konutlar, endüstriyel tesisler, raylı sistemler ve toplu kullanım alanları, mekanik tesisat mühendisliğine yönelik olarak giderek artarken; Bu sistemlerin hem yeni projelerde hem de mevcut yapılarda denetim, bakım ve çalışmaları ile değerlendirilmesi, afetlere karşı ciddi bir koruma sağlanması.
Ayrancı: “Sismik Tedbirler Yapı Maliyetinin Yalnızca %2'sini Kapsıyor”
Aytes Mühendislik Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Ayrancı, " öncelikle güncel günlerde yaşanan Silivri depremi nedeniyle tüm sağlıklı ve dayanıklımıza geçmiş olsun, iklimlendirmek mi iletmek istiyoruz. Gibi zincirleme riskleri tetiklenebilir. Örneğin, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş depremi nedeni Hatay'da yaklaşık 1000 kişinin yaşadığı rezidanslar yıkılmış, sonrasında meydana gelen patlamalar ve patlamalar nedeniyle çok sayıda can kaybı yaşanmıştı.
Yalnızca yeni projelerde değil, mevcut yapılarda mekanik sistemlerin sismik açıdan değerlendirilmesini planlamayı amaçlıyoruz. Özellikle endüstriyel yapılar, konutlar, alışveriş merkezleri ya da sürekli çalışması gereken alanlarda, bu sistemlerdeki en ufak bir hasarın bile ciddi sonuçların doğurabileceği alanlar. Bu risklerin başında da tabii ki can ve mal kayıpları geliyor. Bu nedenle düzenli bakım, risk analizi ve iyileştirilmesi çözümlerini mutlaka eksik etmeyin. Üstelik bu hizmetler, çok düşük büyümelerle maksimum güvenlik sağlıyor. Yapı maliyetlerinin yalnızca 2'sini sismik olarak izlediği, doğru mühendislik uygulamalarıyla birleştiğinde, büyük kayıpların önüne geçebilecek bir etki yaratması.
Bu uygulamaların sadece sisteminin korunmasını değil, aynı zamanda binada bulunan herkesin karşılığını sağlamayı hedefliyor. Aytes Mühendislik olarak sektör üyelerinin ve vatandaşlarımızın dikkatini şu yönde çekmeyi arzu ediyoruz: Depremin yalnızca kolon ve kirişlerle sınırlı olarak görülmesi gerekir. Yapıların yer alan mekanik tesisat sistemleri de en az taşıyıcı unsurlar kadar hayati öneme sahiptir. Aslında güvenli yapılar, ancak bütüncül mühendislik çözümleriyle mümkündür ” dedi.