Analiz-4Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş

İstanbul, AA

Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş, Pezeşkiyan'ın Erivan ziyareti çerçevesinde bölgedeki yeni dengeleri AA Analiz için kaleme aldı.

***

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan 18 Ağustos'ta Erivan'a iki günlük bir ziyaret gerçekleştirmiş ve iki ülke arasında siyaset, toplum, kültür, sağlık, ulaşım, yatırım, turizm, sanayi, eğitim, ulaştırma, şehircilik ve sanat gibi çeşitli alanları içeren bir kapsamlı bir mutabakat zaptı imzalanmıştır. Bu ziyarete asıl damgasını vuran gelişme ise stratejik önemi itibarıyla öne çıkan Zengezur Koridoru olmuştur. İran ve Ermenistan yapılan bu ziyaretle, ilişkilerini "stratejik ortaklık" seviyesine çıkarma kararı aldıklarını da belirtmiş olsalar da ziyaretin içeriğinden çok zamanlaması dikkat çekmiştir. ABD'de 8 Ağustos'ta gerçekleşen üçlü zirve sonrasında Ermenistan ve Azerbaycan tarafından imzalanan üçlü mutabakat deklarasyonunun hemen ardından gerçekleşen bu ziyaretin, İran'ın son gelişmelerle ilgili duyduğu kaygıları ifade etme amacı taşıdığı düşünülmektedir.

Kısa süre önce Washington'da imzalanan "Trump Route for International Peace and Prosperity (TRIPP)" adlı "Uluslararası Barış ve Refah İçin Trump Yolu" Zirvesinin küresel yankıları devam ederken bölgesel aktörler de bu antlaşma ile ilgili tutumlarını dile getirmeye başladı. Zirvede, Ermenistan ve Azerbaycan Dışişleri Bakanları arasında "Barışın Tesisi ve Devletlerarası İlişkilerin Kurulmasına İlişkin Anlaşmanın" paraf edilmesiyle Türkiye, Rusya ve İran'dan farklı açıklamalar geldi. Bölgesel bir aktör olarak Türkiye, Azerbaycan ve Ermenistan arasında kalıcı barışın tesisine yönelik sağlanan bu ilerlemeden memnuniyet duyduğunu beyan etti. Bölgesel barış ve istikrarın sağlanması bakımından ABD'de imzalanan üçlü mutabakatı önemli bir gelişme olarak değerlendiren Türkiye, Güney Kafkasya'nın huzur ve refaha kavuşma konusunda tarihi bir fırsatın yakalandığını dile getirdi.

İran ve Rusya da barış görüşmelerini desteklediklerini ifade etmiş, ancak en sert tepki İran'dan gelmiştir. İran, ABD'de imzalanan bu deklarasyonun "Ermenistan'ı parçalayacağını" ve "Erivan'ın toprak bütünlüğüne zarar veren bir antlaşma" olduğunu ifade etmiştir. Ayrıca bu tür antlaşmalarda bölge dışı aktörlerden ziyade bölgesel aktörlerin devrede olması gerektiğine de vurgu yapmıştır. Dolayısıyla Pezeşkiyan'ın bu ziyareti zamanlama açısından oldukça manidardır. Öte yandan İran’ın bu ziyaret ile tarihi müttefiki olduğu Ermenistan'a son gelişmelerden duyduğu rahatsızlığı en üst düzeyde dile getirme amaçlı gerçekleştirdiği de görülmektedir.

TAHRAN TRUMP YOLU/ZENGEZUR KORİDORU'NDAN NEDEN KAYGILI?

Pezeşkiyan'ın ziyareti Tahran’ın Güney Kafkasya'da yaşanan gelişmelerden duyduğu rahatsızlığının emaresi olarak yorumlanabilir. İran sadece kendisinin değil Rusya'nın da bu konuda aynı fikirde olduğunu dile getirmektedir. Dolayısıyla İran, "Trump Yolu" olarak adlandırılan bu girişimin uzun vadede Tahran'ın yanı sıra Rusya, Çin ve Hindistan üzerinde de olumsuz etkileri olacağına işaret etmektedir. Tahran, Karabağ Zaferi'nin ardından Türkiye'nin ileri sürmüş olduğu Altılı Platform önerisinin de halen yürürlükte olduğuna işaret ederek bölgesel antlaşmaların önemine dikkat çekmiştir. Bu nedenle Tahran’ın bu ziyaretini hem Erivan'a gelişmelerden duyduğu kaygıları dile getirme hem de kendisinin bölgede azalan jeopolitik ve jeoekonomik önemini küresel ölçekte hatırlatma şeklinde değerlendirmek mümkün.

Tahran'ın bir diğer kaygısı ise bu deklarasyon ile ABD/NATO ve İsrail'in doğrudan İran'ın sınırlarına yerleşeceği yönündeki düşüncesidir. İran'ın Erivan'ı bölgede ABD askeri varlığını kabul etmeyeceklerine dair kesin bir dille uyardığı ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın bu kaygıları dikkate alarak mutabakat metnini yenilediği de belirtiliyor. Zira deklarasyonda askeri veya güvenlik gerekçeleriyle hiçbir şekilde bölgede ABD askerinin bulunmayacağı net olarak belirtilmiştir. Ancak yine de İran bölgenin yeni bir jeopolitik rekabet alanına dönüşmesinden kaygı duymakta ve Güney Kafkasya'da bölge dışı aktörlerin varlığını istememektedir.

İran'ın rahatsızlığının bir diğer nedeni de Ermenistan'la kuzeybatıdaki kara sınırının projenin hayata geçmesiyle neredeyse kalmayacak olmasıdır. Yeni ulaşım hattı ile Azerbaycan ve Nahçıvan arasında bir kara bağlantısının sağlanacak olması da İran'da ekonomik ve siyasi kaygılara neden olmaktadır. Bu proje ile İran'ın özellikle enerji kaynakları açısından Batı’ya ulaşımdaki stratejik öneminin azalacağı düşünülmektedir.

Bu gerekçelerle İran projeden rahatsız ve proje ilk olarak ortaya çıktığından itibaren Aras Koridoru alternatifi ile bu rahatsızlığını ifade etmişti. İran ayrıca bu yeni proje üzerinden Batı'nın Güney Kafkasya'ya yerleşerek istikrarsızlığa sebebiyet vereceğini de iddia ediyor. Mutabakatın Güney Kafkasya’da ABD/NATO ve İsrail’in ortak hareket etmesine vesile olacağını ileri sürerek, Azerbaycan ve İsrail’in ilişkilerinin gidişatı nedeniyle de bu bölgenin yeni bir Doğu /Batı çekişmesine sahne olacağını dile getiriyor.

Projenin hayata geçirilmesi konusunda rahatsız olan taraflardan biri de Rusya. İran kadar sert bir tavır ortaya koymasa da Rusya'nın da gelişmelerden rahatsız olduğu biliniyor. Ancak Rusya gerek Ukrayna savaşı gerekse Güney Kafkasya'da giderek azalan nüfuzu nedeniyle şimdilik ihtiyatlı bir tutum sergiliyor. Rusya kalıcı barış görüşmelerinden memnuniyet duyduklarını belirtirken, aynı zamanda bölgesel barış için bölgesel aktörlerin yer aldığı bir çözüm önerisinin gerekliliğine de işaret ediyor. Bu tutumu Rusya'nın dile getiremese de İran'la aynı çizgide durduğunu göstermektedir. Zira projenin İran üzerindeki olumsuz etkilerinin Rusya için de benzer nitelikler taşıdığı biliniyor. Dolayısıyla Kremlin bölgede giderek azalan etkisi ve ortaya çıkan güç boşluğunun ABD tarafından doldurulduğunun farkında ancak şu anki mevcut konjonktür nedeniyle bu konuda sert bir tavır ortaya koyamamakta ve bu yüzden ihtiyatlı bir tavır sergilemektedir.

WASHİNGTON’IN GÜNEY KAFKASYA'DAKİ HEDEFİ NE?

ABD'de varılan üçlü mutabakatla ABD'nin Güney Kafkasya'da Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile devam eden rekabette bir adım öne çıktığını söylemek mümkün. Bir diğer husus ise bu antlaşma ile Paşinyan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in ABD Başkanı Donald Trump'ı Nobel Barış Ödülüne aday olarak göstereceklerine dair yaptıkları beyandır. Ayrıca ABD’nin alternatif enerji kaynakları, güvenli ulaşım hatları, ekonomik altyapı ve ticari hedeflerinin de söz konusu olduğu biliniyor. Bu bağlamda, deklarasyonunun hemen öncesinde ABD ile Azerbaycan arasında SOCAR ve ExxonMobil'in imzaladığı antlaşma bu hedefleri doğrular mahiyette. Aynı zamanda deklarasyonda demir yolu, petrol, doğal gaz ve fiber optik iletim hatları gibi konulara da yer verilmesi ABD'nin bölgedeki uzun vadeli politikalarına dair önemli bir ipucu veriyor. Aynı zamanda Rusya-Ukrayna Savaşı da işin bir diğer boyutunu oluşturuyor. Bu nedenle tüm bu gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda ABD'nin aslında Güney Kafkasya'da birden fazla hedefinin olduğunu söylemek mümkün.

NAHÇIVAN BAĞLANTISI BÖLGESEL DENGELERİ NASIL DEĞİŞTİRİR?

Alaska Zirvesi: Rusya-Ukrayna savaşında sona doğru mu?
Alaska Zirvesi: Rusya-Ukrayna savaşında sona doğru mu?
İçeriği Görüntüle

Proje aslında sadece Azerbaycan-Ermenistan açısından değil küresel ölçekte büyük bir etki yaratma potansiyeli taşıyor. Bu nedenle hayata geçmesi hem bölgesel hem de küresel ölçekte dengeleri değiştirme potansiyeline sahip. Örneğin, Türkiye açısından Doğu'da olduğu kadar İran açısından da Kuzeybatıda ticaretin canlanmasına katkı sağlayacaktır. Öte yandan Orta Asya ve Hazar'ın jeopolitiği aracılığıyla hem enerji kaynaklarının Batı'ya ulaşmasında hem de Kalkınma Yolu ve Orta Koridor'a eklemlenme potansiyeli nedeniyle oldukça önemli bir proje. Bu nedenle bu bağlantı Güney Kafkasya'nın hem bölgesel hem de küresel ölçekte çehresini değiştirebilecek bir potansiyel taşıyor.

Sonuç olarak, yeni adıyla Trump Yolu olarak adlandırılan bu ulaşım hattının devreye girmesi aynı zamanda Güney Kafkasya'da yeni bir dönemin başladığını göstermesi açısından kritik bir önem arz ediyor. Zira bu yeni dönem Rusya'nın etkisinin azalmasıyla bölgede ortaya çıkan güç boşluğunun ABD tarafından doldurulmaya başlandığını göstermektedir. Ancak bu durum sadece Rusya ve İran açısından değil uzun vadede Çin ve Hindistan gibi devletlerin de politikalarını etkileme gücüne sahip. Bu nedenle bu yeni hat enerji ve ticaret yollarını da yeniden şekillendirirken Kafkasya'nın da yeni bir küresel rekabet alanına dönüşmesine neden olacaktır. Bu süreçte ABD-İran-Rusya üçgeninde Ermenistan'ın nasıl bir politika izleyeceği de kritik bir önem arz ediyor. Zira Erivan’ın Rusya ve İran'la olan tarihi ilişkilerinin de yeni dönemde Batı merkezli politikalar ile yer değiştirmeye başlaması nedeniyle birtakım sorunlara sebebiyet vereceği öngörülmektedir.

[Prof. Dr. Yıldız Deveci Bozkuş, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesidir.]

*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.